---Zeynep---
Deniz, Yaser'in söylediklerinden sonra ciddi anlamda dağılmıştı. O benim omzumda ağlarken içim acımıştı. O benim kardeşim gibiydi ve şuan da yapmadığı bir şey yüzünden suçlanıyordu. Yapmadığı bir şey yüzünden ağlıyordu. Şuan içimden Yaser'e etmediğim küfür etmediğim hakaret kalmamıştı. Aptal böyle bir şeyi nasıl düşünürdü. Hiç mi tanımamıştı Deniz'i.
Neredeyse 45 dakikadır süs havuzunun kenarındaki bankta oturuyorduk. Başta durmadan ağlasa da Deniz şuan sadece boş boş havuza bakıyordu. Hava soğumaya durduğu için üşümüştük de ama Deniz'e ne kadar ısrar etsek de içeriye girmesi için ikna edememiştik. Bizde onu daha çok sıkmamak için Ege ile beraber sadece yanında duruyorduk. Soru da sormuyorduk. Biliyorum çünkü Deniz'in şuan istediği son şey konuşmak.
İnsanlar bazen sıkıntılı olduklarında konuşmamayı seçerler. Mesela ben.. Sadece susarım. Çünkü ben o sırada zaten içimde kendimle konuşuyorumdur. İç sesim hiç susmaz böyle durumlarda.
Esen rüzgar yüzünden içime bir titreme girmişti. Biraz daha böyle dışarıda beklersek hasta olabilirdik.
"Canım, bak biliyorum içeriye girmek istemiyorsun ama girmeliyiz?" diyip Deniz'e umutla baktığımda tek kelime etmemişti. Bırak kelimeyi tepki bile vermemişti. "Deniz, artık kendine gel!" diye Ege bağırdığında ona uyaran ve kızgın bakışlarımı atsam da Deniz tepki vermişti sonunda.
"Siz girin. Ben Yaser'i bekleyeceğim." dediğinde gerçekten her an delirebilir diye düşünmeye başladım. "Saçmalama. Hem Yaser bu akşam gelmez. Yarın konuşursunuz. Hem böyle yaparak kendini suçlu durumuna düşürüyorsun. Yaser'in zırvalıklarının doğru olmadığını hepimiz biliyoruz ve biz sana inanıyoruz. Ama sen ne yapıyorsun burda salak gibi ağlayıp duruyorsun. Sen hatalı değilsin ağlamayı kes. Yarın adam akıllı oturup konuşursunuz!" dediğinde Ege onu gerçekten tebrik ettim ama içimden.
Benim dilimin ucuna gelen ama bir türlü söyleyemediğim hislerimi o bir çırpıda söylemişti. Doğru olan da buydu işte.
---Deniz---
Ege'nin dedikleri.. Aslında haklıydı. Ben ne yapıyordum burada?
Aptal gibi yapmadığım bir şey yüzünden beni anlayıp dinlemeden yargılayan bir erkek için ağlıyordum. Aferin Deniz ! Böyle bir acizlikte anca sana yakışırdı.
Ege'nin sözleri beynime balyoz yemiş etkisi yapmıştı ve sonuna kadar haklıydı. Ben suçsuzdum ve o aptal beni anlamayıp dinlemeden hüküm vermişti hakkımda. Öyleyse böyle..
Oturduğum banktan kalktım ve kalkmaları için Zeynep ve Ege'ye döndüm. Ama onlar bunu beklemiyorlardı galiba çünkü beni ilk defa görüyorlarmış gibi yüzüme bakıyorlardı.
"Düşündüm de haklısın Ege. Bir aptal beni dinlemedi diye bu kadar yıpratmayacağım kendimi. Yarın onu karşıma alıp her şeyi doğruca anlatacağım. Şuan zaten yapmadığım bir şey yüzünden yargılanıyorum. Yarın o salak bana ister inanır ister inanmaz umrumda değil. Ama biliyorum ki köpek gibi pişman olacak. İşte bende o zaman göstereceğim ona gününü." dedim ve apartmana doğru yürümeye başladım.
Çok yürümemiştim ki birinin beni kolumdan çekmesiyle durdum. Ege bana sıkıca sarılırken bende ona karşılık vermeye çalışıyordum.
"Aferin benim kızıma. Dik dur Deniz. Sen suçsuzsun.." dediğinde yüzümde istemsizce bir gülümseme olmuştu. İşte bu yüzden seviyordum bu ikisini. Ne olursa olsun yanımdaydılar. Bana destek olmaya çalışıyorlardı.
"Kıskanıyorumm!" dediğinde Zeynep Ege ile aynı anda ona doğru bakmıştık. Gülerek kollarımızı açtığımızda Zeynep de sevgi yumağı halimize katılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Düş Gördüm Sanki
RomanceMetrobüsteydim. İçerisi tıklım tıklımdı. Durağa gelmiştik ve yine birileri biniyordu. Sonra o bindi. Yanıma geldi ve birbirimize çok yakın olduğumuzu fark ettim. Ben ona bakarken bir an göz göze geldik. Bir süre bakıştığımızda daha fazla gözlerine...