****
Güzel okuyucularım yeni bölüm için heyecanlısınız. Aldığım yorumlar inanılmaz , okurken gerçekten eğleniyorum. Benim için heyecanlı olan bu dünyanın sizler içinde heyecan verici olması ve takip etmeniz inanılmaz bir olay! Her şey için ve yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
Hayalet okuyucular dediğim karda yürüyüp izlerini belli etmeyen okuyucular sizde iyi ki varsınız ama keşke daha çok var olsanız. Yorum yapsanız ve yanımda olsanız... Belki bir gün olursunuz ha? Umarım...
Kendinize çok iyi bakın. Hiç tanımadığınız biri tarafından seviliyorsunuz. (Öpücüklü surat)
****
Keyifli okumalar...
****
Elinde ki çizim defteri ile yatağının üzerine oturmuştu Skye. Cahil insan mutlu insandır sözü ne kadar da doğruydu! O geceyi hatırlamak, bütün bu olanlar hakkında bilgi sahibi olmak ona delirmediğini kanıtlamıştı belki, ama şimdi bambaşka bir çıkmazın içine girmesine neden olmuştu. Nasıl olmuştu da sıradan hayatı bir anda bu denli bir karmaşanın içine sürüklenmişti?
Çıkış yolu bulmak için yardım almalıydı, yani annesine o gece olanları anlatmalıydı, ama o zaman bir çok sorununda cevabını vermesi gerekirdi. Mesela evde olması gereken bir saatte barda ne işi vardı? Ve neden annesine yalan söylemişti? Annesine o günü daha yeni hatırladığını söylediğinde annesi ona inanacak mıydı, söylediği bunca yalandan sonra? Peki, ya o katiller?
"Aman tanrım!" diye mırıldandı korkuyla genç kız bir şeyi daha yeni idrak etmişti.
"O adam bir katil! Bir katille konuştum!"
Evet, oydu. Genç kız buna adı kadar emindi. O gece gizemli bir şekilde hayatına girerek annesi konusunda kendisini uyaran o adamdı barda kanlar içinde gördüğü... İnsandan çok yırtıcı bir hayvana benzeyen ifadesi gözlerinin önünden gitmiyordu genç kızın. Peki, neden hayatlarına girmişti? O adam annesini nereden tanıyor olabilirdi ki? Saplantılı bir sapık ya da bir seri katil miydi? Hangi seri katil yırtıcı bir hayvana dönüşüyordu ki?
Kapısının tıklatılmasıyla korkuyla yerinden sıçrayan genç kız, düşürdüğü defterini almak için eğildiğinde annesi odasına girmişti bile.
"Kahvaltı hazır, beş dakikadır sana sesleniyoruz hayatım. Herşey yolunda mı?" diyen annesinin ses tonunda ki endişe Skye'ı biraz olsun kendine getirdi.
Genç kız panikle defterini yatağının üzerine atıp, "çizim yapmaya dalmışım" deyip gülümseye çalıştı.
Annesi bir sorun olduğunu fark etmişti lakin bunun aşağıda ki misafirden kaynaklandığını düşünerek genç kızın üzerine gitmek istemedi.
*
Kahvaltı ise tam bir fiyaskoydu. Mr. White her zaman olduğu gibi şakacı tavırları ile kendisini güldürmeye çalışmış ama Skye olduğundan daha gergin olduğu için yalandan dahi bile gülümseyememişti. Annesi ise ne kendisiyle ne de Bay White ile konuşmamış, sessizce tabağına gömülmüştü. Skye'ın beklediğinin aksine kimse bir açıklama da yapmamıştı. Herşey normal gibi davranılmıştı, anormal bir şekilde...
"Okula gitsem iyi olur, derse geç kalmak istemiyorum" diyen genç kız, annesinin gülümseyerek başını sallamasıyla hızla masadan kalkıp odasına geçti.
Yatağının üzerinde sanki git gide büyüyen o deftere bakmamak için elinden geleni yaparak hızlı bir şekilde üzerini giyindi, çantasını hazırladı. Ama ne kadar yok sayarsa saysın, o defter yok olmayacaktı. Beyaz çarşafının minik bir kısmını kaplayan deftere uzanıp, derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
FantasyO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...