◾
"Bak aşağıya inmek yok. Ben gelene kadar odada otur."
Alper'in kravat bağlayışını izlerken kaşlarımı çattım. "İstersen üzerimden kapıyı kilitle de öyle git. Maksat için rahat etsin." Alayla söylediğimi ciddi algılamış olacak ki yüzüme memnuniyetle baktı. "Neden olmasın? Odada tuvalet de var." dediğinde yataktan kalkıp yanına gittim. Ellerini kravatından çekip düzeltme işini kendim devraldım.
"Ayrıca Melih'in akşama kadar evde oturacağını düşünmüyorum. Caner'le birlikte dışarı çıkarlar. Evde ne yapacaklar sanki?"
Kravatını tamamen düzelttikten sonra tutup kendime doğru çektim ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.
Alper'in eli belime inerken "Acaba işe gitmesem babam beni öldürür mü? Sonuçta balayından erken döndük. Kendimizi hâlâ tatilde sayabiliriz." dediğinde güldüm.
"Cengiz baba gerekirse kravatından çeke çeke götürür ama götürür. O yüzden en azından kahvaltını yaparak git." deyip Alper'in koluna girdim ve odanın dışına doğru ilerlettim. Kendisinin çıkmaya niyeti yok gibiydi.
Kahvaltıya yine en son biz inmiştik. Caner ve Melih tam da tahmin ettiğim gibi yoktular. Sofrada işe giden tayfa, Serpil abla ve Melek anne vardı. Kısa bir günaydınlaşmanın ardından biz de sofraya oturup kahvaltımızı yapmaya başladık. Daha kahvaltıya başlayalı çok olmamışken Cengiz babalar kahvaltılarını bitirmişlerdi bile. Bu da kahvaltıya geç kalmanın dezavantajlarından biriydi. Tabii Alper için...
Ben istersem akşam yemeğine kadar kahvaltı yapabileceğimi bildiğimden yavaş yavaş yiyordum. Alper zor bela ağzına birkaç lokma daha atabilmeyi başardıktan sonra sandalyesini çekip ayağa kalktı. "Söylediklerimi unutma." deyip yanağımdan öptükten sonra "Hayırlı işler." diye seslenemeden annesine el sallayıp hızla Cengiz babaların ardından koşturdu. Tam ağzıma çikolata sürdüğüm ekmeğimi sokacakken bakışlarım Melek anneyle kesişti.
Bakışları öyle iğneleyiciydi ki ekmeği ağzıma sokmadan önce yutkunma ihtiyacı hissettim.
Boğazımı temizleyip elimdeki ekmeği tabağıma koyup Melek anneye sorgularcasına baktım. "Bir şey mi oldu Melek anne?"
"Gelin dediğin kocasını kapıya kadar işe geçirir. Hayırlı işler diler. Eve sağ salim gelmesini için iyi dileklerde bulunur. Kocası gözden kaybolana kadar gidişini izler. Peki sen? Evladım öpüyor, bir güler yüz bekliyor. Sen hâlâ tıkınmakla meşgulsün."
Melek anne yiyeceğim ve yediğim tüm lokmaları boğazıma dizerken tepemi de attırmayı başarmıştı. Hayır, kadın laf sokmak için belli bir öğün de seçmiyordu ki hazırlıklı geleyim. Bulduğu anda veriyordu odunu!
Sahte olduğu bariz belli olan gülümsememi dudaklarıma yerleştirirken Serpil abla sofraya oturdu.
Melek anne benim gözüme sokarcasına "Serpil, nereden geliyorsun kızım?" diye sordu. Serpil ablanın ise bir şey anlamadığı yüzünden belliydi.
"Nereden geleceğim anne? İlker'i geçirdim, geldim. Neden sordun?"
Melek annenin yüzünde cevaptan memnun olduğunu belirtircesine bir gülümseme oluştu. "Ben de tam Esin'e bir eşin senin yaptığın gibi kocasını işe giderken geçirmesi gerektiğini anlatıyordum. Esin pek bu gibi şeyleri bilmiyor. Evli bir kadın nerede ne yapar, nasıl davranır? Yaşı genç, aklı havada."
Melek anneyi yok sayarak Serpil ablaya baktım. "Evet Serpil abla ya ben pek bilmiyorum bu işleri. Öğrenmek için de kendime Melek anne gibi bir örnek abidesini seçmiştim ama yanlış yapmışım sanırım. Seni seçsem daha faydalı olurmuş." Serpil abla gözlerini büyüterek inanamazcasına bana baktığında aldırmayıp devam ettim. Bilerek Melek annenin yüzüne bakmıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi kim olduğumu öğreneceksin tatlım. Ama siz benim kim olduğumu öğrenmeden önce Alper'in bir bilmece çözmesi gerekiyor." Alper'in dibine iyice girdim. Herkesin duyabilmesi için yüksek sesle konuştum ki buna gerek bile yoktu. Herkes pür dikkat bi...