ஜBölüm 37ஜ

7K 639 361
                                    

Pencereden dik olarak gözüme gelen güneş ışığıyla rahatsız olup yüzümü buruştururken Jimin'in "Jungkook, yavaş yavaş kalk artık. Geldik," diye seslendiğini duymuştum. Arabada olduğumuzu ve sarsıntıyı yeni fark ediyordum. En son, alış verişimizi bitirdikten sonra yola çıktığımızda, dinlenmek için gözlerimi kapatmıştım. Bunda hem sabah erken kalkmanın etkisi, hem de yaptığımız alış verişin yoruculuğu vardı. Şu an bagaj, Jimin'in dönene kadar arabada bekleyebileceğini söylediği bebek eşyalarıyla doluydu. Kıyafetler, puset, bebek küveti ve daha bir çok şey... Hatta oradaki deneyimli görünen bir görevliden yardım alarak bebeğin çantasını bile hazırlamıştık. Artık bebeğimiz bu dünyaya hazırlıksız gelmeyecekti.

Bunu düşünerek gülümsedim ve elimin tersiyle gözlerimi ovarken "Saat kaç," diye sordum. Güneşin kızıllığından, akşam üstü olduğunu anlayabiliyordum.

"Beş buçuk." Anlaşılan mağazada tahmin ettiğimden de çok oyalanmıştık...

Biraz gerindikten sonra bakışlarımı önce yola, ardından yanımdaki bedene çevirdim. "Çekimler ne zaman başlıyor?"

"Aslında daha üç gün var ama ben ikimizin de biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek erken gelmek istedim. Özellikle de senin artık stresten uzaklaşman gerek." Şu an eğer araba kullanıyor olmasaydı ona, bir daha asla ayrılmayacakmış gibi sarılmak isterdim. Yanımda onun olması, destek olması benim için yeterliydi. Asla daha fazlasında gözüm olmamıştı. Zaten çok sorun çıkartan, gereğinden fazla ilgi isteyen şımarık bir insan değildim. Tek istediğim elimi hiç bırakmamasıydı...

"Jimin, senin ailen nerede," diye sordum birden. Daha önce hiç ailesinden bahsetmemişti, benim aksime. "Ben sana ailemle ilgili birçok şey anlattım fakat sen anlatmadın. Nasıl insanlar mesela?" Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu birden. Yalancı bir gülümseme...

"Ailem iyi insanlardı." Kalbim sıkışırken "Sen de mi aileni kaybettin," dedim kısık sesle. Anında olumsuz anlamda salladı başını.

"Hayattalar fakat onları en son yıllar önce gördüm. Lisedeyken daima üzerine titredikleri çocuklarıydım. Durumumuz yoktu fakat buna rağmen bir şekilde biriktirip, çalıştıklarını koyup, yakınlardan borç alıp beni en iyi okulda okutmaya çabaladılar. Geleceğim onlar için, benim için olduğundan daha önemliydi sanki. Bu nedenle şehir dışında olsa bile desteklediler beni. Ben de kendime, iyi bir meslek sahibi olup onlara bunu geri ödeyeceğimi hatırlattım sürekli. Fakat işler pek istediğim gibi gitmedi. Üniversiteye geçtikten sonra bir daha onlarla görüşemedim."

Herkesin hayatının kendine göre zorlukları olduğunu anlamıştım o an. Önemli olan, tüm bu zorluklara rağmen güçlü durabilmekti. Ve Jimin, çektiği acıları benim aksime içinde yaşayabiliyordu. O benim gözümde fazlasıyla güçlüydü.

"Bir nedeni var mı peki," dedim merakla. Kısa bir an bakışlarını bana çevirip "Yoongi," diye cevap verdi. "Ailem homoseksüel olmama karşı çıktı. Bir erkek arkadaşımın olmasını istemediler. Benim için her şeyi yapan ailem mutlu olsun diye cinsel yönelimime karşı koyabileceğimi düşündüm fakat başaramadım. Yoongi ile her ne kadar gerçek anlamda çıkmasak da hem ondan ayrılmam o anlık imkansızdı, hem de kadınlara ilgi duyamıyordum."

Cinsel yönelimini hiçbir insan kendi seçemiyordu. Fakat kimse bunu anlamak istemiyordu. Bunu savunmam belki de ilk pişmanlıklarımdan biriydi, fakat bu pişmanlığım bana hayatımın aşkını getirmiş, bununla da kalmayıp hayatımın aşkıyla ikimizden bir parça emanet etmişti.

Belki de zamanında pişman olduğumuz, keşke yapmasaydım dediğimiz, ya da neden böyle olmak zorunda ki diye isyan ettiğimiz çoğu şey aslında gelecek için güzel olayların olmasında pay taşıyan temellerdi. Tıpkı bir fidanın kökleri gibi. Pişmanlığımız toprağın altında kalacak, unutulmasa da yer yüzünde büyüyen küçük fidana bakarken fark edilmeyecekti.

Highly Regret≒JiKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin