Güneş ışıkları perdenin aralığından gözlerime akın ederken gözlerimi sımsıkı yumdum. Uyumak istiyordum çünkü çok yorgun hissediyordum.
Dün geceden görüntüler zihnimde canlandığında yorgun hissetmem gayet normaldi aslında. Dudaklarım mutlulukla kıvrılırken gözlerimi açtım. Yorgundum evet ama bu kesinlikle tatlı bir yorgunluktu. Dün gece tek kelimeyle muhteşemdi. Alper'in bana dokunurken takındığı tavır sanki eşsiz bir tabloya dokunuyormuş gibi hassas ve narindi. Kırılmamdan, çizilmemden korkuyormuş gibi dikkatli ve özenliydi. Bana çok güzel bir gece yaşatmıştı.
Belimdeki kolun izin verdiğince, Alper'i uyandırmamaya çalışarak ona doğru döndüm. Elimi sakallı yüzünde gezdirirken uyurken bile ne kadar göz alıcı olduğunu düşünmeden edemedim. Elim yüzünü keşfe çıkarken gözlerini kırpıştırdı. Elim hareketsizce yanağında kalırken sarf ettiğim çaba boşuna gitmiş ve gözlerini aralayıp maviliklerini ortaya çıkarmıştı. Gülümseyip "Günaydın." diye şakıdım.
Onun da yüzünde bir tebessüm peyda olurken "Günaydın güzelim." deyip beni biraz daha kendine çekti. Kafamı göğsüne yaslayıp kollarımı beline doladım. "Erken kalkmışsın. Rahat uyuyabildin mi?" diye sorup kafamın üzerine dudaklarını bastırdı.
"Uyuduğumuz zaman dilimini soruyorsan, evet. Bebekler gibi mışıl mışıl uyumuşum ama hâlâ uykum var." dedikten sonra gözüm komodinin üzerindeki saate takıldı.
"Saat bir olmuş." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Daha yeni uyumamış mıydık biz? Hangi ara bir oldu bu saat!" Kafamı hafifçe kaldırıp Alper'in yüzüne bakmaya çalıştığımda beni üzerine doğru çekti. Uyku mahmurluğu gitmiş gözleri parlamaya başlamıştı. Beni üzerine çekip karnına oturturken tek kaşımı kaldırıp 'Ne yapıyorsun?' dercesine yüzüne baktım.
Muzipçe gülümserken elleri vücudumda gezintiye çıkmıştı. "Uykum var demedin mi karıcığım? Uykunu açmaya çalışıyorum."
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken "Şaka yapıyorsun?" dedim.
Şaka olmadığını kafamı kendine doğru çekip dudaklarıma ateşli bir öpücük kondurmasıyla gösterirken "Ama ben çok acıktım." diye mızmızlandım.
Alper'in nefesi yüzüme çarparken aramıza konuşabileceği kadar kısa bir mesafe bırakıp uzaklaşmamı engelledi.
"Ben de çok acıktım ve kahvaltıya tatlıyla başlamak istiyorum."
◾◾◾
Yataktan çıkabildikten sonra duşumu almıştım. Üzerime Alper'in gri, bana oldukça büyük gelen bornozunu geçirip banyodan çıktım. Alper mutfaktaydı sanırım. Oda boştu. Odanın boş olmasından yararlanıp yataktaki nevresimi çıkarıp akşamın tüm delillerini yok etmek için kirli sepetine attım. Karnım açlıktan kazınıyordu ve bunları çamaşır makinesine atmayı kahvaltıdan sonraya bırakmıştım.
Biraz dolapları karıştırdıktan sonra temiz nevresimleri bulabilmiştim. Temiz çarşafı ve yastık kılıflarını da taktıktan sonra rahat bir nefes aldım. Burnuma güzel kokular geliyordu. Sanırım Alper kahvaltı hazırlıyordu.
Bu sıcak günde bornoz fazlasıyla yaktığı için tekrar elbise dolabının kapaklarını açıp önünde dikildim.
Alper'in giyebileceğim bir şeylerini arıyordum. Bir an aklıma filmlerdeki kızların, sabah uyandıktan sonra erkeğin gömleğini giydiği sahne gelmişti. İçimdeki Esin'in gazlamalarını göz ardı ederek gece yeri boylayan iç çamaşırlarımı giyip üzerime de Alper'in dolaptan ilk elime gelen beyaz bir tişörtünü geçirdim. Tişört dizlerimin bir karış üzerinde bitiyordu. Aslında mini bir elbise gibi olmuştu. Altıma bir şey giymesem de olurdu ama yine de Alper'in şortlarından birini giydim. Gerçi bana kapri gibi olmuştu orası ayrı konuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi kim olduğumu öğreneceksin tatlım. Ama siz benim kim olduğumu öğrenmeden önce Alper'in bir bilmece çözmesi gerekiyor." Alper'in dibine iyice girdim. Herkesin duyabilmesi için yüksek sesle konuştum ki buna gerek bile yoktu. Herkes pür dikkat bi...