/7/

11.8K 449 90
                                    

Nikâhtan sonra kutlama yemeği yemek için hep beraber güzel bir restorana gitmiştik. Restoranda kırmızı ve siyah renkleri hâkimdi. Duvarlar siyahken masalar ve koltuklar kırmızıydı. Duvarların siyah olması ortamı kasvetli bir hale getirmek yerine asil bir görüntü ortaya koymuştu. Bir yerde renklerin anlamlarını okumuştum ve kırmızının iştah açıcı bir renk olduğunu görmüştüm.

E adamlar işlerini biliyorlardı.

Yemeklerimiz gelmiş güzel bir sohbet eşliğinde yemeye başlamıştık. Tunç'la Masal da iyi anlaşmışa benziyorlardı. Tunç, Masal'dan bize doğru dönüp yüzüne haylaz bir gülümseme yerleştirdi.

"E çiçeği burnunda çiftler, nereye gidiyorsunuz buradan?" diye sordu ve cevabını da yine kendisi verdi.

"A pardon, balayına tabii! Başka nereye olacak." dediğinde ağzımdaki lokmamı yutup cevap verdim.

"Samanyolu'na."

Tunç'un gülümsemesi yüzüne yayılırken "Ha, anladım. Kutlamaya devam diyorsun. Kop kop kop!" deyip kollarını dans edercesine havaya kaldırdığında gözlerimi devirdim.

"Hayır Tunç. Çalışmaya! Hani bugün çalışıyorum ya ben." deyip onu aydınlattığımda Alper'in öksürük sesiyle ona döndüm. Elindeki bardağı masaya bırakırken suyun genzine kaçtığını anlayıp sırtına vurmaya başladım.

Alper'in öksürüğü geçerken "İyi misin Alper?" diye sordum. Alper masadaki peçeteyi alıp ağzını silerken "İyiyim, iyiyim de sen ciddi miydin hayatım? Evlendiğimizin ilk günü çalışacak mısın gerçekten? İzin falan alamıyor musun?" diye sordu.

"Ama sevgilim her şey çok çabuk gelişti. İzin alacak vakit mi vardı? Hem adama bugün emrivaki yapıp işe gelemem, diyemem." deyip yüzüme masum bir gülümseme yerleştirdim. Alper'in yüzünün bozulduğunu görürken "Hem Tunç'un dediği gibi kutlama yapmış oluruz. Fena mı?" dediğimde yüzündeki bozulmuşluk bir anda kayboldu ve kolunu omzuma atıp beni kendine yasladı. "Hiç fena mı olur güzelim? Alt tarafı evlendiğin gün çalışacaksın. Neyse ki eğlenceli bir yerde çalışıyorsun. Bu yüzden seni affediyorum."

"Peki, kulüpten sonra nereye gideceksiniz? Enişte ciddi ciddi bizim eve iç güveysi olarak gelmeyi düşünüyorsan bu gecelik kendime kalacak bir yer ayarlayayım." deyip imayla bana baktığında gözlerimi belertip 'Seni oyarım!' dercesine baktım. Bu sorusuyla uygulamalı olarak da göstermek isterdim ama ortam müsait değildi.

Alper gülerken "Sen rahatını bozma baldız. Sizden çıkmasam da benim de bir evim var. Ve karımı kendi evime götüreceğim." dediğinde yüzüm yanıyordu. Karım demişti! Ne güzel yakışmıştı ağzına. 'Senin karım diyen ağzını yerim!' diye bağırmadan, yani aptal âşık pozisyonuna geçmeden hemen kendimi toparladım. Konuyu değiştirmek amacıyla kaşlarımı çattım. "Ne meraklıymışsınız siz de enişte-baldız olayına! Ağzınızdan düşmüyor maşallah!"

Masal haince gülümsedi. "Yıllardır bu anı bekliyordum."

O sırada Tunç araya girdi. "O zaman ben de bugün seninle kalayım Masal." dediğinde Masal kaşlarını kaldırdı. "O nedenmiş? Yoksa Alper'le ev arkadaşı mısınız?"

Alper gülerken "Yo, ben yalnız yaşıyorum." dedi. Tabii ya. Adamın altında arabası var; ateş pahası kiralarda tek başına da kalıyor. Zengin yere kapak atmıştım besbelli!

Masal, Alper'in cevabıyla "E beraber de yaşamıyormuşsunuz. Ne işin var senin bizim evde?" dediğinde Tunç o çapkın bakışlarını devreye soktu. "Yalnız korkarsın, ben sana arkadaş olurum diye şey etmiştim." dediğinde Masal yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirdi.

"Ay nasıl da düşünceli görüyor musun Esin? Ama sen hiç merak etme Tunç. Ben yalnızlıktan hiç korkmam."

Yemeğimiz tatlı atışmalar, şakalaşmalar eşliğinde devam ederken saatin yaklaşmasıyla yavaştan kalktık. Alper arabasını kulübün önünde durdurduğunda "Siz inin, ben arabayı park edip geliyorum." dedi.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin