17. Bölüm

4.6K 153 17
                                        

"Gerçekten mi?" Dedi Çınar uzandığı yerden doğrulmuştu. Yüzümü rahat görebilmek için aramıza bir miktar mesafe koymuştu ama ellerini kollarımdan çekmemişti.

"Gerçekten. Ben eskideki bizi özledim abi." Dedim. Her kelimemde Çınar'ın gözlerinde oluşan ve artan pırıltıları rahatlıkla görebiliyordum.

"Bende güzelim. Biliyorum bu hemen olmayacak fakat ben elimden gelen her şeyi yapacağım." Dedi.

Bana sıkıca sarılmış ve saçlarımın arasınada küçük öpücükler konduruyordu. Öğle ara saatimiz çoktan bitmişti ama bu bizim umrumuzda bile değildi abi kardeş bu halimizin tadını çıkarıyor ve eski günlerde yaptığımız yaramazlıklarıdan konuşup kahkahalar eşliğinde sohbet ediyorduk.

Çınar'la yağmurun aniden bastırmasıyla donakalmıştık. Hemen arabaya koşup binmiştik aman bu bile bir anda bastıran yağmurun bizi anında sırılsıklam yapmasına engel olamamıştı. İkimizde ıslanmanın etkisiyle berbat durumdaydık. Çınar'a döndüğümde o da kendini gülmemek için zor tutar bir şekilde bana bakıyordu. Bende onun alnına yapışmış saçlarına ve sırıksıklam olmuş takıma yapışan kumlara bakıp duruyordum. Bende ki durum da pek farklı değildi. En sonunda ikimiz de daha fazla dayanamayıp aynı anda kahkaha atmaya başladık. O kadar çok gülmüştük ki gözümden yaş gelmişti. Kendimi biraz toparlayıp gülmekten ağrıyan karnımı tutarak çınar'a baktım.

"Ay Allah aşkına gidelim daha fazla kalırsak ya gülmekten ya da hastalanıp ölücez." Dedim. Bir yandan da gülmekten yaşaran gözlerimi siliyordum.

"Babam öğleden sonra bizim ekibi çağıracaktı yanına, önce işe gidelim önemli değilse iptal ederiz. ordan da eve gidelim. Böyle çok oyalanmamış oluruz." Dedi Çınar arabanın klimasının sıcak tarafını açarak.

Yüzüme ve ayaklarıma vuran sıcak hava beni birazda olsa ısıtıyordu. Bunu bugün iki kere yaşamam umarım beni hasta etmezdi. Çınar'ı sadece başımla onaylamıştım. Çantamdan ıslak mendil alıp karşımdaki aynayı kullanarak akan makyajımı düzelttim. Arabayı otoparka park ettiğimizde asansöre binip direk kendi katımıza çıkmıştık. Her ne kadar arabada üstümüz kurumuş olsada üşümekten kendimi alamıyordum. Kollarımı kendime dolayıp ısınmaya çalışırken etrafıma sarılan kollarla gülümseyip kendimi Çınar'ın kollarına bıraktım. Biz böyle sarmaş dolaş bizim kata geldiğimizde yine aynı şekilde asansörden inmiştik.

"Nerdesiniz siz bu saate kadar? Çınar Mia çağırdı diye fırlayıp gitti. Saat kaç oldu ne gelen var ne giden." Dedi babam kolunun biriyle Alex'i biriylede beni sarmıştı. Bizde Çınar'la ona karşılık verdiğimizde üçlü bir kucaklaşma gerçekleşmişti.

"Ay sorma baba. Ben yağmurda mahsur kaldım. Alex'i aradım. Beni geldi aldı da sonra beraber daha kötü yağmura tutulduk."dedim.

Babam Çınar'a Alex dememe şaşırmıştı . Çünkü Çınar'dan ümidimi kestiğim andan sonra uzun bir süre ona böyle hitap etmemiştim. Şaşkınlığını atan babam bize bir adım uzaklaşarak baktığında yüzünde oluşan mutluluğu an be an şahit olmuştuk.

"Tamam o zaman siz hiç böyle ıslak ıslak gezipte hasta olmayın."dedi babam.

"Ama toplantı varmış." Dedim.

"Toplantı önemli değil sadece bir balo düzenleyelim hem şirket kendi içinde kaynaşırken hemde diğer şirketlerle tanışma fırsatımız olur. Detayları biz belirleriz sizede mail atarız."Dedi babam.

"İyi düşünmüşsün baba. Biz gidelim o zaman." Dedi Çınar asansörü bulunduğumuz kata çağırmak için tuşa basarken.

"Banada uyar babacım. Evde görüşürüz." Dedim babamın yanağını öpüp Alex'in yanına geri dönmüştüm. Asansöre binip direk otoparka inmiştik. Arabaya biner binmez Çınar oyalanmadan eve sürdü.

YARIMIN TAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin