Sizlerin zihnine yazılarımla ulaşmak, Açelya'yı kafanızda kurmak benim için harika bir duygu! :) <3
.
.
.
"En" olmak büyük bir sorumluluk, büyük bir yüktür. Güç ister, kuvvet ister. Ve ben hemen hemen her zaman "en" olmaktan kaçınan ben, Çınar Kızılkaya'nın en yakını olarak hayatımın değişmesine izin vermiştim. Çünkü aşık olacağınız kişiyi mantık değil, kalp seçiyordu ve bu zamana kadar körelttiğimi düşündüğüm kalbim Çınar'ın sadakatli aşkına karşılık zincirlendiği yerden çıkmış ve kendini Çınar'a kaptırmıştı.Falcı'nın katında, onun o rengarenk karışımlarına bakarken bir yandan da içimdeki merakın yüzüme yansımadığını umuyordum. Duygularımı belli etmeyi sevmezdim.
"Baş parmağımdan alınmış kan, saç tellerim ve nabzım ne işine yarayacak?" diye sordum, bu sırada hepsi onda olan dikkatimi, karışımları inceleyerek gidermeye çalışıyordum. Hava yağmurluydu ve bu dışarı çıkma isteğimi öldürmüştü. Havasız ortamda kollarımı önümde birleştirerek Falcı'ya bir an baktım. Büyük, eski görünümlü bir kağıdın üzerine rakamlar yazıyordu.
"Sana Açelya'daki dengeleri değiştireceğini söylemiştim, hatırlıyor musun?"
"Geldiğim ilk gün demiştin. Çok iyi hatırlıyorum. Ve ben dengeleri değiştirmek yerine dengede durmayı tercih ettim."
"Ama bu böyle devam edeceğini göstermiyor. Biliyorsun ki rüyalar uzmanlık alanım ve bunun üzerine büyük çalışmalar yapıyorum. Tahmin ettiğim gibi sende nadir rastlanan bir durum söz konusu. Bu da kolay adapte olabileceğini gösteriyor." dedi ve parlak gözlerini üzerimde gezdirdi.
Omuz silktim. Bu konuyu değiştirmek istiyordum. Çünkü içimde atamadığım bir sorun vardı. " Son zamanlarda zayıf yönümü keşfettim." dedim. Tam bu sırada arkamdaki beden, belime sıkıca sarılıp başını sol omzuma yasladı. Bu Bay Çivi'ydi. O kadar sessiz gelmişti ki sanki ışınlanmıştı. Gerçi ışınlanmış olsa bile bunu pek de tuhaf karşılamayacaktım.
"Neymiş bakalım o?" diye sordu güzel sesiyle.
"Zayıf yönümü bilmen hoşuma gitmeyebilir." diye geveledim. Üzerimdeki siyah eşofman takımının soğuğu yavaş yavaş bedenimden içeriye aldığını fark ederken Falcı bize bakıp tebessüm ediyordu.
"Dediğin beni meraklandırdı. Ben sende bir türlü zayıf yön göremiyorum. Bunu söylemelisin." dedi ve ellerini belimden çekip tam karşıma geçti. Koyu renk bir pantolon, kahverengi botlar, siyah, açık düğmeleri gri tişörtünü belli eden paltosuyla her zamanki Çınar Kızılkaya'ydı. Lacivert bakışları insanın nefesini kesiyor, belirgin yüz hatları, kirli sakalıyla birleşince ortaya mükemmel kavramını çıkarıyordu. Saçları çoğu zamanki gibi karışıktı. Zaten o aynalara saatlerini harcayan biri değildi. Bakışları sabırsız bir şekilde üzerimdeyken "Zor durumda kaldığımda bana yardım eden kişi her kimse ona anlık bir sempati besliyorum." Gözlerimi devirdim. "Sahra'ya anlık bir sempati beslediğim için kendimden iğreniyorum. Ayrıca Çınar Kızılkaya sen nasıl olurda onun senden dostça bir isteği olursa kabul etmeyi teklif ediyorsun?"
Suçluymuş gibi ellerini hafif yukarı kaldırdı ve "Şu an o güzel gözlerine bakabiliyorsam, şu an bana kızabiliyorsan ya da az önce sana sarılabiliyorsam bu Sahra'nın sayesinde. Nefret ettiğin birine can borcunun olması büyük bir talihsizlik ama bu can borcunu küçük bir istekle değiştirmek kulağa çok da kötü gelmiyor. Sahra'nın bir şekilde karşılığını isteyeceğini bildiğim için o bir şey istemeden böyle söyledim." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantasy"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...