ஜBölüm 20ஜ

6.5K 758 312
                                    

Ani bir hisle gözlerimi açtığımda ve yatağımda yattığımdan emin olduğumda istemsiz olarak tuttuğum nefesimi bıraktım ve uzandığım yerden doğrulup etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Fakat izlendiğimi düşünerek uyandığımdan neredeyse emindim.

Ya da değil miydim?

Şu an ne olduğunu bile hatırlamadığım rüyanın etkisinden dolayı uyandığımı fark ettiğimde gözlerimi ovuşturdum ve tekrar uyumak için gözlerimi kapattım. Uykum tamamen açılmadan uyumak istiyordum. Fakat ağzım birden sulanmaya başladığında ve tanıdık bir tadın eksikliği hissedildiğinde gözlerim olduğu gibi geri açılmıştı.

Hızla yatağımdan kalkıp odadan çıktım ve gecenin yarısı olduğunun bilinciyle sessiz adımlar eşliğinde mutfağa gittim. Ardından bir bardak su içip kendimi kandırmaya çalıştım.

Evet, bu mevsimde mandalinayi nereden bulabilirdim ki?

İçtiğim suyun işe yaramayacağını fark ettiğimde bir umut dolabı açtım ve bir süre bakındım. Fakat meyve sepeti, yaz meyveleriyle doluydu. Karpuz bile vardı.

Neden karpuz aşermediysem...

Hayal kırıklığıyla tekrar yatağıma döndüm ve uyuyup unutmaya çalıştım. Eninde sonunda bu damak kaşındıran his gidecekti. Ama şöyle ekşi ekşi mandalina olsa da fena olmazdı...

Yatakta dönerek her bir santimini turlamıştım fakat bir türlü uyku tutmuyordu. Ki tutsa bile rüyamda mandalina görmekten korkuyordum. Bu nedenle daha fazla çabalamayıp kalktım ve dolabımdan, pijamadan daha uygun kıyafetler çıkartıp hızla giyindim. Ardından telefonumla cüzdanımı cebime atıp odamdan çıktım.

Gece yarısı olduğu gerçeği tekrar aklıma dolarken bu saatte açık manav bulup bulamayacağımı düşünüyordum. En iyisi Jimin'e sormaktı. Umarım bana bunun yüzünden onu uyandırdığım için çok kızmazdı...

Odasının önüne geldiğimde zaten açık olan kapıdan içeri girdim ve yatakta yattığı tarafın yanına çöktüm. Ardından masum masum uyuyan suratına baktım. Ben bu muhteşemliği nasıl uyandırabilirdim ki?

Aslında düşündüm de, şu an içinde bulunduğum durum daha acildi.

"Jimin, hey Jimin..." Seslenmem ve kolundan dürtmem işe yaramıyordu. Bu gün çok yorulmuş olsa gerek, ağır bir uykuya dalmıştı...

Birden onu dürten elimi kavradığında ve iki avucunun arasına hapsettiğinde afallamıştım. Elimi tutarken devam ettiği huzurlu uykusunu bölmek, artık az öncekine göre daha zor olacaktı.

"Şey, Jimin," diye şansımı denedim bir kez daha. Ve başarılı oldum da sayılır. Uykusunun arasında "hm," gibi bir şeyler geveleyip söylememi istemişti kendince.

"Bu saatte mandalina alabileceğim açık bir yer nerede bulurum?" Gözlerini hafifçe araladı. Ardından boğuk bir sesle "Bu caddenin üstünde yedi yirmi dört açık bir market var," diye kısaca beni yanıtladı ve derince esneyip uykusuna geri döndü. Bu haline gülümsedim ve "Teşekkürler," dedim. Ardından diğer elimle onun ellerinin arasında mahsur kalan elimi kurtarıp ayaklandım.

Tam odadan çıkacağım esnada Jimin yattığı yerden doğruldu ve şaşkınlıkla bana baktı. "Dur bir dakika. Ne mandalinası?"

Verecek bir cevap bulmak için uğraşırken aklıma gelen fikirle elimi gözüme götürdüm. "Şey, sanırım bir yerde mandalina gördüm ve canım çekti. Gözüme bir şeyler batıyor gibi hissediyorum. Annem küçükken bir tane yemezsen gözün umar diyordu. Bu yüzden bir tane yemem gerek..." Saçmalamaya başladığımı farkettiğim an konuşmayı kestim ve geri geri yürüyüp daha fazla sorgulanmadan odadan çıkmaya çalıştım. Fakat kapının pervazına çarpınca bu çabam da boşa gitmişti.

Highly Regret≒JiKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin