Selam!
Özleştik değil mi? Umarım herkes iyidir!
Uzun bir aradan sonra başladık diye haber vermek için kısacık bir bölüm yazmak istedim. Kaldığımız yerden devam edeceğiz ve heyecan kat kat artacak asdf.
İyi okumalar.
----
Anlamsız şeylerin anlamlandırıldığı bir rüyadaydı. Bitsin istememişti ama hayata dönmek zorundaydı. Olacaklar yaşanmak zorundaydı. Hissettiği kalp kırıklığı azab olacaktı ona belki ama kimse bunun önüne geçemeyecekti...
Gözlerini açmaya çalışırken panikledi ve aldığı nefesin yeterli olmadığını düşünerek doğrulmaya çalıştı. Kendisine seslenerek, boynunun arkasından tutup ona destek olan el sayesinde yattığı yerden oturma pozisyonuna geçerken açmıştı gözlerini. Ciğerleri nefes alamıyor gibiydi, oysa ağzından hızlı hızlı soluyordu.
Sakin ve yatıştırıcı bir şekilde; "İyi misin?" diye soran adamın nefesini kulağında hissettiğinde, korkuyla geri çekilerek ona baktı.
"Neredeyiz?"
"Güvende" dedi hemen Dimitri genç kıza güvence vererek. Ama Skye'ın sorduğu ve önemsediği bu değildi.
"Peki ya o? O nerede?" diye sorarken yattığı yerden kalkmış, merakla olduğu odaya gelen ve kendisine deliymiş gibi bakan genç adamları yok saymıştı. Gözleri yalnızca onu arıyordu.
"Sakin ol" diyerek kendisi gibi ayağa kalkıp, yanına gelmek isteyen Dimitriye; "lanet olsun bana sadece onun nerede olduğu söyle!" diye bağırdığında, Dimitri; "bilmiyorum" dedi hemen.
Gözleri kendilerini izleyen Bob ile kesiştiğinde, adamın başını sallamasıyla "burada değil." dedi. Öldü diyemezdi. Dememeliydi... Skye bunun için hazır değildi. En azından hepsi öyle sanıyordu oysa bilmiyorlardı ki Skye daha fazlası için bile hazır olmak zorundaydı.
***
"Stabil" dedi.
"Ölü demek istedin sanırım."
"Bitkisel hayatta diyelim madem." Anne'ın bu inatçı hali karşısında gözlerini devirdi Eric. O arkadaşının ölmesini ister miydi? Hayır. Ama aynı zamanda o ölüyken durmadan onu hayata çevirmeye çalışarak ölüsüne saygısızlık edilmesine de daha fazla katlanamazdı. Tamam, olağanın üstünde bir hayatları vardı ama artık bu kadarını da yapamazlardı... Belki Roy tamamen yok olmazdı diye düşünmeden alamıyordu kendisini. Belki arkadaşı için yukarıda bir şans vardı...
"Ne dersen de, bazı gerçekler değişmez" dediğinde, Anne yutkundu.
"Bu değişmek zorunda" dedi direterek.
Eric genç kadına şaşkınlıkla baktı. "Ona bu kadar bağlı olman... garip. Daha yeni tanıştınız değil mi?"
Genç adamın gözlerinde ki soruyu anladığında; "O beni daha yeni tanıdı" dedi Anne iç çekerken.
"Anlamadım?"
Anne ağzını açmıştı ki, Eric'e gelen telefon ile gülümseyerek; "bak istersen önemli olabilir" dedi. Genç adamda Anne'e gülümseyerek telefonu açtı. İçinden neden hep manyakların kendisini bulduğunu düşünmeden edememişti.
"Alo?"
"Skye uyandı."
"Güzel" dedi Eric sıkıntılı bir nefes koyvererek. "Bizde durumlar aynı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
FantasyO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...