ஜBölüm 51ஜ

4.7K 400 179
                                    

Hayatımız hiçbir zaman planlarımız doğrultusunda ilerlememişti. Önümüzden geçen her saniyeyi bize geri ne getireceğinden habersiz uğurluyorduk. Bunu göz açıp kapayıncaya kadar sekizinci ayını dolduran beklenmedik hamileliğimden de anlayabiliyordum...

Jimin'in son anda çıkan bazı işleri ve Taehyung'la Hoseok ikilisinin uzun barışma merasimleri nedeniyle yaklaşık bir ay kadar ertelemiştik Jimin'in ailesine yapacağımız ziyareti. Yine de şikayetçi sayılmazdım, karnım burnumda beni bu kadar yorması dışında, çünkü arkadaşımın mutlu olduğundan emin olmak gönlümü ferah tutmamı sağlıyordu.

Peki bu bir ay içinde neler mi olmuştu?

Kızımın şaşırtıcı derece mükemmel bir gelişimi olduğunu öğrenmiştim. Jimin'le kızımızın yatak odasını, önceden benim kaldığım odaya hazırlamıştık ve benim uzun ısrarlarımla evdeki birkaç odada da ufak değişiklikler yapmıştık. Şimdilik ayrı bir eve çıkabilecekmişiz gibi durmuyordu fakat bundan şikayetçi değildim çünkü kendi evinde kalmaları konusunda  Hoseok'u ikna eden arkadaşıma istediğim zaman gidebiliyordum. Ayrıca üç kişilik bir aileye yetecek kadar genişti evimiz.

Yani kısaca söylemek gerekirse arkamızda kalan uzun sürecin aksine gayet sakin bir ay geçirmiştik. Bunun da Minji'yi mahkeme yoluyla alan Hoseok'tan sonra, Yoongi ortadan kaybolduğu için olduğunu düşünüyordum. Hepimizin hayatından elini eteğini çekmiş, böylece birbirimizden saklamak zorunda olacağımız bir sır kalmamıştı. Bu da aramızdaki güven bağlarını sağlamlaştırmıştı. Kimseden gizleme mecburiyeti hissetmeden, doya doya yaşıyorduk aşkımızı...

Jimin'in arkasında durmak için döktüğüm diller ve uzun ısrarlarım sonucunda kabul etmek zorunda kalıp kapıyı çalmıştı ve bunun üzerine bir süre beklediğimiz o kapı sonunda açılmıştı. Benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm gence, Jimin'in omzu üzerinden meraklı bir bakış attım.

"Hyung?" Gencin dudaklarından şaşkınlıkla dökülen kelimenin ardından içeriden "Kim gelmiş Jihyun?" diye bağıran bir kadın sesi duyulmuştu. Adının Jihyun olduğunu öğrendiğim genç ise kocaman açtığı gözleriyle Jimin'e bakmaya devam ediyordu.

"Kime diyorum ben? Çekil bakayım şuradan!" İçeriden gelen kadın onu kenara itekledikten sonra "Buyurun..." diyerek Jimin'e döndü fakat karşısında gördüğü manzara onu da şaşırtmış olacak ki devam edememişti.

Kadının, annesi olduğunu Jimin'in titreyen sesiyle "Anne..." demesinden anlamıştım. Gözleri dolmuş kadın uzun uzun ona baktıktan sonra bakışlarını kaçırdı ve üzerindeki ceketin etekleriyle oynamaya başladı. Kimse ilk adımı atmıyor, kimse gardını da indirmiyordu.

Bunu benim gibi Jihyun da fark etmiş olsa gerek öne atılmış, kadına öncülük ederek Jimin'in boynuna sarılmıştı. Jimin de bu sarılışı karşılıksız bırakmadığında daha da geriye çekildim, arkasına saklandım. Ailesiyle özlem giderdiği bu ana dahil olup da mahvetmek istemiyordum.

"Anne." diye seslendi bir kez, Jihyun geriye çekildiğinde kollarını kadına doğru açarak. "Bir sarılmayı çok görecek kadar mı sevmiyorsun beni?" Kadın Jimin'in kollarının arasına girerken anında karşı çıkmıştı söylediklerine.

"O nasıl söz oğlum, insan evladını sevmez olur mu hiç?" Uzun uzun sarıldıktan sonra "Hadi içeri geç, hava soğuk." diye mırıldanmıştı fakat bunu söylerken bir türlü geri çekilemiyor gibiydi.

"Merhaba, hoşgeldin. Jihyun ben, Jimin'in kardeşiyim." Sıcak kanlı görünen çocuğun bana doğru uzattığı ele afallamış bir şekilde baktım ve boş bırakmamak adına çabucak toparlayıp onunla tokalaştım. 

"Jungkook. Jimin'in..." Ne diyeceğimi bilemeyip Jimin'e döndüğümde annesinden sonunda ayrılıp "Nişanlım." demişti çekinmeden.

Sol elimi tutarak yukarı kaldırdı ve yüzüğü herkesin fark edebileceği şekilde gözler önüne serdi.

Highly Regret≒JiKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin