Keyifli okumalar ! :)
******************
Falcı kadın gittikten yaklaşık on beş dakika sonra Çınar gelmişti. Onun bizi dinleyip dinlemediğini anlamak için "Nereye gittin?" diye sordum. Yüz ifadesinden bir şeyler anlayabileceğimi düşünmüştüm."Denize girdim Duru Deniz." dedi ve gülümsedi.
"Bana kelime oyunu mu yapıyorsun?" diye sorduğumda keyfim yerine gelmişti.
"Evet." dedi. Kaslı vücudunun biraz ıslak olmasından bunu anlamış olmam gerekirdi. Yavaş adımlarla kıyafet dolabına ilerledi ve üzerine ince ve biraz bol, gri bir tişört geçirdi.
"Orada sana bakan kızların olmadığını ümit ediyorum." dedim ve onun yanağına uzun süreli bir öpücük kondurduktan sonra gözlerimi onun güzel gözlerine sabitledim. Lacivert gözleri yüzümü yavaş yavaş incelerken dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Oldu." dediğinde tek kaşımı kaldırdım.
"Galiba senin çivilerinle onları mahvetmek istiyorum." dedim dalgın ses tonumla.
"Sakın..." dedi. "Onlar sana göre değil."
Omuz silktim. Televizyonun olduğu salona doğru geçerken Çınar'ın elini tutuyordum. Onu salona getirir getirmez koltuğa oturmasını sağladım. Ben de yanına oturdum ve "Sana sormak istediğim çok soru var. Bunlardan birini şimdi sorabilir miyim?" diye sordum. Kaba ve asi Duru Deniz gitmiş yerine başka biri gelmiş gibiydi. Çınar'ın yanında genelde hep böyle oluyordum. Çünkü Çınar'da sinirli, tehlikeli bir adam olmasına rağmen benim yanımda o kadar da tehlikeli değildi. İstisnaları saymazsak tabii. Onun gibi birinden kibar lafları duymak benden duyulması gibi tuhaftı. Ve en güzeli o sadece bana karşı böyleydi. Beraber olduğumuz zaman kirli duygularımızdan arınıyor, saflığımızla ilişkimizi yürütüyorduk. Bazı zamanlarda kirli duyguların bizi ele geçirdiğini saymazsak tabii.
"Sorunu bekliyorum." dedi. Önüme gelen saç tutamlarını geriye atıyordu.
"Belki tuhaf bir soru olacak ama...Çivi koleksiyonun var mı?"
Güldü ve ben kısa bir süre o güzel gülüşünü izledim.
"Evet. Ama sana göstermem."
Yüzümü astım. "Ama neden?" diye sordum onun yeni traş olmuş suratına dokunurken. İki üç güne sakalları yeniden çıkardı. Bunu bile bilmem kendimi onun hakkında çok şey biliyormuşum gibi hissettirdi. Yine de onun hakkında çok şey bilsem de çok şey bilmediğimi de adım gibi biliyordum.
"Senin bundan etkilenmeni istemiyorum."
"Ben etkilenmem." dedim kesin ses tonumla.
"Etkilenirsin."
"Bana şu koleksiyondan biraz bahset o zaman." derken ona doğru yaklaşıp pembe dudaklarını usulca öptüm. Kollarını belimin etrafında sardı ve bu sefer o beni öpmeye başladı.
"Aklından geçenleri kirletmek istemiyorum güzelim." dedi dudaklarını dudaklarımdan çektiği zaman.
"Ama benim aklımdakiler zaten kirli."
Sırıttı. "Demek öyle." diye mırıldandı. Sonra gözleri gözlerimin içindeyken devam etti. "Daha önce kimseye bahsetmedim."
"Ama bana bahsedeceğini düşünüyorum."
"Neden sana bahsedeyim?" diye sordu. Cevabını bildiğini yüzündeki gülümsemeden anlayabiliyordum.
"Çünkü tüm tehlikene rağmen kollarında olan bu kızı seviyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Fantasy"Hiçbir ölümlü, seni benden alabilecek kadar kudretli değil." Etrafa korku saçan gizemli bir adamın rüyasına giren ve rüyasında ona sığınan bir kıza olan sonsuz sadakati Dünya'dan bağımsız bir yer olan Açelya'daki dengeleri altüst etmek için güzel...