Mert'in sesini duyduktan sonra Deniz ve Ege’nin koşarak yanımıza geldiğini gördüm. Deniz bana havuzdan çıkmam için yardım ederken Ege'de Mert'e yardım ediyordu. Havuzdan çıktıktan sonra esen rüzgâr yüzünden üşümem daha da artmıştı. Artık çenem titriyordu ve durduramıyordum. Evet, kesinlikle hasta olacaktık. Allah’tan birilerinin aklına battaniye getirmek gelmişti. Omzuma biri battaniye bırakırken biraz daha rahatlamaya başlamıştım.
Mert'e baktığımda özür dilerim demiştim. Deniz bir bana bir Mert'e baktı ben özür dilerken. Eminim en kısa zamanda 'O çocuk kimdi? Neden benim haberim yok? Ne zaman anlatmayı düşünüyordun?' gibi sorular soracaktı. Arkadaki çocuğun elindeki pastaya bakınca ben olayı anlamıştım ama Mert anlamayan gözlerle bir pastaya bir Deniz ve Ege'ye bakarken Deniz olayı açıklamaya başladı. "Ben Deniz. Bugün Zeynep'in doğum günüydü. Ve ona süpriz bir doğum günü yapmayı planlıyorduk. Amacımız onu şaşırtmaktı ama o bizi şaşırttı. Bu kadar korkacağını ve böyle olacağını hiç düşünmemiştik." dedi ve doğum günüm için gelenlere bakarak "Maalesef çocuklar parti iptal oldu." diye de ekledi.
Deniz olayı anlatırken bende okulda bana neden kötü davrandıklarını anlamaya başlamıştım. Sırf süpriz içindi. Ben bile doğum günümü unutmuşken onlar unutmamıştı. Nejla ablanın balkondan gelen sesiyle düşüncelerim bölünmüştü. "Aaa..! Mert! Zeynep! Ne haliniz var? Çabuk bize geliyorsunuz. Hasta olacaksınız. " Nejla ablaların kapısına geldiğimizde kapıyı açıp "Hava çok sıcakta benim mi haberim yok? Hemen eve girin. Zeynep evinizin anahtarını ver sana kuru kıyafetler getireceğim" demişti. İtiraz etsem de faydası olmayacağını bildiğimden anahtarı ona verdim.
İçeri geçtiğimizde tekli koltuğa oturmuştum. Deniz koltuğun kolunda oturup Mert'i incelemeye başlamıştı. Mert'te yandaki üçlü koltuğa Ege'yle birlikte oturmuştu. Nejla abla kuru kıyafetlerle yanımıza gelince kıyafetlerimizi alıp giyinmeye gittik. Salona geri döndüğümde Nejla abla iki koltuğu açmış ve yatak yapmıştı. Koltuklar karşılıklıydı. Yani anlaşılan birinde Mert birinde ben yatacaktım. Bu da demek oluyor ki Mert tam karşımda olacaktı. İstemeden de olsa yüzümde gülümseme oluşunca Nejla ablanın bana bakıp (aklımdan geçenleri anladığına eminim) gülmesiyle utandım ve dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemeye çalıştım. Mert'te salona gelince Nejla abla bizi zorla yataklara sokmuştu.
İkimizde yataklara girdiğimizde Nejla abla neler olduğunu anlatmamızı bekliyordu. Ben tam ağzımı açacakken Mert benden önce davranıp başladı konuşmaya "Halacım bu bücürün başını yakışıklılığımla döndürdüm ve o da dayanamadı. Sonra beni de çekerek havuza atladı." dedi. Ben ağzım açık ona bakarken Nejla abla bir kahkaha atmıştı bile. Şu an utançtan yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissediyordum. " Bana bak taş kafalı olayları yanlış anlatma! Bir kere ben bizimkiler süpriz diye bağırdığı için korktum ve dengemi kaybettim.Hem onlar nerede!?" diye pöykürürken Mert ve Nejla abla birer kahkaha atmışlardı.
Benimle dalga geçtikleri için onlara kızgın kızgın bakarken Nejla abla konuşmaya başladı."Doğum gününü batırdıklarını söyleyip gittiler. Çok üzülmüşlerdi. Ama telafi edeceklermiş. İkinizinde yüzü kireç gibi olmuş anlaşılan hasta oluyorsunuz. Ben size çorba yapayım bari" diyip salondan çıktı. Ne güzel hem doğum günümü unutmuştum hem hasta olmuştum hem de yakışıklı taş kafayla karşılıklı yatacaktık. Valla sonuncusunun olacağını bilseydim daha önceden Mert'le beraber havuza atlardım. Ama şuan onun yüzünün gerçekten renginin değiştiğini görünce üzülmeye başladım. Benim yüzümden hasta olmuştu.
"Özür dilerim. Sende benim yüzümden hasta oldun" demiştim. Mert bana bakıp " Evet bücür senin yüzünden hasta oldum ve sen bana bakmak zorundasın" demişti. Gülmeye başlayınca ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştım. "Madem benim yüzüm hasta oldun o zaman bakacağım napalım elimiz mecbur" diye cevap verdim. Nejla abla elinde çorbalarla salona girince "Bana bakın koca bebekler o çorbalar bitecek sonra gelip ilaç vereceğim size" dedi. "Benim çorbamı Zeynep içirecek hala. Beni hasta etti cezasını çekmeli" diyince Mert ciddi olamazsın bakışımı ona attım. Nejla abla gülerek" Ben karışmıyorum aranızda halledin" diyip salondan çıktı.
