3. Sezon - Başlangıç • |382. Giriş|

63.4K 1.9K 254
                                    

Keyifli okumalar dilerim! Normalde 3.Sezonu bu kadar erken başlatmayacaktım ama bir şekilde kendimi yazarken buldum. Baştan söyleyeyim. 3. Sezona bölümler son derece düzensiz gelecek. Belki bir hafta sonra belki 5 ay, belki 7 ay sonra. Sadece artık gerçekten başlamak istedim. O yüzden bölümü paylaşıyorum. Gözümden kaçan yazım yanlışları olabilir. Herkese tekrardan keyifli okumalar diliyorum! :)
.
.
.
.
Gecenin bir vakti.

Az önce su içmiş olmama rağmen neydi bu boğazımdaki kuruluğun sebebi? Henüz ağrı kesici almış olmama rağmen ağrının giderek artacağını hissetmem kısa sürmemişti. Ağrı artacaktı, buna emindim. Çünkü ağrıdan kastım karnım değildi. Zihnim resmen çalkalanıyordu.

Kıza boş boş baktım. Dediğinden tek kelime anlamamış olduğum o kadar belliydi ki...

Demek bizi ölümden alıkoyan sensin prenses.

Ela gözlüydü. Uzun koyu kahverengi dalgalı saçları vardı. Dudağındaki kırmızı ruj zaten kalın olan dudaklarına abartı bir dolgunluk sağlamıştı. Kirpikleri rimelden dolayı çok uzun görünüyordu. Ama onun rimeline rağmen benim rimelsiz kirpiklerim onunla yarışabilirdi. Kirpiklerim hayli uzundu. Üzerinde kısacık bir kot şort, beyaz da bir tişört vardı. Donmuyor muydu? Çınar soğuk havadan dolayı bana ceketini bile vermişti. Bu ceket...tamamen Çınar kokuyordu. Bu öylesine bir kokuydu ki sanki birileri hemen yanınızda dişlerini fırçalıyordu. Ferah ve keskin bir koku ama daha özel bir kokuydu işte. Bir an dudaklarım büzüldü. Çınar'ın benim için bir şeyler yapmasını artık istemiyordum. O kadar yıpranmıştım ki...Çınar ona herkesten yakın olmama rağmen yine de bana çok uzak geliyordu. Ve ben tam ona yaklaşmayı başarabildiğimi düşündüğüm an birden enkazın altında kalıyordum. Son durumda da buna benzer bir şey olmuştu. Ama o haptan sonra bu enkazdan da beterdi.

"Ne?" diye mırıldandım. Bu sırada karşımdaki kız da beni inceliyordu. Sanki yüzümü kendi yüzüyle kıyaslıyormuş gibiydi. Siyah saçlarımın hafif yağlandığını hissedebiliyordum. Birden çok duyguya hızla girince ve çok fazla düşününce normalden daha hızlı yağlanıyorlardı. Yeşil gözlerimin çöktüğüne emindim. Gözbebeğimin kenarlarını çevreleyen o kahverengi bile yorgundu. Dudaklarım şişmişti ve kupkuruydu. Yüzüm de saçım gibi hafif yağlanmıştı. Sonuç olarak kızın güzel bir görüntüyle karşılaşmadığına emindim. Kendi yüzünü benimkiyle yarışmaya sokma durumu boş bir çaba olurdu. Ben yarışmaya bu halimle katılamaz, yarışmacı bile olamazdım.

"Güzelmişsin." diye mırıldandı. Böyle söyleyeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Bir an için kendi görünüşüme haksızlık ettiğimi düşündüm.

Ah! Ve kendime bir anda kızdım. Tek derdim bu muydu yani? Siyah perde denilen cehenneme gidiyorduk! Ve ben oraya gitmek istemiyordum.

"Sizinle gelmek istemiyorum." dedim kıza aldırmayıp öndeki adamla konuşarak. İçi sımsıcak olan arabayı çok hızlı kullanıyordu. Birilerinden kaçtığımıza emindim!

"Saçmalama! Çınar'ı durduk yere karşıma alamam. Çıkartma sesini."

Cevap vermek için ağzımı açacaktım, sonra vazgeçtim. Camdan dışarıya bakıp kafamdaki parçaları birleştirmeye başladım. Çınar ölüme gidiyordu, falcının bana zarar verdiğini öğrenince bundan vazgeçti. Peki ya bunlar da kimdi? Bunların ölümle ne derdi vardı? Onları ölümden ben mi alıkoymuştum? Tıpkı Çınar gibi...Bu nasıl olabilirdi ki? Onları tanımıyordum bile! Üstelik Çınar'ın yanında da daha önce hiç görmemiştim.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin