Hayatımda çok yoğun olduğum bir dönemden geçiyorum ve düzenlemeye vakit ayıramıyorum. Böyle giderse gelecek bölümleri atamayacağım, o yüzden direkt düzenlemeden atıyorum Açelyalılar! Elbet düzenleyeceğim günler de gelecek ama düzenlerken yayımdan kaldırmayacağım. Keyifli okumalar dilerim!
******************
Sipariş ettiğim hamburger ve kola geldiğinde garsona "Teşekkür ederim." dedim.Ağzımdan kaçırmıştım.Halbuki Çınar'ın beni farketmemesi gerekiyordu istediğim buydu.
Çınar hızla bana döndüğünde lacivert bakışlarıyla karşılaştım. Yutkundum.Bana böyle bakmasından nefret ediyordum.Bu kadar dikkatli bakmamasını o kadar çok diliyordum ki.
"Senin burada ne işin var ?" Diye sorarken ses tonundaki ölümcül derecedeki tehlikeyi farketmiştim.Benden nefret ediyor olmalıydı.Benim ona duyduğum nefretten daha çok nefret duyuyordu.Restoranın zemininde göz gezdirdim ve Çınar'ın yüzüne bakmaktansa bu zemini incelemenin daha az heyecan uyandıracağını anladım.
"Acıktım." Derken açlığımdan eser kalmamıştı.Bakışlarım bu sefer masada gezindi.Siyah çizgili beyaz tabakta duran ve içinde bolca malzemenin bulunduğu hamburgerden bir ısırık aldım.Ne kadar lezzetli olsada Çınar'ın bakışlarından rahatsız olduğum için iştahım biraz olsun kaçmıştı.
Bakışlarımı donuk bir şekilde bana bakan tıpkı koyu elektrik mavisini andıran bakışlarına tekrar kaydırdığımda "Bana şöyle bakmayı kes." Dedim.
Çınar'ın donuk surat ifadesi sert bir görünüm almaya başlarken müdüre her zaman eliyle kıvırdığı kıvırcık turuncu saçlarını bir kez daha kıvırdı ve ela gözlerini bana dikerek "Oğlumla konuşmana dikkat et." Dedi.
Çınar hiç beklemediğim bir anda sandalyesinden kalktığında afallamıştım.Kolamdan bir yudum alıp bir şey olmamış gibi davranmaya çalışırken Çınar "Boşversene." Dedi.Sonra da yine hiç beklemediğim bir anda masaya iki elini sertçe koydu.Tahta masa hafif çatlarken hamburgerin olduğu tabak bir ara masadan havalanmıştı.Kola elimde olduğu için dökülmekten kurtulmuştu.Masada güçlü ve sesli bir etki yapan Çınar'ın dikkati fazlasıyla çeken gözlerine baktığımda "Afiyet olsun." Diye tısladı.
Yutkundum.Kaşlarımı çattım.Ona "Beni korkutmuyorsun." Diye cevap verdiğimde müdürenin bizi şaşkınlıkla izlediğini gördüm.Umrumda bile değildi.Ne müdüre ne Ezel ne de Çınar.Beni ilgilendiren tek şey bendim.Bencildim.Falcı kadını öldüreceğini bilmesem bile Çınar'a falcıyı söylediğim için bencildim.
Çınar kaşlarını şaşkınlıkla yukarı doğru kaldırdı.Sonra da elini siyah pantolonunun cebine attı.Elini pantolonun cebinden çıkardığında elinde bir çivi vardı.Gördüklerime oranla daha uzun ve daha kalındı.Masaya çiviyi bıraktı."Bunu bir daha düşün." Dedikten sonra yanımdan ayrıldı.Müdüre Çınar'ın peşinden giderken arkama baktım.Çalışanlar bizi izlemişti.Omuz silktim.Biraz önce burada hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam etmek istiyordum.Masada duran çivi biraz önce burada bir sürü olay olduğunu bana hatırlattığında derin bir nefes aldım.Benim yerimde başka biri olsa duygu patlaması yaşayabilirdi.Ben fazla soğukkanlı davrandığım için Çınar'ın sinirini bozmuştum belkide.Çiviyi cebime attım.
Hamburgeri hızlı bir şekilde yerken daha hızlı sindirebilmek için koladan faydalanmıştım.Yemek yeme işini hallettikten sonra masaya elli lira bıraktım.Hızla restoranı terkederken restoranın girişindeki merdivenlerden birini görmezden geldiğim için düşmüştüm.Yerdeki küçük taşlar ellerime batarken Açelya'ya geldiğimden beri bedenimin bayağı bir hasar gördüğünü farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantasy"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...