Mert'e bakıp "Ciddi misin?" dedim. "Evet, gayet ciddiyim. Önce kendi çorbanı iç ama sonra bana içireceksin. Anlaşmamızı unutma" dedi. Ne unutması ya sena ellerimle çorba içireceğim bundan daha güzel ne olabilir ki. İtiraz filan edeceğimi mi sanmıştı? Tabi ki de etmeyecektim. Hemen kendi çorbamı içip yanına gittim.
"Evet taş kafa aç bakalım ağzını" dedim. "Bana iyi bakman lazım bücür. Unutma!"diye tekrar hatırlattı. "Unutmam, unutmam hadi bakalım iç şunu " dedim ve çorbasını içirdim. Çorba kâselerini alıp mutfağa götürdüğümde Nejla ablayı pasta yaparken gördüm."Ah Zeynep niye kaktın sen ben alırdım." dedi. "Önemli değil Nejla ablacım da bu pasta niye?" diye sordum. "Madem doğum gününmüş o zaman bende sana pasta yaparım. Hem bizim afacanlarda bu duruma çok sevinecekler. Birazdan okuldan gelirler onlarda zaten. Neyse hadi bakalım yatağına marş marş" dedi ve gülümsemeye başladı. Bende sözünü dinleyip salona geldiğimde Mert uyumaya başlamıştı. O kadar güzel uyuyordu ki onu izlemeye başladım.
Bir süre sonra bende uyumuş olacağım ki Eren'in yüzüme attığı tokatla uyandım."Noluyor ya?! " diye bağırmaya başlayınca Enes'in de Mert'e tokat attığını gördüm. Mert sinirle uyanınca gülmeye başladım. "Lan Enes küçücüksün ama elin de ağır yani abicim. Niye vuruyorsun?" dedi ve Enes'i gıdıklamaya başladı. Nejla abla ve Nihat abi salona girince (Nihat abi Nejla ablanın eşi) Nejla abla "Çocuklar hadi odalara. Rahat bırakın koca bebekleri" diye bizimle dalga geçince ufacık çocukların maskotu olmuştuk. Nihat abi " Yani çocuklar size ne diyeyim bilemiyorum. Gerçekten Nejla'nın dediği gibi koca bebeklersiniz" diye bizle dalga geçerken "Ya enişte hep bu sakar bücür yüzünden " dedi Mert bey. Tamam, anladık benim yüzümden niye bunu bu kadar çok yüzüme vuruyor ki! Salondaki herkes kahkahalar atarken bi ben somurtuyordum. Daha sonra Nihat abi çocukları alıp odalarına götürdü.
Nejla abla yemeği hazırlamıştı ve yemeğe oturacakken telefon çalmaya başladı. Nejla abla telefonla konuşup kapattıktan sonra bana dönüp "Zeynepcim babaannen hastalanmış. Annen ve baban onun yanına gidiyorlarmış. Seni aramışlar ama ulaşamamışlar. Tabi telefonunda havuza seninle birlikte girdiği için bozulmuştur. Merak etme bir şey söylemedim onlara ve sana ulaşamadıkları için söylememi istediler. Doğum gününü kutluyorlarmış. En yakın zamanda telafi edeceklermiş. Bu gece burada kalıyorsun. Sakın evde tek kalırım gibi bir şey söyleme itiraz kabul etmiyorum" demişti. Annem ve babamsız geçirdiğim ilk doğum günüm olmadığı için çok da bu duruma takılmadım.
Nejla abla itiraz etmekten bahsetmişti ama benim zaten niyetim yoktu itiraz etmeye çünkü Nejla abla Mert'i de evine göndermeyecekti. Bu da çok güzel bir şeydi. Yani nerdeyse babaannem hastalandı diye sevinecektim. Tamam aramız çok iyi değil ama severim babaannemi de. Yemekten sonra pastamı da kestim ve biraz muhabbet ettikten sonra Nejla abla bizi yatırmaya karar verdi. Hasta olduğumuzu düşünüyordu ama ben sapasağlamdım. Nejla ablanın zoruyla tüm ev halkı erken yatmıştı. Mert'in gerçekten yorgun olduğunu gördüğüm için "iyi geceler" dedim ve uyuması için müsaade ettim."Sana da iyi geceler bücür" dediğinde artık bücür demesine çok sinirlenmediğimi fark edip gülmeye başladım.
Diğer bölümde Mert'in ağzından bir bölüm olacak ve gece daha bitmedii..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Düş Gördüm Sanki
RomanceMetrobüsteydim. İçerisi tıklım tıklımdı. Durağa gelmiştik ve yine birileri biniyordu. Sonra o bindi. Yanıma geldi ve birbirimize çok yakın olduğumuzu fark ettim. Ben ona bakarken bir an göz göze geldik. Bir süre bakıştığımızda daha fazla gözlerine...