/21/

15.1K 647 116
                                    

Bu bölümde ufak bir değişiklik var 🤭Elif ve Taner'in tanışma hikayesini okuyacağız. Bölüm sonunda düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim🖤Ayrıca şimdiye kadarki gidişat nasıl, genel bir değerlendirme de yapabilirsiniz. Yorumlara ve eleştirilere açığım ;)

Kapıya vurulma sesiyle yerimde huzursuzca kıpırdandım. Kafamı yastığa daha fazla bastırdım. Kapıya tekrar vurulduktan sonra kapı sesli bir şekilde açıldı ve öksürük sesi odayı doldurdu.

Gözlerimi zorlayarak açtım ve kafamı biraz kaldırıp kimin geldiğini görmeye çalıştım. Alper'in annesi kapının önünde durmuş, gözleri kısık bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerimi kırpıştırıp karşımda zebani gibi dikilmiş kadına bir kez daha baktım.

"Bu ne uyku ayol! Geldiğinden beri camış gibi yatıyorsun." deyip yüzünü buruşturdu. Daha söyleyecek çok şeyi varmış da kendini zor tutuyormuş gibiydi. "Kahvaltı hazır, kocanı da kaldır inin aşağıya Gelin Hanım! Bu evde taksit taksit yemek yenilmez! Herkes sofraya bir arada oturur. Geç kalmayın!" dedi ve ben ağzımı açıp tek kelime edemeden kapıyı çarparak odadan çıktı.

Neye uğradığımı şaşırarak kafamı tekrar yastığa bıraktım.

Camış mı demişti bana o?

Düşüncelerim gözlerimin yatağın diğer tarafına kaymasıyla çil yavrusu gibi dağıldı. Kaşlarım, gece yatağa ne ara geldiğini anlamadığım Alper'le çatılırken yerimde doğruldum.

Ben nasıl fark etmemiştim acaba? Gerçi neredeyse tüm gün uyuduğum için gece uykuya dalmakta çok zorlanmıştım. Telefonumla uğraşmış kulaklıklarımı takıp birkaç bölüm dizi izlemiştim. Ondan sonra tekrar uyumaya çalıştığımda dalmıştım sanırım. Alper ne ara gelmişti hiç hissetmemiştim. Yatağın kenarında yatıyordu. Parmağımla biraz dokunsam aşağıya yuvarlanacak gibiydi. En azından annesi gelince oğlunu yerde görmemişti. Bunun için sevinebilirdim.

Ama bu Alper'e yatağa çıkmasını ödetmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Yataktan fazla ses çıkarmadan kalkıp banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra odaya geri döndüğümde Alper hâlâ uyuyordu. Gerçi annesinin çıkardığı o kadar gürültüye rağmen uyanmamıştı beyefendi! Cengiz baba dün gerçekten de canına okumuştu anlaşılan.

Eşyalarım hâlâ arabadaydı. Bugün bir ara onları alsam iyi olacaktı. Evdeki kadınlar podyumdan fırlamış gibi şıklık yarışı yaparken ben geldiğimden beri bir tayt ve tişörtle idare ediyordum. Gerçi sorun değildi. Rahat olduğu sürece şıkmış değilmiş çok da fark etmezdi ama artık kirlenmişlerdi.

Dolabın kapağını açıp Alper'in kıyafetlerinde gözlerimi gezdirdim. Kendi kıyafetlerimi çıkarana kadar en azından üzerimdeki tişörtten kurtulabilirdim.

Bir erkeğe göre dolabı fazlasıyla düzenliydi. Gerçi Alper'in İzmir'deki evi de böyleydi. Düzenli! Askılarda ütülü gömlekler ve takımlar asılıydı. Ateşli bir gece geçirseydik ve evde bu kadar insan olmasaydı filmlerdeki gibi gömleklerinden birini üzerime geçirip seksi bir görünüm elde edebilirdim. Ama şu anki durumumuz bu düşünceye çok uzak olduğu için dolabın orta gözünün kapağını kapatıp yan taraftaki ince bölmenin kapağını açtım. Aradığımı bulmuştum.

Renk tonlamasına göre katlanmış olan tişörtleri gözlerimin fal taşı gibi açılmasına neden oldu. Gerçekten renk tonlamasına göre mi dizmişlerdi? Bu insanlar işsiz olmalıydı. Kim uğraşırdı ki bununla?

Kahve tonlarında olan bir tişörtü diğerlerini bozmamaya çalışarak aradan çektim. Alper'e kısa bir bakış attıktan sonra hâlâ uyuduğunu görünce tişörtümün eteklerinden çekip tişörtü kafamdan çıkarttım ve Alper'in tişörtünü üzerime geçirdim. Dizlerimin bir karış üzerinde bitiyordu. Uç kısımlarından tutup göbeğimin hizasında tişörte bir düğüm attım. Şimdi daha iyi gözüküyordu. Bolluğu da biraz gitmişti. En azından üzerimde emanet gibi durmuyordu. Saçlarımı ellerimle taradıktan sonra yatağa geri döndüm.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin