Keyifli okumalar! :)
*****************Çınar'la otelin gösterişli merdivenlerini geride bıraktıktan sonra gözüme ilk çarpan şey oldukça lüks bir siyah araba oldu. Sokak lambalarının altında parlayan bu araba Çınar'ın ona doğru yürümesinden anladığım kadarıyla onundu. Ne ara buraya geldiği konusunda fikrim olmasa da sesimi çıkarmadım. Soğuk bir rüzgar ürkütücü bir sesle ağaçların arasından hızlı hızlı geçerken Çınar "Hadi güzellik atla arabaya. Kaybedecek zamanımız yok." dedi. O kadar dengesizdi ki onunla ilgili olan düşüncelerimi de bu sayede değiştirebiliyordu. Onu seviyordum. Beni gerçekten de güzel bir şekilde kendine aşık etmişti ama son zamanlarda fazlasıyla değişmişti.
Arabanın kapısını bana açtı. İçeriye geçip otururken dengesizliğinde onun bir suçu olmadığını kendime hatırlattım. O kontrol edilmeye çalışılıyordu. Açelya'daki sıradan biri değildi. Burada en önemli isimlerin başında geliyordu. Onun zihnine girmek, Açelya'nın zihnine girmek demekti.
Yan koltukta yerini aldı. Kendi tarafındaki kapıyı hızla kapatıp arabayı sürmeye başlarken ben de bu sırada arabanın içine bir baktım. Krem rengi ve siyahın güzel bir uyumu yakalanmıştı.
"Bu araba da nereden çıktı?" diye sordum.
"Yardımcılarımdan biri getirdi. Yapacak bir şeyleri olmayınca kendi kendilerine iş veriyorlar. Yine de onlara kızamıyorum. İşlerini en iyi şekilde yapıyorlar sonuçta."
Çınar'ın yanında neredeyse hiç görmediğim yardımcılarının ne yaptığını çok merak etsem de bu konuda çenemi kapalı tuttum. Arabanın camının arka tarafındaki alana bakmak istemediğim için bakışlarım yerdeydi. Açelya'yı gece görmek istememiştim bir an.
"Söylesene Sahra ile ne konuştun?" diye sorarken sesim titrediği için kendime tekme atmak istedim.
"Sahra kendine fazla güvenen bir kız. Biri onu reddedince hırslanıyor. Ne kadar güzel olduğunu gözler önüne sermek için yanıma geldiğini en başından anlamıştım. Bir de senin soğuk bir tip olduğundan, herkese karşı geldiğinden ve..." devamını getirmedi. Surat ifadesi öyle bir hal aldı ki sanki az önce konuşan kendisi değildi.
"Devam et Çınar." dedim.
"Boş ver. Canın sıkılmasın şimdi." dedi kesin bir sesle.
"Çınar, lütfen." diye devam ettim.
"Senin çirkin olduğundan bahsetti. Ona kör olup olmadığını soracaktım. Bazıları gerçekten güzelden anlamıyor."
Söyledikleri anında canımı sıkmaya başlamıştı. Moralimin bu kadar kısa sürede bozulmasına sinir olmuştum. "Haklı. Bence sen güzelden anlamıyorsun Çınar." diye mırıldandım.
Bana şaşkın bir şekilde bakarken "Ne?" diye mırıldandı. Bu kadar şaşırmasına ben bile anlam veremedim. Sahra'yı sevmiyordum ama söylediklerinin doğru olduğunu düşünüyordum.
"Çınar ben güzel bir kız değilim. Seni de bazen anlamakta güçlük çekiyorum. Ne yüzüm güzel ne de düşüncelerim. Benden nasıl hoşlanabilirsin? Sırf rüyanda gördüğün için..." elini uzatıp ağzımı kapattı.
"Pekala, bu konu hakkında daha fazla tartışmayalım. Lütfen." dedi.
Kafamı tamam anlamında salladım. O da elini çekti. Yüz ifadesi yine sert bir hal almıştı.
"Çınar, hala seni kontrol etmeye çalışıyorlar öyle değil mi?" diye sordum. Onun zihni bulanıktı ve ne yapacağını tam kestiremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantasy"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...