8. Bölüm

7K 241 24
                                    


İşte yine başladığım noktaya döndüm. Newyork'a geldiğimiz andan beri babam ve Adam beni bir an bile yalnız bırakmamışlardı. Tam tamına iki haftadır babamın evindeki odamda kalıyordum. Adam zaten her an buradaydı. Yataktan kalktığı gibi geliyor akşam evine sadece uyumaya gidiyordu. Bazen onları çok yorduğumu düşünüyordum ama bana karşı davranışları bunun aksini ispatlıyordu. Beraber geçirdiğimiz zamanlarda o kadar eğleniyorduk ki tüm dertlerimi bir nebzede olsa unutuyordum.

Bende bu süre zarfında başta kendimi odama kapatsam da bu iki muhteşem adamın benim için verdikleri uğraşlara daha fazla kayıtsız kalamayıp kendimi toparlamıştım. Birde bunlar yetmezmiş gibi geçen bu iki hafta içerisinde regl olmuştum. Sanırım hayatımda yaşadığım en karmaşık haftamdı. Bu hafta içerisinde yaşadığım olayları size şöyle özetleyeyim;

Reglimin ikinci günüydü. Sancının ve duygusallığın dibine vurmuş durumdaydım. Televizyon karşısında pembe ayıcıklı pijamalarım ile kurulmuştum. Yıldızların altında filmini milyonuncu kez izlemem de olsa yine ağlamaya başlamıştım ki babamla Adam'ın koşarak içeri girmeleri ile yerimde sıçrayarak onlara bakakalmıştım. Babam panikle konuşmaya başladı.

" Eyvah! Yine ağlamaya başladı. Adam koş sen mutfaktan nutellayla kaşık getir. Bende sıcak su torbasını ayağının altına koyayım."

Adam babamın lafını ikiletmeden mutfağa koşarken babam da tam Adam'ın yanına gidiyordu ki

"Nutella bitmiş" diye koşarak mutfaktan çıkan Adam'ı görmemişti. Yaşadıkları hızlı çarpışmanın etkisiyle ikisininde geriye doğru savrulup düşmelerini şaşkınlıktan kocaman olmuş gözlerimle izliyordum.

Sakince oturduğum yerden kalkıp yerde açıyla kıvranıp kafalarını tutan babam ve Adam'a baktım. Bakmaz olaydım keşke. İkisininde kafası şişmiş saç baş dağılmış kızgın gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. Karşımdaki bu manzaraya daha fazla kayıtsız kalamayıp kocaman bir kahkaha attım.

"Gülme Mia."dedi Adam kafasını ovarken.

"Sanane lan! Gül babacığım" dedi babam da bir yandan kafasını ovalıyor bir yandan da Adam'a kötü bakışlar atıyordu.

"Tamam tamam" dedim gülerek. Önce babamı sonra da Adam'ı oturduğu yerden kaldırıp salona gönderdim.

İlkyardım çantasını ve iki tane buz torbasını alıp salona yanlarına döndüm. Üçlü koltuğun bir ucuna babam diğer ucuna da Adam oturmuştu. İkisinin arasına oturdum bende. Buzun birisini Adam'ın kafasına diğerini de babamın kafasına koyup ilkyardım çantasından ağrı kesici krem çıkarttım. Bir süre buzu tuttuktan sonra ikisine de krem sürdüm. Krem sürerken Ah!layan iki koca bebeğime tam bir anne edasıyla kızıp getirdiğim eşyaları toplayıp yerine koydum. Ellerimi yıkayıp salona döndüğümde az önce itişen ikili onlar değilmişçesine yanyana televizyon izleyip muhabbet ediyorlardı.

Mutfağa gidip fırında tavuk , pilav ve salata hazırladım. Sofrayı kurdum ardından. Babam ve Adam'ı da çağırarak masaya oturdum. Keyifli bir akşam yemeğinden sonra hep beraber sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkadık. Birazda oturup kahve eşliğinde sohbet ettikten sonra Adam evine gitmişti. Kahve bardaklarını alıp mutfağa gittim. Bardakları makinaya atıp ellerimi yıkadım. Arkamı döndüğümde kollarını göğsünde bağlamış kapı pervazına yaslanan babam ile irkildim.

" Korkuttu beni baba" dedim gülümseyerek yanına ilerledim. Düşünceli gözlerle bana bakarken yüzünde tedirgin bir gülümseme vardı.

"Seni korkutmak istememiştim bebeğim. Biraz konuşalım mı?"dedi

"Tabi" dedim. Bu davranışları beni korkutuyordu. Ne zaman böyle olsa sıkıntılı ya da benim istemediğim bir olay yaşıyorduk.

Beraber salona geçip karşılıklı olarak oturduk. Meraklı ve tedirgin bakışlarla babama bakıyordum. Orman gözlerinin etrafında her ne kadar yılların yorgunluğunun izleri olsa da yada saçları ve sakallarına düşen aklar onu yaşlandırmak yerine sadece daha karizmatik yapmıştı. Babam derin bir nefes alıp ellerimi tutarak benden güç almak istercesine sıkmıştı.

YARIMIN TAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin