/30/

11.2K 463 31
                                    

Odadaki tek ses şöminedeki odunların çıtırtısıydı. Alper merakla sorduğu sorunun cevabını beklerken avuç içindeki elimde parmağını dolaştırıyordu.

Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum.

Onu affedebilecek miydim?

Şimdiye kadar hep iddia olayı gündemdeydi. Ne zaman yakınlaşsak ya da ona karşı bir şeyler hissetsem kendime engel oluyordum. Benimle iddia için birlikte olduğunu, yaşadıklarımızın bir oyundan ibaret olduğunu düşündükçe Alper'e bir adım gidiyorsam üç adım geri geliyordum. Ama işler değişmişti.

Alper'le yaşadıklarımız gerçekti. Beni gerçekten seviyordu, bana gerçekten değer veriyordu. Benimle iddia için birlikte olmamıştı. Benimle iddia için evlenmemişti. Bunları duymak içimi o kadar rahatlatmıştı ki... Ailesinin baskısı ve benim onunla uzaktan ilişki istememem üzerine biraz acele etmiş olabilirdi ama bu iddiadan daha baş edilebilir ve de kabul edilebilir bir nedendi.

"Bilmiyorum. Yani bunları duymayı beklemiyordum. Şaşırmadım dersem yalan olur."

"Geldiğin gün çok sinirliydin. Sana her şeyi anlatsam bile kabul etmeyecektin. Şu anda mantıklı düşünüp empati kurabiliyorsun ama o gün bunların hiçbirini yapmayacaktın. O yüzden o gün sadece seni yanımda kalmaya ikna etmeye çalıştım. Esin, ben seninle sadece bebeğimiz doğana kadar birlikte olmak istemiyorum. Bebeğimizi birlikte büyütelim istiyorum. Ben seninle yaşlanmak istiyorum."

Bakışları, sözleri, dokunuşları... O kadar samimi o kadar içtendi ki... Karşı koyacak gücü kendimde bulamadım.

"Alper, ben bu süreçte çok yıprandım. Seni affedebilir miyim, bilmiyorum. Ama deneyebilirim." dediğimde Alper'in yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Elimi dudaklarına götürdü. Elimin üzerini öperken "Teşekkür ederim." diye fısıldadı. "Çok teşekkür ederim, Esin. Yemin ederim pişman olmayacaksın."

"Umarım olmam. Çünkü seninle ilgili bir pişmanlığı daha kaldırabilecek durumda değilim."

Konuşmamız beklemediğim bir şekilde kavgasız gürültüsüz geçmişti. Ben daha çok vurmalı kırmalı bir konuşma bekliyordum. Ama öyle olmamıştı. Şöminenin başında, oldukça sakin bir konuşma gerçekleştirmiştik. O anlatmayı bitirdikten sonra benden o yokken neler yaptığımı anlatmamı istemişti. Ben de anlatmıştım. Onun yokluğunda depresyona girdiğimi, annemde teselli bulmak için Eskişehir'e gittiğimi, Eskişehir'de hamile olduğumu öğrendiğimi ve yaşadığım duygu karmaşasını... Apar topar İzmir'e geri döndüğümü, Tunç'un gelişini, kulübe gidişimizi ve arkadaşlarından gerçeği öğrenişimi...

Alper, ben anlatırken benim gibi sessizce dinlememişti. Sık sık özür dilemek için konuşmamı bölmüştü. Ve her defasında bu yaşattıklarının hepsini telafi edeceğini belirtmişti. Umarım öyle olurdu. Çünkü ben onu seviyordum.

Onun benimle iddia için evlendiğini düşünürken bunu kendime bile itiraf edemiyordum ama artık itiraf edebilirdim.

Onu seviyordum. Ona âşıktım. Onunla yaşlanmak istiyordum. Onu istiyordum.

Uzun süre şöminenin başında oturduktan sonra karnımın guruldamasıyla ayaklanmıştık. Bu sefer Alper'le mutfağa birlikte girmiş ve evliliğimizin ilk günündeki gibi birlikte bir şeyler hazırlamıştık. Alper benim oturmamı söylese de ona yardım etmeyi tercih etmiştim. Çok bir şey beceremesem de etrafta dolaşmıştım. Daha çok Alper'i izlemiştim.

En sonunda masayı donattığında karşılıklı oturmuştuk. Ben yemeklerin olmasını beklerken iyice acıktığım için biraz hızlı bir giriş yapmıştım. Alper gülerek beni izlerken "Yavaş ye, sıcak. Ağzını yakacaksın." dedi.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin