◾
Merdivenlerden inerken Cengiz babayı takip ettim. Neden konuşmak için dışarıya çıkıyorduk ki? Bu evdeki dört kattan birinde rahatça konuşabileceğimiz bir oda bulabileceğimize emindim. Ama sorgulamadan takip ettim. Bahçe kapısından dışarıya çıktığımızda garaj kapısının önünde kapısı, takım elbiseli bir adam tarafından açılmış hazır bekleyen siyah jeep gözlerimi kırpıştırmama neden oldu. Cengiz baba arabaya bindikten sonra ben de arkasından bindim.
Yanına otururken ellerimin terlediğini fark edip ellerimi üzerime sildim. Kapıyı kapatmak için uzandığımda şoför benden önce davranıp kapıyı kapattı. Cengiz babanın yan gözle beni izlediğini görünce elimi ateşe değmiş gibi çekip kucağımda birleştirdim.
Şoför yerine geçip arabayı çalıştırdığında merak ettiğim soruyu, biraz cesaret toplayarak sordum.
"Nereye gidiyoruz? Neden evde konuşmadık?"
Elindeki, siyah taşları olan tespihi parmaklarının arasında çevirirken yüzünü bana döndürdü. Önemsiz bir şeyden bahsediyormuş gibi yüzü umursamazdı. "Çünkü evde bir sürü meraklı kulak biz konuşmaya başladığımız an kapıya yaslanıp dinlemeye çalışacak kızım. O yüzden o kulaklardan uzakta rahat rahat konuşmak için başka bir yere gidiyoruz."
Yüzümü yola çevirirken "Anladım," diye mırıldandım. "Peki, biz bu kadar önemli ne konuşacağız ki? Yani sırf merakımdan soruyorum."
"Konuşunca anlarsın kızım. Dert etme şimdi sen bunları. Söyle bakalım daha önce hiç İstanbul'a geldin mi?"
Başımı onaylarcasına salladım. "Sadece bir defa gelmiştim ama aynı gün dönmek zorunda kalmıştım."
"Bizim evi nasıl buldun? Zorlanmışsındır bulurken."
Kapının önü koruma kaynıyordu. Sanki kapıdaki korumalar söylememişti kimle geldiğimi! Yine de cevap verdim. "Aslında hiç zorlanmadım. Çünkü yalnız gelmedim. Alper'in arkadaşı Tunç'la beraber geldik."
"Alper'in arkadaşlarıyla tanışıyorsun demek?"
Kendimi polis sorgusunda gibi hissetmeye başlamıştım. Bu soruların sonu nereye gidecekti acaba?
"Evet, İzmir'deki arkadaşlarıyla beni tanıştırmıştı."
◾
Denize karşı bir balık lokantasına geldiğimizde Cengiz babanın yüzüne sorgularcasına baktım. Kahvaltıdan yeni kalkmıştık, ayrıca daha öğlen bile olmamıştı.
Bana 'ne' dercesine baktı. "Rahat konuşalım dedik kızım. Tıklım tıklım bir yere mi gitseydik? Burası bu saatlerde tenha olur, rahat rahat konuşuruz."
Adam takmıştı konuşmaya! Ben bu durumdan tırsmaya başlamıştım. Acaba kaçsa mıydım? Kahvaltı sofrasında bana sıcak davranmıştı ama belki de o sadece bir maskeydi! Filmlerdeki zengin babalar gibi bana oğlunu bırakmam için para mı teklif edecekti acaba? Aslında yüksek bir miktar teklif ederse kabul edebilirdim. Sonuçta ben oğluyla âşık olduğum için evlenmemiştim. Yani evlenmiştim de... Neyse bu konular derin konulardı. Girince çıkamıyordum. En iyisi hiç girmemekti!
Kafamı sallayıp tüm düşünceleri kafamdan uzaklaştırdım. Gözlerimi geldiğimiz lokantada gezdirdim. Beyaz duvarlarda çerçeveler ve deniz kabukları asılıydı. Ahşap masa ve sandalyeler açık ton bir mavi renkteydi. Cengiz babanın dediği gibi birkaç garson haricinde lokanta boştu. Garsonlardan biri bizi fark edince gülümseyerek yanımıza geldi. "Hoş geldiniz Cengiz Bey,"
![](https://img.wattpad.com/cover/152240405-288-k181585.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi kim olduğumu öğreneceksin tatlım. Ama siz benim kim olduğumu öğrenmeden önce Alper'in bir bilmece çözmesi gerekiyor." Alper'in dibine iyice girdim. Herkesin duyabilmesi için yüksek sesle konuştum ki buna gerek bile yoktu. Herkes pür dikkat bi...