4.282 kelime ile geldim. Wow yazar çıldırdı! Sanırım bu en uzun bölümümüz oldu. Evde sıkılanlara mini süprizler hehe...
Ve klasik... Okuduktan sonra yorumlarınızı bekliyorum ve tabi ki yıldız yıldız yıldız :) Satırlarada duygu belirtmesi yapalım mı? İnteraktif bir şekilde gitmek istiyorum çünkü neler düşünüyorsunuz merak ediyorum! Umarım bana katılırsınız.
Cuma demiştik yayınlamaya ama evde proje ve ödev yapmaktan yazmaya vakit bulamıyorum. O yüzden belki biraz düzensiz gidebiliriz... Hafta sonları gelebilir bölümler.
****
Yarasına aldırmadan odadan çıktığında onu gören insanların kenara çekilmelerine, fısıldamalarına ve kokuyla bakmalarına aldırmadı. İçinde birşey onu ele almış sadece yürütüyordu. Bunun ne olduğunu bilsede kendisine itiraf edemedi... Ayakları sonunda durduğunda, gördüğü yüzle kime yürüdüğünü anlamış oldu. Daha doğrusu kendisine itiraf edip etmemesinin bir öneminin olmadığını gördü. Ona gelmişti. Nedense olmayan kalbinin derinliklerinde biliyordu ki hep ona gelecekti bu ayaklar. Fakat ne yazık ki dudaklarında çiçek açan gülümsemesi genç kızın karşısında ki adamı görmesiyle soldu.
Skye'ın karşısında ki adama gülmesi onu sinirlendirmişti. Kendisini hapseden o adamla nasıl oluyordu da arkadaşlık edebiliyordu aklı almıyordu. Bu kız gerçekten salak olmalıydı. Bunun başka bir açıklaması olamazdı!
Skye sanki onu izlediğini anlamış gibi bir süre sonra kendisine baktığında, Roy'un çatık olan kaşları sanki biraz çatılmıştı. Kız dudaklarında aynı gülümsemeyle şimdi de kendisine bakıyordu! Ah ne güzel. Demek herkese gülümsüyordu...
Kıskançlık değildi bu ama ne olduğunu bilmiyordu... Sadece o gülüşün gerçek olmadığına emindi ve kendisine de bu şekilde bakması hoşuna gitmemişti işte.
Dimitri, Skye'ın nereye baktığını görmek için arkasını döndüğünde, kasılsa da genç kızın bir şey demesi üzerine elini kaldırıp Roya el sallayarak onuda yanlarına davet ettiğinde, Roy sinirle gülümsedi. Elbette gidecekti. Bu anı kaçıracak değildi ya.
—
Masaya gider gitmez genç kızın merakla "iyi misin?" diye sormasını duymamış gibi yaparak masaya rahatça yerleşti.
Dimitri'nin kendisine sinirle bakmasına aldırmadan, genç adamın önünde ki tabağı kendi önüne çekti ve kalan yemeğin gerisini yemeye başladı.
Skye sorduğu sorunun cevabını alamadığı için kendisini aptal gibi hissetmişti. İyi olmayan birine iyi misin diye sormak aptalcaydı! Hem neden merak etmişti ki! Roy onunla biraz olsun ilgilenmiyordu bile... İlgilenmesini istediğinden değildi tabii ki ama...
"Geldiğin yerde atık yemekler yiyor olabilirsin ama burda her zaman taze yemek alabilirsin" diyen Dimitriye sırıttı Roy.
Skye düşüncelerinden sıyrılıp 'yine başlıyoruz' diye düşünerek yanaklarını şişirdi. Bu iki gencin arasında ne vardı bilmiyordu ama onların yanındayken kendisini küçük bir arkadaş grubunun içinde gibi hissediyordu.
Kaşığına doldurduğu pilavı ağzına tepiştirdikten sonra; "Atık değildi. Bir kaç sene insanlara yaklaşamadım onların masa da bıraktıkları yemek bile korkunç gelirdi. Sanki içinde ki birşeyler beni bayıltabilir ve yeniden gözümü burda açabilirdim... O yüzden uzun bir süre sadece çöpten aldım." Dedi Roy. Sanki 'her sabah iki tane ekmek alıyorum' der gibi rahatça söylemişti bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
FantasyO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...