ஜBölüm 34ஜ

7.5K 723 654
                                    

"Ne yapıyorsun sen," diye bağırdı son ses. Yanağımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silip burnumu çektim ve "Geri ver onu," diye karşılık verdim bağırışına.

Ateş saçan gözlerle bana bakmaya devam etti. Ve bu benim daha çok sinirlenmeme neden oldu. Sırtımı yasladığım, paramparça bir görüntüsü olan koltuğa tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım. Fakat alışık olmadığım ve aniden abandığım içecek birden çarpmış, başımın dönmesine neden olmuştu.

"Delirdin mi, bu da nerden çıktı! Nasıl yaparsın bunu!" Döndüğü için tuttuğum başımı zar zor kaldırıp yüzüne karşı "Sana ne Jimin," diye çıkıştım. "Sen git ve Minji'yi düşün. Ya da şey mi demeliyim... Sen git de kızını düşün Jimin! Sırf ona bir aile kurmak için çıkmaya başladığın, sözde çakma, sevgilini düşün! Git de geleceğinizi falan sorun et! Ben neyim ki? Öylece tek gece geçirip attığın, sonra da ümitlendirerek hayalleriyle oynadığın önemsiz bir insanım. Kızın kadar önemli değilim. Yoongi kadar önemli değilim. Onlara git!"

Elinde sıktığı şişeyi aniden duvara fırlattığında ve duvarın kırmızıya boyanmasına neden olan şarabın şişesi büyük bir gürültüyle paramparça olduğunda korkuyla yerimden sıçramıştım. Yanıma geldi, sert bir şekilde omuzlarımdan tutarak bu defa öfkeden dolmuş olan gözlerine bakmamı sağladı.

"Benim tek bir çocuğum var Jungkook! Onu da şu an sevdiğim adam taşıyor! Ama hale bak," derken daha fazla tutamadığı göz yaşları akmaya ve sesli bir şekilde ağladığı için ardından gelen kelimeleri çatallanmaya başlamıştı. "Sevdiğim adam göz göre göre zehirliyor çocuğumu."

Bedenimi daha fazla taşıyamadığım için, düşüncelerim gibi paramparça olan koltuğa bıraktım yavaşça. Beni artık ayakta tutamayan Jimin ise mecburen yanıma oturmuştu.

"Ne zamandan beri biliyordun," dedim acı çekiyormuş gibi bir sesle. Elini yanağıma yerleştirip "Hastanede öğrendim," diye cevap verdi.

"Neden bildiğini gizledin?"

"Doğru zamanı bekliyordum." Zar zor nefes alıp ağlamaya devam ettiğimde tam elmacık kemiklerimin üzerlerine birer öpücük kondurdu. Ardından "Şşh, geçti," diye beni sakinleştirmeye çalıştı. Fakat bunu ağlayarak söylemesi çok trajikomikti.

"Beni nereden buldun peki?" Baş parmağını, kurulamaya çalıştığı yanaklarımda gezdirirken anlatmaya başladı tüm merak ettiklerimi. "Taehyung'a nereye gittiğini sorduğumda, markete gittiğini söyledi. Yetişmek için geç kalmıştım. Yine de bir umut belki seni görmüştür diye sitedeki görevliye sordum. Az önce karşılaştığınızı, ağlayarak sizin eve doğru gittiğini anlatınca soluğu burada aldım. Beni Yoongi ile gördüğünü ve yanlış yorumladığını anlamıştım. Gerçekten aramızda bir şey yok Jungkook. Sadece, Yoongi benden bir şans istemişti. Çünkü bana liseden beri aşıktı. Fakat yemin ederim ben bir tek seni seviyorum."

Ellerimi, yanaklarımdaki ellerinin üzerine koydum ve "Seni öptüğünde adını sayıklıyorsun," dedim zar zor. Başını olumlu anlamda salladı. "Evet, beni uyandırmak için her defasında bunu yapıyor. Yapmamasını söylediğim halde. Ve bunu her yaptığında onu uyararak uyanmak benim için alışkanlık haline geldi. Üzgünüm." Yüreğime inanılmaz bir rahatlama çökerken uzun bir nefes verdim. O bunu istemediğini belirtmek için adını sayıklıyordu. Uykusunda öpülmek onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.

"Söylediğinde ciddi misin? Yani, beni sevdiğin konusunda?" Yüzüme doğru yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma değdirdikten sonra geri çekildi ve "Hiç olmadığım kadar," dedi. Ardından aynı hareketi tekrarlayıp dudaklarımı bir öpücükle daha taçlandırdı, gözlerim benden bağımsız olarak yavaşça kapandı. Yine kısa bir öpücük bırakıp fazla uzaklaşmayacak kadar geri çekildiğinde kalbimi tekleten o cümleyi işittim. "Sana aşığım Jeon Jungkook. Sana çok aşığım."

Highly Regret≒JiKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin