/11/

10K 445 62
                                    

Yukarıya çıkıp dairemizin önüne geldiğimde zili çaldım. Şu an hiç çantada anahtar arayacak durumda değildim.

Masal'ın "Geldim!" diye bağıran sesi kendinden önce gelirken kapı açıldı. Masal beni karşısında görünce, hem de ağlamış bir şekilde, şaşkınlıkla ve endişeyle gözlerini kocaman açıp elini ağzına kapattı. Gözleri elimdeki çantaya kaydı. "Ne oldu sana, niye ağladın? Hem ne işin var burada?" diye merakla sordu.

Yüzümde buruk bir gülümseme oluşurken burnumu çektim.

"Kürkçü dükkânıma geri döndüm." dediğimde yanından geçip içeri girdim. Masal kapıyı kapatıp arkamdan gelirken "O ne demek oluyor?" diye sordu. Kendimi kanepeye bırakırken "Alper'in babası kalp krizi geçirmiş. Kahvaltı yaparken telefon geldi." dediğimde Masal dehşetle elini ağzına kapattı.

"İnanmıyorum! Nasılmış durumu?" diye sorduğunda "Ameliyata almışlar. Apar topar çıktık otelden. Ne yapacağımızı şaşırdık haberi alınca." dedim.

Masal yüzünü buruştururken "Çok kötü olmuştur Alper." dedi. Onaylarcasına kafamı salladım.

"Çok dalgındı. Kazasız belasız İstanbul'a varsa bari." dediğimde Masal teselli edercesine bana sarıldı.

"İnşallah bir şey olmaz. Allah şifa versin."

"Âmin."

Masal geri çekilirken yüzümdeki yaşları başparmaklarıyla sildi. "Kayınbaban için mi üzülüyorsun?"

Burnumu çektim. "Yani tabii ki onun için de üzülüyorum. Ne kadar tanımasam da Alper'in babası sonuçta ama ayrılmamız çok koydu Masal ya! Bu kadar koyacağını hiç düşünmemiştim." dedim.

"Sizinki ayrılık sayılmaz: Sizinki büyük kavuşmadan önceki son tepecik. Bunu da aştınız mı sonsuza kadar mutlu yaşadılar, kısmına geçeceksiniz inşallah! Âmin" deyip ellerini yüzüne sürdü.

"Âmin!" Ellerimi onun gibi yüzüme sürdüm.

Burnumu koluma silip gözyaşlarımı da silerken Masal bu halime güldü.

"Aman da aman... Sen çok mu âşık olmuşsun? Ufacık ayrılıklara bile katlanamayacak mıymışsın? Yerim ben seni, eşek!" deyip çenemi elleri arasına alıp çocuk severmiş gibi beni sevdiğinde ben de güldüm.

"Dalga geçme bak yolarım." diye numaradan tehdit ettiğimde beni kendine çekip boynuma sımsıkı sarıldı.

"Tamam, dalga geçmek yok; teselli etmek var." dediğinde ben de ona sarılıp kafamı omzuna yasladım.

"İyi ki varsın!"

"Bence de iyi ki varım! Ben olmasam o sümüklü burnunu kimin omzuna silecektin?" deyip kıkırdadığında "Ben sümüklü değilim." diye karşı çıktım.

"He, hiç değilsin canım! Biraz önceki burun çekişini yan dairedekiler bile duydu."

◾◽◾◽

Masal'la olmak kendimi iyi hissettirmişti. Hatta o ilk ayrıldığımız andaki zırlamalarım bile kesilmişti. Masal'la birbirimizi özlemiştik. Bu her halimizden belliydi. Benim zırlamalarım kesildikten sonra Masal her ayrıntısıyla kısacık olan Çeşme tatilimizi anlattırmıştı. Yarış anında yaptığım hileyi anlatınca ise gözünden yaş gelene kadar gülmüştü, pislik.

"Hayır kızım, anlamıyorum ki... Sen kendini Türk filmlerinde mi sandın? Yoksa kitaplarda mı? Böyle şeyler oralarda olur. Gerçekte de işte Alper gibi hanzolar oluyor." dediğinde ben de gülüyordum.

Yaşayınca hiç komik olmasa da anlatırken gerçekten komik oluyormuş!

"Ne bileyim kızım ben. Hiçbir izlediğim filmde veya okuduğum kitapta böyle hayvanca şeyler olmuyordu. Erkek gayet centilmen bir şekilde kızın yanına gidiyordu ve kızın planı her seferinde tutuyordu! Alper hanzo cinsindense benim suçum ne?" dediğimde kahkaha atıyordu.

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin