Selam canlarım!
Yüzümde bölümü Cuma gününe yetişmenin haklı bir gururu var heheh.
İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz.
Yorumlanızı bekliyorum bak! Bir de basın o yıldıza!
*****
Kapının açılma sesi ile yatağında doğruldu.
Dün öğle sonrasından beri, odası olan bu yeni hücreden çıkmamıştı. İçeri giren kadının elinde ki akşam yemeğini gördüğünde günün bittiğini anladı. Zaman sanki artık daha hızlı akıyordu... Ümitleri ölen herkes için gün sıradan ve hızlı mı geçiyordu acaba? Kendisinin ki öyleydi çünkü...
Kadının masaya koyduğu tepsiye bakarak, oflamak yerine; "teşekkürler" dediğinde, kendisine şaşkınlıkla baksa da gülümseyen kadın; "afiyet olsun" diyerek odadan çıktığında yemeğinin yanına gitti.
Domates çorbasına baktığında sızlayan burnu ile, anında gözleri doldu. En sevdiği çorbaydı bu. Annesine yaptırmak için sızlanıp durduğu çorba... Yutkundu. Midesi açlıkla guruldasa da nasıl yeyecekti şimdi bu çorbayı? Annesinin yaptığı gibi yapabilir miydi bir başkası? Hayır! Asla!
Sahi annesi ne yapıyordu? Hiç pişman olmuş muydu ona inanmadığı için? Onu özlüyor muydu? Hangi anne çocuğunu özlemezdi ki?
Bakışlarını çorbadan çekip, gerisin geri yatağına döndüğünde, odanın kapısının yeniden açıldığını duydu. Ama bu sefer kalkmadı. Hali yoktu. Kabulleniş bile onu rahata erdirmiyordu. Bu şey herneyse bir lanetten bile daha üstündü sanki...Sanki ölse bile huzursuz olacak gibi hissediyordu...
"Akşam yemeğini birlikte yeriz diye düşünmüştüm, ama sanırım sen pek aç değilsin" diyerek masasının yanına giden genç adama yandan bir bakış attı. Önüne dönerek, sandalyesine oturan Dimitri'yi bir süre görmezden gelmeye çalıştı, ama genç adam gitmeyeceğini belli ederek yemeğini yemeye başlamıştı bile.
Derin bir iç çekti. Özel hayatı kalmadığının farkındaydı fakat en azından hücresinde ona ait bir zamanı olması gerekirdi. Değil mi?
"Yalnız kalmak istiyorum," diye mırıldandığında, çorbasından bir kaşık alan genç adam omzunu silkti.
Genç adam; "Dünden beri yalnızsın zaten!" diye mızmızlandığında, Skye iç çekerek doğruldu. Dimitri ile ne zamandan beri arkadaşlardı merak etmişti ama elbette bu konuyu dillendirmedi... Bu konuyu tartışmaya mecali yoktu. O yüzden direk, oyalanmadan asıl merak ettiği şeyi sordu.
"Neden burdasın Dimitri?" diye sorduğunda, genç adam onun huysuzluğuna aldırmadan dedikoducu teyzeler gibi bacak bacak üzerine atarak heyecanla; "akşam yemeğini yemekhanede o kendini beğenmiş herifle yiyecek değildim, değil mi?" Diye sorduktan sonra gülerek devam etti; "Hem seninle yemek yemek için gittiğimi söylediğimde suratını görmen gerekiyordu!" Diyerek genç kıza baktığında, beklediği tepkiyi alamadı.
Sahi ne beklemişti ki? Belki biraz kızgınlık... Evet, kesinlikle Roy ismini duyunca genç kızın sinirlenmesini beklemişti ama ne yazık ki Skye kendisine hala aynı yüz ifadesi ile bakıyordu. Sıkılgan ve donuk.
Oysa Roy'un dün öğleden sonra sinirden delirdiğini ve bugün bütün gün sinirle herkese sataştığını izlemişti. Bir şey olmuştu ama neydi? Dimitri merakına yenik düşmüş ve cevabı genç kızda aramaya karar vermişti. Fakat karışısında ki genç kız, Roy'un tam aksiydi...
Dimitri ister istemez endişelendiğini hissetti, belki de genç kızı yalnız bırakmalıydı ama içinde ki merak körüklenmişti işte bir kere.
Genç kızın ağzından laf almak için; "Eğer konuşmak istersen dinlerim" dediğinde Skye alayla gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
FantasyO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...