/44/

9.4K 414 23
                                    

Odadan çıktığımızda akşam yemeği vakti yaklaşıyordu. Alper'e kalsa daha da çıkmaya niyeti yoktu. Ayrı kaldığımız zamanların acısını çıkartmıştı orası kesin. Peki, bundan şikayetçi miydim? Kesinlikle hayır!

Asansör ilk katta durduğunda Alper'in kolundan destek alarak yürümeye başladım. Genel olarak Cengiz babanın sesi ağır bassa da diğerlerinin sesi de geliyordu. İçeri girmemizle Cengiz babanın neşesinin sebebini anlarken Alper'in kolundan çıkarak topallayarak da olsa biraz daha hızlandım. Cengiz babanın yanına oturup neşesine eşlik ettim. Berke tüm sevimliliğiyle Cengiz babaya gülüyordu.

"Ay sen geldin mi? Çok özledim ama ben seni!" Ellerimi Berke'ye uzatıp bana gelmesini beklerken odadaki herkesi unutmuştum resmen. Berke hiç beklemeden ellerimi tutunca onu hemen kendime çekip öpmeye başladım. Boynundan öptükçe huylanıyor, huylandıkça gülüp kaçmaya çalışıyordu.

"Esin ayağına ne oldu?" Elif'in endişeli sesi kendinden önce gelmişti. Berke'yi öpmeyi bırakıp Elif'e gülümsedim. "Küçük bir kaza. Sonra anlatırım. Bu arada hoş geldiniz, özlettiniz kendinizi."

Ayağa kalkıp Elif'le öpüştükten sonra biraz daha Berke ile oynadım. Ta ki Alper gelip Berke'yi kucağımdan zorla alana kadar. "Ver de biraz da ben seveyim. Zimmetledin çocuğu üstüne resmen, kimseye sevdirmiyorsun."

Berke'nin gitmesiyle Alper'e kaşlarımı çatıp sinirli sinirli bakınca omzumda hissettiğim kolla kafamı Cengiz babaya çevirdim. Bilmiş bilmiş yüzüme bakıyordu.

"Ya gelin hanım, sorgusuz sualsiz elinden kayıp gidince arkasından öyle çaresizce bakıyorsun! Biraz önce sen de aynı kocan olacak bu hayırsız gibi sorgusuz sualsiz benden alıp gittin, oradan biliyorum."

Cengiz babanın sözleriyle Alper'e olan kızgınlığım gidip yerine gülme isteği geldi. Gülerken Cengiz babanın kolunun altına iyice sokulup kollarımı beline doladım. "Özür dilerim Cengiz babacığım. Bu kadar koyduğunu bilseydim hiç alır mıydım? Ayrıca Berke tekrar gelene kadar telafi amaçlı, isterseniz kollarınızı meşgul edebilirim." dediğimde Cengiz baba kollarını vücuduma doladı. Kollarından akan baba şefkati paha biçilemezdi.

Cengiz baba çenesini başıma koyup konuşmaya başladı. Konuştukça çenesi kafamda hareket ediyordu. "Yani bir Berke tatlılığında değilsin ama yoklukta iş görürsün." Cengiz babanın sesi neşeli çıkıyordu. Daha sonra sesini biraz alçaltıp sadece benim duyabileceğim şekilde konuşmaya devam etti. "Balayı yaramış sanki size. Aranızdaki buzlar tamamen erimiş gibi."

Bir tespitten çok soru sorar gibiydi. Gözlerim karşımızdaki koltukta oturan ve Berke ile oynayan Alper'i buldu. O kadar tatlı görünüyorlardı ki...

"Eridi." diye mırıldandım. "Uzun süre baş başa olmak son parçaları da eritti. Çok mutluyuz."

"Oh be!" Cengiz baba cidden rahat bir nefes vermişti. Gerçekten... Vücuduna sarıldığım için göbeğinde olan değişimi fazlasıyla hissetmiştim. "Sonunda be kızım. Aferin sana da seni ikna eden benim hayta oğluma da."

Berke'nin kucaktan kucağa dolaşması Can'ın kıskanmasına neden olunca bir süre de ilgi odağı Can olmuştu. Masa hazır olana kadar çocuklarla oyalandık. Feride masanın hazır olduğunu söylediğinde masadaki yerlerimizi aldık. Caner ve Melih yemekte yoktu. Dışarı çıkmışlardı ve muhtemelen gece yarısı dönerlerdi. Giderlerken onlarda o ışığı görmüştüm.

Yemekten sonra erkekler kendi aralarında işler hakkında konuşmaya başladıklarında bizi sarmadığı için Elif'le birlikte bahçeye çıktık. Elif'e oda konusunda çok teşekkür etsem de Elif'in tek derdi balayının nasıl geçtiğini öğrenmekti. Art arda sorular sorarken ona çoğu şeyi anlattım. Alper'le aramızda yaşanan gelişmeleri bilmediği için oraları atlamıştım. Lale ve Ömer'den bahsetmiştim. Lale ile kısa zamanda ne kadar samimi olduğumuzdan. Neredeyse tatilin büyük bir kısmında beraber olduğumuzdan.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin