/12/

10.1K 441 42
                                    

"Keşke biraz daha kalsaydın Masal ya! Niye bu kadar erken gidiyorsun ki?"

Masal'ın yatağına oturmuş, yatağa koyduğu kıyafetlerini katlayıp valize yerleştirmesine yardım ediyordum. Alper'in gidişinin üzerinden tamı tamına iki hafta geçmişti.

Bu iki hafta boyunca çok az konuşmuştuk. Alper genelde ailesinin yanında olduğu için konuşamadığını söylemişti. Babası dört gün hastanede yattıktan sonra eve çıkmıştı. Alper'in anlattığına göre tüm aile babasının etrafında pervane oluyordu. Babası ise bu ilgiden sıkıldığı için onlara fazlasıyla zorluk çıkarıyordu. Tabii bu süreçte ailesine de söyleyememişti ve aramıza ciddi mesafeler girdiğini hissetmeye başlamıştım.

Konuştuğumuz zamanlarda Alper çok ilgiliydi ama bu konuşmalar o kadar kısa sürüyordu ki... Tamam, Alper de ailesi de zor bir dönemden geçiyordu ama bana da biraz zaman ayırabilirdi! Çok bir şey istemiyordum, biraz ilgi dışında. Hemen söylemeyelim dedi, tamam dedim. Telefonla çok fazla uğraşamıyorum dedi ona da tamam dedim. Ama aması vardı işte... Bir yerden sonra bana da geliyorlardı.

Masal bu halimize anlam veremiyordu. Tabii ben de... Biz yeni evli, çiçeği burnunda bir çifttik ama sanki kırk yıldır evliymişiz de bu durum bizi tüketmiş gibiydi.

Hiç böyle hayal etmemiştim.

Bu dönemde en büyük destekçim Masal'dı. Şimdiyse o da evine gidiyordu ve ben burada, tek başıma ne yapacaktım bilmiyordum.

Masal dolabındakileri yatağının üstüne yığmayı bitirdikten sonra yanıma oturdu ve o da bir taraftan kıyafetleri valize yerleştirmeye başladı.

"En çok bu kadar uzatabildim kuzu, biliyorsun. Annemleri daha fazla oyalayamazdım."

"Biliyorum balım."

"Merak etme, Alper de yakında söyler ailesine. Babası ameliyattan çıkalı neredeyse iki hafta olacak. Toparlamıştır kendisini. Biraz daha zamana ihtiyacınız var sadece." dediğinde kafamı onaylarcasına salladım. Ben de bu iyileşme sürecinin bir an önce bitmesini istiyordum.

"Konu sadece o da değil ki Masal. Sanki buradaki Alper'le oradaki Alper arasında fark varmış gibi hissediyorum. Buradayken daha sevgi doluydu, daha düşünceliydi, daha eğlenceliydi... Her şeyin 'dahasıydı'."

Masal söylediğime gülerken "O şimdi sendromda kuzu, mazur gör." dedi.

Masal'ın söylediğiyle ona anlamsız bakışlar atarken "Sendromda derken?" diye sordum.

Omzunu silkti. "Sendrom işte Esin. Hani erkeklerde genelde evlenmeden önce sorumluluk alma korkusu, hayatının değişme korkusu falan olur, o yüzden evlenmek istemezler ya... Sizin bu evlilik süreci çok hızlı geliştiği için önce yaşaması gereken korkuyu evlendikten sonra yaşıyor. Şimdi bir de ailesinin yanında, tam olarak bekâr zamanları gibi. Üstelik zor bir süreçten geçti. Her şey üst üste geldi anlayacağın. Tüm şu şeyler biraz rayına otursun Alper de eski haline döner." dediğinde söyledikleri biraz mantıklı gelse de yine de kaşlarımı çatmaktan kendimi alıkoyamadım.

"Başlarım sendromuna Masal! Sanki zorla oturttuk nikâh masasına." dediğimde kıyafet elimde buruş buruş olmuştu. Alper'e olan hıncımı Masal'ın sevdiği kırmızı tişörtünden çıkarıyordum. Masal elimdekine hızla bir göz atıp yüzünü acıyla buruşturdu. Elime uzanıp tişörtünü ellerimden kurtardı ve elime yastığının yanında duran gülen suratlı yastığı tutuşturdu.

"Bunu sık istersen daha rahatlatıcı olur!"

Tişörtünü bir anne şefkatiyle düzeltip valizine koyduğunda devam ettim. "O zor bir dönemden geçiyorsa ben de zor bir dönemden geçiyorum! Annemden gizli evlendim. Ayrıca daha yeni evlenmişken kocamdan ayrılmak zorunda kaldım. Annemin hâlâ evlendiğimden haberi yok. Ama ben sorunlarımla baş edebiliyorum. Bir de var ya it gibi dolaştı peşimde! Köprüyü geçinceye kadarmış demek ki! Ama var ya onu bir elime geçirirsem..." Kafamda türlü işkence planları boy gösterirken gözlerim haince parladı.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin