/38/

8.6K 388 20
                                    

Beyaz spor ayakkabılarımın bağcıklarını da bağladıktan sonra ayağa kalkıp çantamı hazırlamaya başladım. Çantanın içine son olarak akşamdan buzdolabına koyduğum suları da koyduktan sonra hazırdım. Sabahın 6.30'unda kalkmaktan pek hoşnut olmasam da plana uyum sağlayacaktım. Dün yemekten sonra bugün hakkında plan yapmıştık. Ben öğlen gezelim diye diretsem de ne yazık ki başarılı olamamıştım. Neymiş efendim? Sabah soğukluğu öğlenin sıcağından daha iyiymiş. Sabah erkenden kalkıp kimse yokken gezmek daha güzel olurmuş. Doğa ile baş başa olmak varken kalabalık çekilmezmiş.

Aralara Alper Çeşme tatilimizden kesitler serpiştirmeyi de ihmal etmemişti. "Hayatım senin gibi doğa aşığı, güneşin doğuşuna da batışına da ayrı ayrı hayran olan bir insana hiç yakışıyor mu?" gibi göndermelerle beni gafil avlamıştı.

Bir anda doğa meraklılarının arasına düşmüştüm. Alper'in de içinde gizli bir gezgin olduğunu keşfetmiştim. Gezilecek yerlerin planını yaparken, bize anlatırken içinden bambaşka biri çıkmıştı.

"Hazırsan çıkalım mı?"

Alper'in sözleriyle düşüncelerimden sıyrılırken bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

Siyah bir şort üzerine gözlerini ortaya çıkaran mavi, kolsuz bir tişört giymişti. O da ayaklarına benim gibi spor ayakkabı giymeyi tercih etmişti. Sırtında küçük bir çanta vardı ve ikimizin görüntüsü birleştiğinde kamp yapmaya giden bir çift gibiydik.

Saat daha erken olduğu için üzerime kapüşonlu siyah ceketimi almıştım. Altımda kot şortum, üzerimde kırmızı askılım ve kafamda hasır, fötr şapkamla hazırdım.

"Çıkabiliriz."

Alper'le evden çıktıktan sonra Lalelerin evine doğru yürüdük. Ortalık saat daha erken olduğu için sessiz olsa da kuşlar sabahın çoktan olduğunu haykırırcasına cıvıldaşıyorlardı. Hafif serin havada tüylerim ürperirken ellerimle kollarımı sıvazladım. Lalelerin kapısına geldiğimizde Alper kapıyı tıklattı ve çok beklememize gerek kalmadan Ömer kapıyı açtı.

"Günaydın," deyip gülümserken Alper'le tokalaştılar.

"Günaydın," Alper'le yurttan sesler korosu şekilde günaydın dememiz üzerine Lale de kapıda göründü.

"Günaydın sabah şekerleri,"

Alper'e dönüp Lale'nin de duyabileceği şekilde "Sabah sabah bu kadar mutlu olan insanları anlayamıyorum." dedim.

Lale kapıyı kapatıp yanımıza gelirken "Seni duydum ve Ömer sana söylemiş miydim bebeğim? Sabah sabah nemrut suratlı insanları anlayamıyorum." deyip sırıttı.

Ömer "Sataşmayı bırakın da yürüyün hadi. Yolumuz uzun. Az laf çok iş." dedi. Yürümeye başladığımızda söylenmekten asla vazgeçmiyordum.

"Geziden sorumlu hocamız da konuştuğuna göre gidebiliriz sanırım." Ömer yüzünü buruşturarak bana baktıktan sonra Alper'e döndü.

"Yalnız Alper, Esin sabahları harbi çekilmez oluyormuş. Evde de mi böyle?"

Alper yüzüne çilekeş bir tavır takınırken "Aslında toplum içinde kendini biraz frenlemeyi başarıyor. Ve evet, bu frenlemiş hali." dedi. Kaşlarımı kaldırarak baktım. "Hadi oradan! İftira bari atmayın. Annem benim sabahları pamuk şekeri kadar tatlı olduğumu söyler."

Ömer'le Alper gülmeye başladıklarında dayanamayıp Lale ile ben de gülmeye başladım.

"Yalnız üzerine alınma Esin ama kirpiye de yavrusu pamuk gelirmiş, anneninki de o hesap olmasın?"

AŞK ESİN'TİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin