Sevgili okuyucularım öncelikle Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Bayramın tadını bol bol çikolata ve şeker yiyerek çıkarın ben öyle yapıyorum :D Diğer bölüm bayramdan sonra gelecektir.Bölümü beğenmeniz dileğiylee :)
--------------------
Giriş kapısına baktığımda Cem elinde pastayla masaya doğru ilerliyordu. "Çocuklaarr! Hadi bakalımm pasta zamanı. Ama önden günün prensesi. Buyrun Ecrin hanım" dediğimde elimle Ecrine yön gösteriyordum. Kız önce saçlarını savurdu ve yürümeye başladı. Bu kız büyüyünce şu gıcık kızlardan olacaktı kesin.
Masaya geçtiğimizde Ecrin pastanın başına geçti ve ben,Deniz,Cem kenarda duruyorduk. Küçük kız gözlerini kapatıp dileğini tuttu ve mumları söndürdü. Etrafta alkış tufanı kopmuştu bir anda.
Cem hızlıca gidip kardeşini öpmüş ve hediyesini vermişti. Ecrin abisinin hediyesi açınca gülümsemesi daha da yayılmıştı yüzüne. Cem ona oyuncak evi almıştı. Ecrin diğer hediyeleri açarken Cem ağlamaya başlamıştı ve hızlı hızlı yanımıza geldi.
"Kızlar. Benim cimcimem biraz daha büyüdü. Çok duygusallaştım." diyip ağlamaya başlayınca Cem'e sarılmaya başladım. Cem biraz duygusal bir tipti.
"Cemciğim ağlama lütfen. Kardeşin henüz sekiz yaşına girdi. Hayır bunun on sekizi, yirmi sekizi, otuz sekizi var. O zaman ne yapacaksın?" dediğinde Deniz Cem daha da şiddetli ağlamaya başladı.
"Aferin Deniz. Adam zaten ağlıyor bir de sen şey et." dediğimde bie yandan da Cem'i yatıştırmak için saçlarıyla oynuyordum. "Zeynep ne dedim ya?" dediğinde sessizce Deniz'e susmasını söyledim.
"Zeynep Cem'e sarılmayı çabuk bırak!" dediğinde Deniz ne diyosun dememe kalmadı Deniz başıyla bir yere bakmamı işaret etti. Bahçe kapısına baktığımda kırmızı görmüş boğa gibi bize bakan Mert'i buldu gözlerim. Mert sinirli bir şekilde bize doğru gelirken bende Cem'e sarılmayı bırakmıştım.
"Bu mu lan Timuçin?" diyip Cem'i kolundan tuttuğu gibi bahçenin dışına doğru götürmeye başladı. "Mert. Mert dur ya." ben ne kadar konuşmaya çalışsam da Mert beni duymuyor Cem'i çekiştiriyordu.
"Noluyo bee?" dediğinde Cem artık ağlamayı bırakmıştı. "Çoluk çocuk olduğu için bir şey yapmadım. Şu bahçeden çıkalım göstericem ne olduğunu!" dediğinde Cem anlamayarak bana bakıyordu bende Deniz'e . Deniz de ne yapacağını şaşırmıştı ve öylece ilerliyorduk.
Bahçenin dışına geldiğimizde Mert Cem'i resmen yola doğru savurdu ve yüzüne yumruğu indirdi. Cem çenesini ovuştururken Deniz onun yanına gitmişti ve bende Mert'in önünde duruyordum.
"Mert bir dur ya. Neden vuruyosun çocuğa?" dediğimde "Zeynep noluyo diyorum!" diye Cem bağırmaya başlamıştı. Ben Mert'i tutmaya çalışırken Mert'te Cem'e doğru ilerlemeye çalışıyordu. "Şuna bak lan hala noluyo diyo. Bırak Zeynep koruma bana şunuu!" diye bağırdığında Deniz'e küfrediyordum. Şakaymış! Al bize şaka.
"Mert dur ya o Timuçin değil. Cem o!" dediğimde Mert'in sinirli gözleri bana dönmüştü. "Ne demek bu Cem. Cem olsa ne değişecek ağzını burnunu dağıtmayacak mıyım? Onunla işimi halledeyim sonra o Timuçini bulucam sonra seninle görüşeceğiz."diyip ilerlemeye çalıştıkça onu durdurmaya çalışyordum.
"Ya dur. Cem bildiğin gibi değil." dedim ama nafile. Mert Cem'e doğru ilerken Deniz Cem'in önünde bende Deniz'in önündeydim.
"Mert lan napıyosun?" Yaser'in sesini duyduğumuzda hepimiz rahatlamıştık. Yaser Mert'i çekiştirirken Mert ona da bağırıyordu. "Bırak lan. Öldürücem bunu. Zeynep'e yazıyormuş lan!" dediğinde Cem'in gözleri kocaman açılmış ben ve Deniz gülmemek için dudaklarımızı ısırıyor Yaser Mert'e ne saçmalıyorsun der gibi bakıyordu.
"Oğlum saçmalama. O kızlara bakmaz. Yani bende başta sinir oldum da sonra gördüm ondan zarar gelmezmiş. Hem lan kavgaya geliyosun kardeşine söylemiyor musun?" dediğinde Yaser, Mert biraz daha sakinleşmişti.
"Ne demek zarar gelmez? Hem senin ne işin var burda?" dediğinde Yaser tıslar gibi "Kibar bir angut arıyorum abi." dedi ve sinirle Deniz'e bakmaya başladı.
