Görev-2:"Mekanizma"

719 87 67
                                    

Yazarın anlatamıyla...

Yaklaşık üç saatte görevini bitirmişti. Seçkin ile anlaşmasına göre görev sonrası kalan vakti üçe bölünecek; bu üçün bir kısmında eğitim görecek, diğerinde dinlenecek ve sonuncusunda ise ailesinden seçtiği biriyle vakit geçirecekti. Bunu bölüştürerek de yapabilirdi. Tabloyla birlikte eve geldiklerinde tabloyu eline alıp indi arabadan. Büyük bahçeyi geçip kapıyı çaldı. Buradan kaçabilirdi fakat ailesini geride bırakmak istemiyordu. Öğrendiklerine göre ülkenin her yerinde adamları vardı başlarının. Her yerde farklı ajanlar, farklı görevler... amaçları gizli tutuluyor, ajanlar tehditvari çalışıyorlardı. Bu işi istekli yapanların sayısı oldukça azdı. Kapıyı evde çalışan bir kadın açtığında ona Seçkin'in nerede olduğunu sordu. Ardından Seçkin'in odasına doğru yola koyuldu. Kapıyı çalmadan içeri girip kapıyı ardından kapattı. Seçkin bilgisayarla uğraşıyordu.

"Al." Diyerek tabloyu ona uzattı.

"Vay, ben ilk görevden batırırsın sandım. Üç saatte görevi tamamlamak, işte bunu beklemiyordum. Neyse bu daha başlangıç. Kapıdan çık dümdüz git koridorun sonundaki kapıdan gir. Orada eğitim göreceksin. Sonrasına bakarız." Rüzgar sakinleşmek için derin bir nefes aldı.

"Ben ne için çalıştığımı bilmek istiyorum." Dedi dişlerinin arasından. Söylediği komik olmasa da Seçkin'i güldürmeye yetmişti.

"Ne hakla?" Dedi alayla.

"Bunu bilmeye hakkım var." Diye diretti Rüzgar.

"Belki sonra. Şimdi git yoksa ailenle görüşme hakkını da elinden alırım. Beni biliyorsun, dediğimi yaparım." Rüzgar söylenerek ve kapıyı çarparak çıktı odadan. Tarifine göre odayı bulup içeriye, eğitimini almaya girdi.

On beş saat, tam on beş saat boyunca alabileceği tüm eğitimlerden azar azar almış, bir dahaki görev için hazırlanmıştı. Önceki göreve hazırlıksız gitse de oldukça iyi sonuçlanmıştı fakat o görev yapılmayacak bir görev değildi. Onlar için önemli olan ise görevi ne kadar kısa zamanda tamamladığıydı. En sonunda stajyerlerin aralarından en iyileri seçilecek, kademeleri artacaktı. On beş saat boyunca bedensel, zihinsel, ruhsal ve psikolojik her türlü eğitimden görmüş, tüm dengesi alt üst olmuştu. İlk defa böylesine karışık bir eğitim gördüğü için afallamış hissetse de kolay toparlanabilirdi. Odasına gidip çalar saatten alarmını kurdu ve üzerindeki tişörtü odanın bir köşesine fırlatıp kendini yatağa bıraktı. Yedi saat uyuyup on beş saat ailesinden biri ile vakit geçirecek, ondan sonra kalan sekiz saatte tekrar uyuyacaktı. Uyku düzeni bozulsa da umursamadı. İstediği saatte uyuyup uyanabilme gibi bir becerisi vardı. Gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı. Fakat bir anda değişen hayatı ve bozulan düzeni onun uyumasını zorlaştırıyordu.

Yedi saatin sonunda gözleri çalan alarmın sesiyle açıldı. Yedi saat boyunca sadece iki saat uyuyabilmiş, geri kalan sürede uyumaya çalışıp tavanı seyretmişti. Alarmı kapatıp yatakta oturur pozisyona geçti. Dirseklerini dizlerinin üzerine koyup yüzünü elleri arasına aldı ve birkaç dakika zaman tanıdı kendine. Ayağa kalktı ve odanın köşesindeki masadan ev telefonunu alıp Seçkin'in ona söylediği numarayı tuşladı. Birkaç saniye içerisinde Seçkin'in 'alo' diyen sesi duyulmuştu.

"On beş saat boyunca annemle görüşüp kalan saatleri de Bulutla uyuyarak geçirmek istiyorum." Rüzgar lafı uzatmayı sevmez, kısa ve öz konuşmayı tercih ederdi. Zaten iğrendiği biriyle konuşmak onu bir hayli zorluyordu. Bu görüşmenin on beş saatten az süreceğini adı gibi biliyordu. Yine de annesine aklındaki soruları sormak ve kafasında dönüp duran düşünceleri netleştirmek istedi.

"Vay, bugün bir hayli eğlenceli geçecek gibi." Diyerek güldü Seçkin. "Bir adam yollayacağım yanına. Onu takip et, seni annenin yanına götürecek." Rüzgar cevap verme gereğinde bulunmadan kapattı telefonu. Üzerine siyah tişört ve siyah pantolonu geçirip işlerini halleti. Annesiyle yüzleşmeye hazır hissetmese de bunu yapmak zorundaydı. On dakika sonunda kapı çaldı. Rüzgar kapıda onu bekleyen adamı takip edip siyah kapıdan içeri girdi. Onu yönlendiren adam gözden kaybolurken annesi onu görünce ayağa kalkmıştı. Odada sadece koltuk takımı, televizyon ve ortada büyük sehpa vardı. Emel hızla oğlunun yanına gidip ona sarıldı. Fakat bu sarılması karşılıksız kalmıştı. Bunu umursamayıp daha sıkı sarıldığında ise bu durumdan rahatsız olan Rüzgar annesini kollarından nazikçe ittirdi. Rüzgar'ın bu hareketi annesini oldukça kırmıştı fakat o da biliyordu oğlunun haklı olduğunu.

SON SAATLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin