ஜBölüm 26ஜ

6.8K 715 436
                                    

"Neden o gece beni öylece bırakıp gittin," diye sordum, çok şiddetli ağladığım için dudaklarımın arasından kaçan hıçkırıklar eşliğinde.

Kızardığına emin olduğum gözlerime şokla bakmaya devam ederken bir şeyler söylemek için ağzını araladı fakat tek kelime edememişti. İçimden anlamamış olması için dua ediyordum. Şu an olmazdı. Daha hiçbir şey yerine oturmadan olmazdı. Daha beni sevdiğini onun ağzından duymadan ve beni bırakmayacağından emin olmadan öğrenmesini istemiyordum. Bu yüzden korkuyordum ve yüreğime büyük bir ağırlık çökmüştü.

"Jungkook..." Bir şeyler söyleyecek gibi oldu fakat tamamen odağını dağıtmak için "Ben o geceden sonra her gün kendimi suçladım," dedim. "Sürekli, sürekli kendimi suçladım. Ölmeyi diledim."

"Jungk-"

"Eğer sen o gece beni öylece bırakıp gitmeseydin..." diyerek sözünü kestim ve iç çektim. "... ben bu kadar pişman olmayacaktım Jimin. Ben kendimden ölesiye nefret etmeyecektim. Bu kadar kötü, bu kadar ezik hissetmeyecektim. Tamam, kabul. Önceden de çok güçlü biri değildim. Hep ezik olmuştum. Ama en azından çekip gitmeden kulağıma gitmen gerektiğini fısıldasaydın, ben o gece üzerime doğru gelen arabanın altında kalmak için öylece yolun ortasında oturmazdım." Ağlamamam için yüzümü boynuna bastırdığında ve tekrar bana sıkı sıkı sarıldığında titrek bir nefes daha çektim ciğerlerime. Mentollü kokusu ilk defa beni sakinleştirmek yerine boğazımı yakıyordu sanki.

Fakat bu kadar sahipli sarılışına rağmen ellerimi göğsüne çıkartıp onu kendinden iterek uzaklaştırdım. "Dokunma bana."

Ardından yataktan kalktım ve son kez afallamış şekilde öylece bana bakmaya devam eden bedene döndüm. "Sen dokunduğun zaman artık daha kötü hissediyorum."

Bir açıklama bile yapamayıp, sadece sarılarak kendini affettirmeye çalışıyordu. Benim istediğim bu değildi. Bu kadar aşağılık bir insan değildim.

"Jungkook, bekle." Benim çıkmamam için anında ayağa kalkıp kapının önüne geçerken sadece gözlerimle takip ettim onu. Bakışlarım soğuk ve duygusuz bir ifadeye bürünmüştü. Sanki az önce onun göğsünde ağlayan ben değildim.

"Neyi bekleyeyim Jimin? Hadi ben o gece sarhoştum, kafam yerinde değildi, ne dediğimi ve ne yaptığımı bilmiyordum... Ama sen? Bir sevgilin olduğunu bile bile bana karşı çıkmadın. Gitmek için işler o noktaya gelene kadar bekledin. Ve bunu sürekli yapmaya devam ediyorsun. Geçen gece de ben durdurmasam yine aynı şey olacaktı. Bugün bir sevgilin olduğunu bile bile yine dudaklarını yüzümün her noktasında gezdirdin. Hem de bunu, kim olduğumu bilerek yaptın. Cinsel yönelimimi bilerek. Benimle ne yaşadığını hatırlayarak. Sence Yoongi tüm bu olanları bilse iyi karşılar mı? Sevgilisi gay bir erkekle, aynı yatakta, sarmaş dolaş, öpüyor ve sayılıyor... Niyetin ne olursa olsun. İster yardım etmek, ister beni sakinleştirmek, ister iyiliğimi düşünmek. Eğer sevdiğim adam, sevgilim, böyle bir şey yapsaydı ben kendimi çok kötü hissederdim. Anlayamıyorum, o geceden sonra nasıl hâlâ Yoongi'nin yüzüne hiçbir şey olmamış gibi baktığını, anlamıyorum... Hiç mi yüreğin sızlamıyor? Hiç mi aklına gelmiyor? Hiç mi kaçırmıyorsun bakışlarını...? Ama haberi yok değil mi? Aldatılmak kolay değil Jimin. Ve inan, bu aldatma oyununa farkında olmadan dahil olmak da çok acı. Şimdi daha fazla uzatma ve gitmeme izin ver. Bazı yükler artık taşıyabileceğimden daha ağır olmaya başladı."

Tüm içimdekileri dökmüştüm işte. Tüm biriktirdiklerimi, söylemek isteyip de sustuklarımı; canını yakmayı umursamadan, canımın yanmasını umursamadan söylemiştim bir bir. Herkesin patlama noktası vardı. Ben o noktayı çoktan aşıp içimdekileri göz yaşı olarak döküyordum. Söyleyemediklerim için ağlıyordum hep. Ama artık yüreğimden öyle bir yük kalkmıştı ki, sanki yapayalnız kaldığı için üşüyerek birden buz kesmişti. Bu yüzdendi karşımdaki kişinin kim olduğunu bile bile acımasızca sarfettiğim sözler. Bu yüzdendi o kollarını kendi bedenine dolamış, sessizce göz yaşı dökmeye başlamışken umursamazca yanından çıkıp hızla kendimi odama atmam.

Highly Regret≒JiKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin