Tüm gece boyunca Taehyung'un anlattıklarını ve anlatamadıklarını düşünerek uyuyamamıştım. Bir yandan neden Yoongi'yle sahte bir ilişkide olduğunu sorgularken, diğer yandan da bunca zaman Jimin'in kalbini ne kadar kırdığımı fark etmiştim ve yüreğime çöken ağırlıkla nefesim daralmıştı.
Bana aşık olup olmadığını bilmiyordum. Ama bunun düşüncesi bile durduğum yerde heyecanlanmama ve gülümsememe neden oluyordu. Beni sevdiğini onun ağzından duymak isterdim fakat eğer söyleyemeyeceği bir neden varsa bekleyebilirdim. Sadece, çok uzun sürmemesini diliyordum. Çünkü bebeğim, bebeğimiz yavaş yavaş büyürken bu anları kaçırsın istemiyordum...
"Jungkook dedim! Beni nerenle dinliyorsun sen yha! Yarım saattir bir şey anlatıyorum sana..." Artık hastaneden çıkabileceğimi söylemişlerdi. Bu yüzden Jimin işlemleri halletmek için gitmişken, Taehyung burada toparlanmama yardım ediyordu.
"Pardon, ben... dalmışım. Ne söylüyordun?" Dolapları kontrol etme işine ara verdi ve bana dönüp kollarını göğsünde bağladı.
"Babaların diyorum. Onları ne zaman görmeye gideceğiz?" Taehyung'un birden sorduğu soru, duraklamama neden olmuştu. Elimde, çantaya yerleştirmeye devam ettiğim kıyafetlerdeki bakışlarımı ona çıkardım ve derin bir iç çektim.
"Bilmiyorum... Açıkçası başta gitmekte çok kararlıydım fakat şu sıralar her şey üzerime geliyor. Bu yüzden önce buradaki işlerimi halletmek zorundayım."
"Karnın burnuna gelince Jimin'i de koluna takıp ailecek mi gideceksin babalarının yanına. Farkında mısın bilmiyorum ama şu an tehlike normaldekinin iki katı. Ya masum, sevimli oğullarını başkasına vermek istemezlerse?" Taehyung'un söyledikleri komikti fakat sadece buruk bir şekilde gülümseyebilmiştim. Çünkü beni gördüklerinde ne tepki vereceklerdi bilmiyordum. Ne olaylar dönüyor, ben niye bunca zaman onlardan ayrı büyüdüm... Hiçbir sorunun cevabı yoktu. Ve alacağım cevaplar beni korkutuyordu.
Bunun yanında Taehyung'un beni şimdiden Jimin'le kalıplaştırması tuhaf hissettiriyordu. Daha söylediklerinin bir kesinliği yoktu. Çünkü bu Jimin'in ağzından çıkacak olan bir cümleye bağlıydı.
Elimdeki kıyafetlerin hepsini aynı anda çantaya tıktıktan sonra kalın bir ceketle yanıma gelen Taehyung'un, ceketi giymem için yardım etmesine izin verdim ve sonunda toparladığım çantayı alışını izledim. Tam zamanında da kapı açılmış, içeriye en son onu gördüğümden beri yüzünden eksik olmayan donuk ifadesiyle Jimin girmişti.
"Hazırsanız gidebiliriz." Yanımdan ayrılmamasını ister gibi Taehyung'un koluna girdim ve onunla birlikte çıktım odadan.
"Hastane yemeklerinden midem bulanmaya başlamıştı. Sonunda kurtuluyoruz buradan." Mutluluğu nirvanaya ulaşan Taehyung'un omzuna koydum başımı. Sabah sadece sekiz tane zeytin ve bir dilim peynir getiriyorlardı. Bu yüzden doymadım bahanesiyle gidip hastanenin kafeteryasından ne var ne yok alıyordu ve hayvan gibi yiyordu. Öğlen ve akşam yemeklerinde de tadı olmadığı için burun kıvırsa da onları da midesine indirmekten çekinmiyordu. Buna rağmen hâlâ şikayet ettiğine inanamıyordum...
"Yoongi bizde. Sizin geleceğinizi bildiği için yemek hazırlıyordu en son." Jimin'in ağzından çıkan kelimeler o kadar durgundu ki, ne olduğunu düşünmekten alamamıştım kendimi. Ayrıca Yoongi'nin adını duymak tüm moralimi bozmaya yetmişti.
Daha önce de dediğim gibi, kabullenememe huyum vardı. Yoongi ile aralarında bir şey olmadığını bildiğim halde yine de yanında olmasını istemiyordum. Kıskanç ve bencil kişiliğim gün yüzüne çıkıyordu...
Birden eliyle yanaklarımı sıkan ve dudaklarımın bir balık gibi açılmasına neden olan Taehyung'la içine çekildiğim alemden, gerçekliğe dönmüştüm. Kulağıma doğru yaklaştı ve "İşe iyi yanından bak. Yoongi bir aşçı," diye fısıldadı. Hâlâ midesini düşündüğüne inanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highly Regret≒JiKook [Completed]
FanfictionHer şey, hayatımı altüst eden o tek gecelik yabancıya aşık olmamla başlamıştı... °mpreg, Boy×Boy °JiKook (Bottom Jungkook) °To_@firstaroha °Publication date_04.03.18 - 25.07.19✔