Keyifli okumalar!
*******************
Üzerime Çınar'ın kolları neredeyse yerlerde sürüklenecek olan koyu gri ince kazağını geçirmiştim. İçinde resmen kaybolmuştum ve emindim ki bende elbise gibi duruyordu. Malum eski ince kazağım artık sağlam değildi ve çöpte yerini almıştı.
382. Giriş özellikle geceleri çok soğuk oluyordu. Bu yüzden içinde kaybolduğum bu kazağa itiraz edecek halim yoktu. Beni kapının önünde bekleyen Çınar "Giyinemediysen yardım edeyim?" diye homurdandı. Sesinde bu sefer romantiklik yoktu. Alt tarafı üzerime Çınar'ın herhangi bir üstünü geçirecektim ve bunun için bayağı zaman harcamıştım. Ondan böyle konuşuyordu.
Kapıyı açar açmaz Çınar'ın tek kaşı kalkmıştı. Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılırken "Ne güzel bir elbise?" dedi. Kaşlarımı çattım. Keşke yukarıdan kendime göre kıyafetler alabilseydim. Ama o zaman İnci'yi uyandırırdım. Anladığım kadarıyla kimseye haber vermeden sessiz sedasız gidiyorduk. Zaten birilerinden kaçıyorduk, şimdi de gruptakilerden kaçacaktık. Çınar öyle birilerinden kaçacak bir tip değildi. Ama zaten ortada öyle sıradan birileri olmadığı da çok açıktı.
"Kazağımı vahşi bir hayvan parçaladı da, o yüzden..." dedim üstüne giderek.
"Çocuklar hiç sırası değil." diye seslendi Ezel.
Çınar iğrenmiş gibi yüzünü buruşturdu ve başını hafif arkaya çevirdi. "Çocuk mu?"
"Pardon gençler." diyen Ezel'in sesinde eğlenceli bir ton vardı. "Gerçi Çınar bazen küçük çocuğun teki oluyorsun ama, hadi neyse..."
"Bazen de tam bir ihtiyar oluyor...dengesiz bu dengesiz!"
"Dengesiz adamlara bu kadar hayran olduğunu bilmiyordum Duru DENİZ." diyen Çınar'ın ise yüz ifadesi keyiflenmişti. Omuz silktim. "Sadece sen işte..." dedim. Sonra birden kendimi Çınar'ın kucağında bulmuştum. "Hadi gidelim bu lanet yerden." diye mırıldandı. Sonra da hızlı adımlarla beni dışarıya çıkardı.
****************
Ezel oldukça lüks bir arabayla gelmişti. "Benimkini kullanın." diyerek anahtarı Çınar'a attı. Çınar anahtarı havada yakaladıktan sonra açık mavi renkteki arabayı süzdü. Lamborghini'nin biraz farklı bir versiyonu gibi bir arabaydı ve gerçekten göz alıcıydı. Bu araba koca bir servet olmalıydı.
"Hiç fena değil." dedi Çınar gözlerini arabadan ayırmayarak.
"Ne sandın?" dedi Ezel.
"Sen gelmeyecek misin?"
"Burada biraz işlerim var. Kalacağım."
"Pekala."
Ezel sokaklardan birine doğru ilerleyip kısa sürede gözden kaybolmuştu.
Çınar arabanın kapısını açtı. Kapı yukarıya doğru kayarken ağzım açık bir şekilde olana bakıyordum. Beyaz sokak lambalarının altında adeta mavi saçlı bir tanrıça gibiydi.
Arabaya binmek için adımlar atar atmaz İnci'nin sesini duymam uzun sürmedi.
"Her nereye gidiyorsanız ben de geliyorum. Daha fazla burada kalamam."
O kadar hızlıydı ki benden önce arabaya bindi. Arka tarafa oturmuştu. Ben şaşkınlıkla ona bakarken Çınar "Şaka mı bu?" diye sitem etti. Arabaya bindi. Ben de ön tarafa bindiğimde Çınar çoktan İnci'yle konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantastik"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...