6- Bir anne sevseydi ya beni?

340 38 12
                                    


"Neden ona yardım edesin ki? Hiç de yardıma ihtiyacı varmış gibi durmuyordu. Annesinin o adamla kurduğu ilişkiyi gördün, ortaya çıkarsan bu durum yalnızca seni etkileyecek" dedi Jane sinirle burnundan soluyarak, fakat karşısında ki genç adam kendisine aldırmadığından; "İnsanlardan gelen tek şey beladır, onlar hiç büyümeyen bebekler gibi... Sürekli onlarla ilgilenmezsen başlarını belaya sokar, etrafa sıçar ve ağlarlar. Onlar birilerine muhtaç zavallı şeyler," diye açıkladı ne demek istediğini.

Bu konuşmadan sıkıldığı için sonunda sessizliğini bozarak; "bütün bunların farkındayım" dedi genç adam. Derin bir iç çekerek elinde ki içkiyi ağzına götürdü.

İçkisini yavaş yavaş yudumlayan adama şaşkınlıkla bakan genç kız "O zaman neden?" diye sordu inatla. Bir cevap almak istiyordu, bir insana yardım edeceklerse buna değsin istiyordu.

Jane'in hemen yanına oturan Eric; "Aşk" dedi neşeyle. Her zaman olduğu gibi konuyu bilmese dahi sokmuştu şu aşk olayını işin içine. Jane ona dirsek atarken bile gülümsemesinden ödün vermemesi, Roy'un gözlerini devirerek içkisine dönmesini sağladı. Belli ki bu ikisi her zaman olduğu gibi yine uzun bir süre tartışacaktı ve Roy elbette kendisini bunun dışında bırakacaktı.

"Kötü adam, masum kıza aşık olur ve süper bir aşk hikayesi doğar. Bu her zaman böyledir" diyen Eric'e "Salaksın" diye hırladı Jane. Beklediği cevap kesinlikle bu olamazdı, olmamalıydı.

"Nedenmiş?" diye sordu Eric, yüzüne yerleştirdiği hınzır bir gülümse ile; "Hem bu kadar sinirli olduğuna göre kız da güzel olmalı" dediğinde Jane yeniden kendisine vurmak için kolunu kaldırmıştı, ama bu sefer izin vermedi Eric. Genç kızın neredeyse kendisine inen elini havada yakalayıp, hızla yüzünü Jane'in yüzüne yaklaştırdı.

"Merak etme küçük Jane. Benim için bu dünya da ki en güzel şey sensin" diye mırıldandığında genç kız dişlerini sıktı.

Kendisiyle dalga geçtiğini düşündüğü adama sinirle baksa da canı yanmıştı. Güzel değildi. Güzel olmaktan çok uzak bir yüzü vardı, her ne kadar önemsemiyor gibi yapsa da, kim önemsemezdi ki? Fakat sorun şuydu ki, Eric söylediklerinde oldukça samimiydi fakat Jane bunu görmemek için direniyordu adeta.

Jane ve Eric iki farklı türdü. Biri yıllarca mutasyon geçirmeye zorlanmış, diğeri ise düşmüştü... Biri çirkin, diğeri güzelliğin sözlük anlamı gibiydi. Roy, yıllar önce yolunu kaybetmiş bir şekilde sokaklarda yaşamaya ve pişmanlık duyduğu bir çok şeyi yapmaya başladığında yolları bir şekilde kesişmişti üçününde.

O karanlık dünyada ilk önce Jane çıkmıştı karşısına, ardından da Eric gelmişti. Yalnızlığı sevmesine rağmen bu ikisinin yanında olmasına bir şey dememişti genç adam. Yalnız olmayı sevse de, yalnızlığın verdiği o his kötüydü. İşte Jane ve Eric o hissi yok etmişlerdi. Terk edilmişlik hissi artık içinde barınmıyordu Roy'un.

Jane ve Eric'in kendisini olduğu canavardan daha insanımsı yaptıklarını biliyordu. Ama o canavar arada sırada serbest kalmak zorundaydı. İkisininde hayatta kalmasını sağlayan Roydu. O, bu ailenin baba rolünü üstlenmişti. Jane insanlardan nefret ettiği için çoğu zaman ormanlık alanlarda yaşar ya da evden çıkmazdı. Eric ise başını her zaman derde sokar ve aşk uğruna bir çok kadının kalbini kendisine bağlardı. Roy ise herşeyi düzende tutmaya çalışırdı ki, başlarına bir bela almasınlar. Sırf bu yüzden son zamanlarda polislere yedirdiği rüşvetlerden dolayı, kasasında ki para suyunu çekmeye başlamıştı bile. O yüzden artık her zamankinden daha katı olmalıydı ki, bu ikisinin başlarını beladan uzat tutabilsin. Fakat bu oldukça zordu... Jane ve Eric şımarık çocuklardan farksızlardı. Şimdi bir de o kız vardı, onun iyi olup olmadığından emin olmak zorundaydı genç adam. Kendi hayatını feda eden o adama bunu borçlu hissediyordu. Babasız büyümek zorunda kalan o kıza borçlu hissediyordu. Ve Roy, uzun zamandır ilk defa vicdanını dinliyordu... Olmadığını düşündüğü ama sızlayan vicdanını...

DENEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin