Kalabalık bir süre sonra bunaltıyor, insan kendiyle baş başa kalıp kafa dinlemek istiyordu. Şu an da tam olarak bu durumun içinde olduğumu söyleyebilirdim. Jimin'in ailesi bir haftadır bizde kalıyorlardı, Taehyung her ne kadar kendi evinde kalsa da gün doğmadan soluğu burada alıyordu ve herkes nefesini tutmuş doğurmamı bekliyordu. Bu da beni doğal olarak büyük bir strese sokmuştu.
Tabi benden daha çok bunalmış biri daha vardı: Jimin. Bir haftadır her birimizin isteğine ayrı ayrı yetişmeye çalışıyordu ve bu durumun onu fazlaca yorduğunu görebiliyordum...
Jimin'in ailesini ziyaret etmek için Busan'a gittiğimizin ertesi günü geri dönmüş, son bir ayda tüm hazırlıkları tamamlamış ve doktorla konuşmuştuk. Doğuma kendisinin gireceğini, sezaryenle bunu kolay bir şekilde halledip işin içinden sıyrılacağımızı söylemişti.
Şimdi ise kızımın kucağıma gelmesi için gün sayıyordum. Hissediyordum, o da heyecanlıydı. Tıpkı benim ve ailenin geri kalanı gibi...
Jimin'in ailesine kendi ailem diyebiliyordum çünkü o ortamı bana hissettiriyorlardı. Tabi kardeşim gibi gördüğüm Taehyung, yeğenimden farksız Minji de bu ailenin içindeydi. Ah, Yeontan'ı unutmamak gerek. Taehyung'un deyişi ile kendisinin ve Hoseok'un oğlu, aslında ise sadece Hoseok'un kendini affettirmek için alıp 'Bak, bu da bizim çocuğumuz.' diyerek Taehyung'a hediye ettiği köpekti. Yine de arkadaşım onu bir saniye olsun yanından ayırmıyor, hatta kucağından indirmiyordu. Aynı şekilde Minji de Yeontan'la iyi anlaşmış gibi görünüyor, bu esnada babalarıyla mutlu bir hayat sürüyordu.
"Son zamanlarda sürekli 'Dayımı özledim.' diyerek mızmızlanıyor. Ama Hoseok Yoongi'yi hiçbir yerde bulamıyor. Sanırsın yer yarıldı da içine girdi." Uzamış saçlarımı geriye atarak, yerde Yeontan ile oynayan Minji'de gezinen bakışlarımı yanımdaki arkadaşıma çevirdim ve dudak büzdüm. Evimizin salonu son bir hafta olduğu gibi bir kalabalığa misafirlik ediyor, her kafadan bir ses çıktığı için büyük bir uğultu duyuluyordu. Taehyung da son zamanlarda yaptığı gibi evdeki durumlarını paylaşıyordu benimle.
"Minji'yi bırakmayacağını söylüyordu halbuki." Taehyung göz devirip "Onun boş laflarına ne inanıyorsun ki." dedi sinirli bir tavırla. Yoongi'yi son görüşümüzün üzerinden iki ay geçmişti ve Minji onun elinde büyüdüğü için özlemesi çok normaldi. O Minji'ye hem anne, hem de baba olmuştu. Bir anda benim bebeğimin elimden böyle acımasızca alınması gibi bir düşünce geçti aklımdan.
Düşüncesi bile tüylerimi diken diken yapıyordu.
"İyi misin?" Elini omzuma koyup endişeli gözlerle bana bakan arkadaşıma döndüm ve "İyiyim." diye cevapladım sorusunu. "Sadece, Minji'yi düşünüyordum. Yoongi'yi gerçekten özlemiş olmalı. Acaba bunca zaman beklediği ailesinin karşılığında dayısını kaybedeceğini öğrenseydi onları yine de ister miydi?"
"Onu bilmiyorum ama ben istemezdim sanırım. Sonuçta bir tarafta hiç tanımadığım ailem, diğer tarafta beni büyüten kişi." Ona hak verir gibi salladım başımı. Böyle bir seçim yapmak zorunda kalmadığım için mutluydum. Benim ailem Jimin'i, Jimin de ailemi kabul etmişti. Yani kimseyi kaybetmek zorunda kalmamıştım.
"Yoongi'yi bulduğumuz anda yakasına yapışıp yeğenini böyle umursamazca bırakıp gittiği için onu güzel bir pataklayacağım." Küçük bir tebessüm oluştu yüzümde. Taehyung kendini fazlasıyla hazırlamış gibi görünüyordu. Bence bu konuda da gayet haklıydı.
"Jimin'ciğim, hoş geldin!" Minji'nin sesini duyunca bakışlarımı kapıya çevirdim ve dışarıdan yeni döndüğü için yüzü soğuktan kızarmış olan Jimin'e baktım. Bu haliyle bile öyle mükemmel görünüyordu ki, ona bir kez daha aşık olduğumu hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highly Regret≒JiKook [Completed]
FanfictionHer şey, hayatımı altüst eden o tek gecelik yabancıya aşık olmamla başlamıştı... °mpreg, Boy×Boy °JiKook (Bottom Jungkook) °To_@firstaroha °Publication date_04.03.18 - 25.07.19✔