"Tamam. Olayları anlatmanın vakti geldi ortam karıştı. Bakın bu Cem'in kardeşinin doğum günü partisi. Timuçin ve kibar çocuk henüz sekiz yaşında. Ayrıca tanıştırayım Cem. Yaser'in dediği gibi bize bir zararı yok" dediğimde Cem konuşmaya başladı.
"Farkında mısınız ben burdayım.İki saattir köpekten bahseder gibi bahsediyorsunuz benden." dediğinde Mert olayı anlamaya çalışıyordu. Sonunda jetonu düşmüş olacakki "Cem'in tercihi mi farkı?" dediğinde Yaser,ben ve Deniz sonunda anladın mankafa der gibi Mert'e bakarken Cem rahat bir biçimde evet demişti.
"O zaman ne bo.. yani ne halt etmeye bize öyle saçma mesaj attınız?" diye sinirine rağmen sesini yumuşak tutmaya çalışarak sormuştu Mert. "Bu sorunun cevabını Deniz'den alalım" dediğimde topu Deniz'e atmıştım ve ben dahil herkes bakışlarını Deniz'e çevirmişti.
"Çok güzel soru. Ee şey bakın şimdi mm..." diye gevelerken gülmemek için zor tutuyordum kendimi. Her lafa cevabı olan Deniz gitmiş yerine pısırık Deniz gelmişti.
"Evet Deniz, bekliyoruz" dediğinde Yaser, Deniz derin bir nefes alıp anlatmaya başladı. "Şimdi biz düşündük ki hani biz burdaysak sizinde burda olmanız lazım dedik. Ama doğrudan çağırsak asla gelmezdiniz. Bizde ufak miniminnacık beyaz bir yalan söyledik." dediğinde lafa girdim "Yalan sayılmaz hatta dans ettik dedik ee dans ettik sadece ufak bir ayrıntı atladık diyelim" dediğimde etrafta fırtına öncesi sessizlik hakimdi.
"Olay çözüldüğüne ve benim yakışıklım geldiğine göre içeri geçebilir miyiz?" diye sorarken Cem gözlerini Yaser'e dikmişti. Yaser sabır çekerken biz gülüyorduk ve içeriye girmeye başladık.
"Abii nerdesin yaa? Bu benim doğum günüm burda olman lazım."
"Geldim cimcimem. Biraz işimiz vardı da" dedi Cem ve Ecrin hepimizi tek tek süzdü. Süzme işlemi bittiğinde tekrar abisine dönüp "Hadi dansa kaldır beni" dedi ve elini tutması için Cem'e uzattı. Cem, Ecrin'i kucağına alıp dansa kaldırdığında biz öylece dikiliyorduk.
"Deniz hayatım benimle dans eder misin?" diye sorduğunda Yaser hepimiz şaşkınca ona bakıyorduk. "Neee? Hanımefendi kibar falan dedi isteyince kibar olabiliyorum ama alışmayın buna " dedi ve Deniz'i elinden tuttuğu gibi dans edenlerin yanına çekti.
"Bakalım Timuçin mi daha iyi dans ediyor ben mi?" dediğinde Mert gülerek bizde ortaya ilerledik. Mert kollarını belime dolarken bende boynunda sabitlemiştim kollarımı.
"Böyle şakalar yapma bir daha" dediğinde Mert sadece kafamı sallamakla yetindim. "Mert bir şey sorucam ama dosdoğru cevap ver ve soru sorma olur mu?" dediğimde Mert sakince "Yine ne soracaksın acaba?" dedi. "Sorucam ama kesin cevap vericeksin ve konu kapanacak. Gerekli olmasa zaten bu konuyu açmazdım bil." deeiğimde Mert gözlerini gözlerime dikmiş beni dinliyordu. "Tamam sor" dediğinde derin bir nefes aldım ve "Elif'in soyadı ne?" diye sordum.
Bir anda Mert gerilmişti. Düşünmeye başladığında bende dudağımı ısırmış gelecek cevabı bekliyordum.
"Karakaya ama sorucam.. Dudağını ısırma dikkatim dağılıyor" deeiğinde dudağımı ısırmayı bıraktım ve "Soru sormak yoktu hadi unutalım bu konuyu" dedim ve Mert'e daha çok sarılıp gözlerimi kapattım. " Sırf şu anı bozmamak için bir şey sormuyorum"dediğinde gülümsedim ve olduğumuz yerde sallanmaya devam ettik.
&&&&&&&&&&&&&&
Doğum günü curcunası sonunda bitmişti ve hep beraber taksideydik. Önce Deniz'i eve bırakacaktık ve şu an Denizlerin evinin önündeydik. Deniz ve Yaser taksiden biraz ileride konuşuyorlardı. Sonra ikiside gülmeye başladı ve sarılmaya başladılar.
"Şunu da gördüm ya gözüm arkada kalmaz"dediğimde Mert ile gülmeye başlamıştık. Taksici amca tabikide somurtuyordu.Bizim gülmemizi Deniz ve Yaser'in sarılmasına son veren bir ses olmuştu.
"Deniiiizzz!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Düş Gördüm Sanki
RomanceMetrobüsteydim. İçerisi tıklım tıklımdı. Durağa gelmiştik ve yine birileri biniyordu. Sonra o bindi. Yanıma geldi ve birbirimize çok yakın olduğumuzu fark ettim. Ben ona bakarken bir an göz göze geldik. Bir süre bakıştığımızda daha fazla gözlerine...