/48/

8.4K 378 19
                                    

Caner'le isyan bayrağını çekmemizin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Caner'le güzel bir ittifak kurmuş, Melek anneye adeta bir İtilaf Devletiymiş gibi cephe almıştık. Ve onu bu fikirden caydırmayı başarmıştık. Bu kararında ailenin diğer üyelerinin de İttifak Devletlerine katılmasının büyük bir payı olduğunu düşünüyordum. Nedenler ne olursa olsun sonuç Caner'in medeni durumunun bir süre daha bekar olarak devam edeceğiydi. Ama Melek anne bu sefer kararlıydı. Caner'in Allah yardımcısı olsun demekten başka bir şey diyemiyordum. Alper'in gizli saklı, özellikle de Melek annenin hiçbir zaman bu eve gelin olarak gelmesini istemeyeceği biriyle, yani benimle evlenmesi sonucu Caner'de böyle bir hataya düşmek istemiyordu. Kafaya koymuştu: Caner'i kendi istediği, kendi bulduğu bir kızla evlendirecekti. Helal süt emmiş bir kızla... Biz anamızdan ne emdik de bizi beğenmedi diye düşünmeden edemiyordu insan!

Son kıyafetimi de valize koyup valizin kapağını kapattım. Biraz fazla dolduğu için fermuarı kapatmakta zorlansam da uzun uğraşlar sonucu başardım. Üç valizimi de kapının yanına koyduğumda hazırdım. Okullar açılmıştı ve ilk haftayı okulu asarak geçiriyordum. Pazartesi okula başlayacağım, artık kaçışım olmadığı için İzmir'e gidecektik. Ama İzmir'den önce hafta sonunu Eskişehir'de, annemin yanında geçirmek için bugünden yola çıkacaktık. Cengiz babalar sabahtan şirkete gidip öğlen yemeği için eve geri gelmişlerdi. Biz gideceğimiz için şirkete tekrar biz yola çıktığımızda döneceklerdi. O yüzden Cengiz baba bugün tüm çocuklarını ve torunları alıp, Berke hariç, Cuma namazına götürmüştü. Onların namazdan gelmelerini bekliyordum.

Beklemeye aşağıda devam etmeye karar verip asansöre yöneldim.

Aşağıya indiğimde tüm kadınları salonda oturup muhabbet ederken buldum. Hepsine gülümseyip selam verdikten sonra Elif'e yönelip kucağından bana ışıl ışıl gülümseyen Berke'yi alıp Elif'in yanına oturdum. Sanırım en çok çocukları özleyecektim. Bu eve alışmıştım. Serpil ablayla hatta Melek anneyle bile son zamanlarda iyi anlaşıyorduk.

"İşte okul okul diye tutturmasaydın vedalaşmak zorunda kalmazdın." Elif'in sitemle konuşmasıyla ona inanamayarak baktım. "Sen de mi Brütüs?"

Omzunu silkti. "Ne yapabilirim? Berke'nin en gönüllü bakıcısı sendin. Oğlum senin yanındayken beni bile aramıyor."

Bir kahkaha patlattım. "Seni gidi fırsatçı seni! Giderayak amacını belli ettin." dediğimde gülümsedi.

"Elif haklı Esin." diyen Serpil ablayla ona döndüm. "Valla Elif'in yerinde olsam ben de üzülürdüm. Berke uysal bir çocuk, sıcak, herkese gider, herkesle oynar ama annesi olmadan uzun süre kimsede durmaz. Ama sende gıkını çıkarmıyor. Tecrübeyle sabit. " dediğinde Berke'ye sevgiyle bakıp yanağına sulu bir öpücük bıraktım.

"Yani Elif'in yerinde olsan üzülürdün ama şimdi üzülmüyorsun Serpil abla." diyerek ona takıldığımda Serpil ablanın yüzü endişeli bir hal aldı. "Yok canım, üzülmez miyim? Ben onu lafın gelişi söylemiştim." diyerek kendini açıklamaya giriştiğinde bu telaşlı haline güldüm. Melek anne bizim konuşmamızı sessizce dinlerken "Şu hamileliği gözümüzün önünde geçirseydin ne vardı yani?" diye huysuzca söylendi.

"Ben orada da bebeğe dikkat ederim sen merak etme Melek anne!" dediğimde Cengiz Efe ve Can koşarak salona girdiler. Demek gelmişlerdi.

"Anne namazın sonuna kadar dedemin yaptığı hareketlerin aynısını yaptım. Hiç sıkılmadım." diyen Can'a güldüm.

Serpil abla "Aferin sana," deyip Can'ın saçlarını okşayıp alnına bir öpücük bıraktı. Can gururlu ifadesiyle bize dönerken Cengiz Efe benim yanıma gelmişti. Gideceğimiz için en çok üzülenlerden biri kesinlikle Cengiz Efe'ydi. Bana karşı olan sevgisi gerçekten gözlerimi yaşartıyordu. Alper'den bile çok beni seviyordu ve bu durum gururumu okşuyordu. Bu sevgide belki de amcası işteyken onunla oynadığımız oyunlar etkili olabilirdi. Ama nedeni çok da önemli değildi.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin