Yeni bölüm günleri belli değil ama geciktirmemeye çalışıyorum.
Keyifli okumalar herkese ! <3
***********
Yaklaşık on gündür Çınar'ı görmüyordum. Onun yerini bilebilecek kişilerin -müdire hariç- hepsine onun nerede olduğunu ya da olabileceğini sormuştum. Hepsinden aldığım olumsuz cevaplar tıpkı sessiz sakin bir ortamın birden gürültüye dönüşmesi kadar rahatsız ediciydi.
Şuan ise Açelya'nın giriş binasının önündeki çimenlik alanda, bir ağacın gölgesinde güneşin bunaltıcılığından korunmaya çalışıyordum. Bu sıkıcı olabilirdi ama değildi. Bu akşam canlı yayın olacaktı ve bu yüzden karşı taraf süsleniyordu. Ağaçların etrafına takılan ışıklar test edilirken ben de bu sırada Ezel'in güçlü ekibinin süslemelerde ne işi olduğunu düşünüyordum. Ezel'in ekibini daha önce süslemeler ile uğraşırken görmemiştim. Çünkü kesinlikle bunun için burada değillerdi. Ezel'de oradaydı. Onlara talimat veriyordu.
Bir an durdu ve bakışlarını bana kaydırdı.
"Duru Deniz, yardıma gelmeyecek misin?"
Kafamı iki yana hafifçe salladım. "Süsleme konusunda iyi olduğumu sanmıyorum." dedim. Sonrasında gülümsedim ve "Siz keyfinize bakın." diye ekledim.
"Yalnızlık zor olmalı. En azından ufak tefek de olsa yardım et. Seni bu yalnızlıktan kurtaralım."
Gözlerimi devirdim. "İstemiyorum."
Kafasını anladığını gösteren bir tavırla yukarı aşağı salladıktan sonra süslemeler için gerekli talimatları vermeye devam etti. Bu sırada giriş binasından müdire çıkmıştı. Elinde bir kaç yaprak sayfa vardı. Aceleyle onları Ezel'e verirken ben de onun kıyafetini inceliyordum. Siyah bir pantolon ve mor bir bluz giymişti. Canlı yayından bir kaç dakika önce ise adeta parlayan bir yıldız oluyordu. Gösterişi seviyordu ama sadece özel günlerde...
Onları baygın bakışlarla izlemeye devam ettim. Çınar olmadan buranın hiçbir tadının olmadığını yavaş yavaş fark ediyordum. Çınar yanımda olmadığı için bana karışan da olmuyordu. Bu yüzden sıkıcılık tam gaz devam ediyordu. Yine de galiba ben Çınar'la her şeye vardım. Yanımda o olsa Açelya'nın en sıkıcı çifti bile olsak sesimi çıkarmazdım. Bu mantıklı düşünmeye engel olan duygunun beynimden çok kalbimi bu kadar ele geçirdiğine inanamıyordum. O bana irademin güçlü olmadığını öğretmişti. Ben ise hiçbir şey...
Ezel siyah kravatını düzeltirken müdirenin söylediği sözle gülümsedi. "Çınar geliyor demek ha?" dedi.
Bu beni birden heyecanlandırmaya yeterken onları iyice dinleyebilmek için kafamı onlara doğru uzattım. Ama konuşma çoktan bitmiş müdire giriş binasına doğru ilerlemeye başlamıştı.
Ayaklandım ve bunaltıcı havayı umursamadan Ezel'e doğru hızla ilerlemeye başladım. Bu sırada yere kırmızı halı seriliyor, tek ve iki kişilik olmak üzere bir çok koltuk yerleştiriliyordu.
Sonunda Ezel'in yanına vardığımda "Çınar geliyormuş." dedim.
"Evet öyle."
"Peki on gündür neredeymiş? Yani müdire sana söylemiştir öyle değil mi?"
"Evet evet, söyledi. Siyah perdedeymiş."
Kaşlarımı kaldırdım. Orası korkunç ve mide bulandırıcı bir yerdi. Üstelik bolca telaşlanmak için oldukça uygundu. Çınar'ın orada ne işi olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantastik"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...