Bazen düşünüyorum da; Acaba benim kaderime mutlu bir son yazıldı mı?
Böyle bir umudum kalmamıştı fakat hayatta o kadar çok iniş çıkış yaşıyordum ki, artık bir saniye sonrasını bile tahmin edemez olmuştum. Kötü olaylar peşimi bırakmıyor, üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü sistemdeki gibi tüm mutlu anlarımı alıyordu benden. Geriye ise sadece ben ve kırıklarım kalıyorduk.
Hayal kırıklarım ile kalp kırıklarım.
Sol göğsümde hissettiğim ağırlık ve boynumdaki gıdıklanma hissiyle gözlerimi yavaşça aralarken kendimi karanlık bir odada bulmuştum. Yabancı bir oda değil. Uyuyakaldığım, Jimin'in odası...
Sadece birkaç dakika gözlerimi dinlendirmek istemiştim. Şimdi ise gökyüzünü esir almış karanlıktan, çoktan gece olduğunu anlayabiliyordum. Yine hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti.
Başımı yanıma uzanmış ve göğsüme yatmış olan bedene çevirdim yavaşça. Dağılmış olan saçları boynuma değerek huylanmama neden oluyordu. Fakat bunun yanında kendisi bulunduğu yerden gayet memnun gibiydi.
Yakınlığımızdan dolayı saçlarının kokusu burnuma dolarken göğsümde uyuyakalmış olan bedenin Jimin olduğunu anlamıştım. Bu nedenle omzundan iterek uzaklaştırmaya çalıştım kendimden. Fakat bu defa kollarını tamamen bana dolayıp onu üzerimden atmamı imkansız hale getirdi.
Histerik bir şekilde güldüm. Tüm bu olanlardan sonra nasıl bu kadar yüzsüz davranabildiğini aklım almıyordu. Taehyung bir de onun, başkalarının duygularını kendininkinden daha çok önemsediğini söylemişti. Oysa şu an yaptığı benim duygularımla oynamaktan başka bir şey değildi.
Yine kalkmak için çabalayacağım esnada "Gitme," diye mırıldandı kısık bir sesle. Bu bana ondan son vazgeçişimi hatırlatmıştı. Yine gitme demişti sadece. Beni istediği gibi yanında tutabileceğini sanıyordu. Ona bağlıymışım gibi davranıyordu. Ben onun gözünde açıklama yapacağı biri bile değildim.
Fakat artık biliyordum her şeyi. Gerçekler canımı acıtıyordu, evet. Ama gerçekleri göre göre ona dokunmak beni parçalıyordu.
"Bırak beni," diye çıkıştım ve bedenime doladığı kollarını kendimden uzaklaştırdım. Ardından kaçarcasına kalktım yataktan.
Başı boşlığa düşerken, uyku mahmuru gözleri anında beni buldu. "Sen buradasın diye Taehyung senin yatağını aldı. Kal işte bu gece burada..."
"Taehyung'un yanında da kalabilirim," dedim soğuk bir şekilde.
Uzanarak elimi tutarken ve beni çekerek tekrar yatağa oturmamı sağlarken kendisi de yattığı yerden doğrulmuş, bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Olanların hızına yetişemeyen algılarım kapanınca zorlukla yutkundum ve ne yapacağını bekledim öylece. Doğru düzgün nefes alamıyordum. İster istemez heyecanlanmış ve korkmaya başlamıştım. İki can alıcı duygunun birleşimi yüzünden ise kalp atışlarım yükselmişti...
Üzerimden eğilip, hemen yanımdaki komidinin üzerinde duran küçük lambayı yakarak odanın biraz aydınlanmasını ve birbirimizin yüzünü daha iyi görebilmemizi sağladıktan sonra geri çekildi.
Bir şey olmamasının getirdiği rahatlama hissiyle gözlerim kapanırken, tuttuğum nefesi yavaşça bıraktım dudaklarımın arasından. Ardından tekrar, yanımda oturan ve az önceki uykulu halinin aksine ciddiyetle bana bakan Jimin'e döndüm.
Odadaki sessizlik ve loş ışık, etkilenilmeyecek cinsten değildi. Ne kadar yanlış olduğunu kendime hatırkatsam da, istese şu an çok rahat baştan çıkarabilirdi beni. Benim yapabildiğim tek şey ise sadece ona şehvetle, zehirlediğini bile bile karşılık vermek olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highly Regret≒JiKook [Completed]
FanficHer şey, hayatımı altüst eden o tek gecelik yabancıya aşık olmamla başlamıştı... °mpreg, Boy×Boy °JiKook (Bottom Jungkook) °To_@firstaroha °Publication date_04.03.18 - 25.07.19✔