Yeni bölüm atma fikri aniden gelişti. Sadece sizleri ve karakterlerimi çok özledim. Ve zamanı iyi yönetirsem birçok işi birden yapabileceğimin iyice farkına vardım. Bölüm biraz kısa, ama hiç yoktan iyidir herhalde. :) Bence şimdiden oylayabilirsiniz. :))) Yorumlarınızı da bekliyorum! Bu arada Deniz Kızı adlı hikayeme de gelin. O da Açelya'da geçiyor ve İblis'in hikayesi. Gerçekten duygusal ve güzel bir hikaye. Evet, kendi kitabımın reklamını da yaptıktan sonra keyifli okumalar dilerim herkese!
**************
İşkence yaklaşık bir dakika sürmüştü. O süre boyunca dehşet içinde, tüm vücudum kaskatı bir halde onu izlemiştim. En sonunda o acımasız kadınlar odayı terk edip Çınar'ı yalnız bıraktıklarında onun suratındaki umursamaz sırıtışı unutamıyordum. Yaşamın her hissinden kopmuş gibiydi. Ve birkaç saniye, o kadınların Çınar'ı yalnız bıraktıklarından sadece birkaç saniye içinde görüntü gitti. Giderken ruhumdan parçalar koptuğunu hissettim.
Kafamı çıldırmış gibi hızla iki yana sallıyordum. "Hayır, hayır." diye tekrar mırıldandım. Aslında çok güçlü olan bu adamın bu halde olmasına dayanamıyor, o aptal, aciz mumların ona zarar verebilmesine inanamıyordum. Onu ne hale getirmiştim?
Bir an için ölmek istedim. Daha fazla kalbimdeki bu acıyı çekmek zorunda değildim. Daha fazla başkalarına istemsizce verdiğim zararın kendimde açtığı derin yaraları çekmek zorunda değildim. Ama...ama Bay Çivi'yi yüzüstü bırakamazdım. Gözlerimden akan ılık damlalar yavaşça çeneme doğru süzülürken kendi kendime söz verdim. Çınar'ı oradan kurtarmadan güçsüzlüğümü kendimden bile saklayacaktım. İnce bir dal gibi kalmış cesaretim ve gücümün farkındaydım. Çınar'ın her zaman düşündüğü o güçlü kız olmadığımı, onun yanıldığını da biliyordum. Ama bu gerçeği kendimi kandırarak atlayabilirdim. Bu Açelya'da vermem gereken başka bir mücadeleydi. Ve ben soğukkanlı kalmazsam yıkılacağımı, ama en önemlisi Çınar'ın da bir daha ayağa kalkamayacağını garantilemiş olacaktım.
Bir süre kendimi toparlamak için küçük odada volta atmaya başladım. Lanet oda soğuk falan değildi, ama bastıramadığım duygularım titrememe neden oluyordu.
Koyu renk sade duvara doğru bakarken o sırıtışı gördüm. Artık hayattan hiçbir beklentisi olmayan o renksiz dudakların sırıtışı...
Kafamı önüme çevirdim. Ağlamamak için direnirken yumruklarımı sıkıyordum. Kısa süre sonra zeminde o lacivert gözleri gördüm. Hissizlerdi. Sanki ölmüş gibiydiler. Normalde gözlerine baktığımda bir sürü gizli anlam yükleyebileceğim o gözler şu an o kadar boş bakıyorlardı ki...
Gözlerim dolarken "Soğukkanlı olmak zorundasın." dedim cılız bir sesle. Kendim bile ikna olmamıştım. Yıkılmıştım. Çınar'ın yanımda olması her zaman kendimi güçlü hissetmeme sebep oluyordu. Ama şimdi o yoktu ve bendeki güç de koşarak uzaklaşmıştı. Sanırım gerçekten hiç gücüm yoktu. Çınar yanımda olduğunda ondan güç alıyordum ve Çınar bana baktığında aslında kendi yarattığı o saf gücü görüyor, ama onun bana ait olduğunu düşünüyordu. Ama değildi...
Burnumu çektim ve onu oradan kurtarmanın yollarını aramaya başladım. Kafam allak bullaktı. Aptal gibi hissediyordum. Şu an önüme bir yazı getirilse onu bile okumakta güçlü çekebilirdim. Bu boktan kafayla nasıl plan yapabilirdim ki?
Kapının tıklatılma sesi kendimi daha fazla yere sermeme engel olmuştu. Ellerimle hızla yanaklarımdaki gözyaşlarını sildim. Ağlamak Çınar'ı bana geri getirmezdi. Üstelik Arlyn eğer bu kadar çok acı çektiğimi görürse bundan zevk bile alır, bu oyunu daha fazla karartabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantasía"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...