Yazarın anlatamıyla...
Rüzgar, Seçkin'in sorusundan sonra dolu gözlerle etrafına bakarken Seçkin kocaman bir kahkaha attı.
"Tamam tamam, bugünlük bu kadar korku yeter sana. Bunları götürün. Rüzgarla biraz baş başa konuşalım biz."
Rüzgar kaşlarını çatıp sorgularca suratına baktı. "Sadece ufak bir ders vermek istedim sana. Daha dikkatli ol, deşifre olma diye o korkuyu yaşa istedim. Ha bak bir daha bu konuda şakam olmaz, haberin olsun. Bana yalvardığın anı kayda aldırdım, moralim bozuldukça izlerim artık." Rüzgar öfkeyle derin derin nefesler alıyordu. Sessiz kalıp sakinleşmeye çalıştı. Onlar iyi diye hatırlattı kendine. Onlar iyi, gerisi önemsiz.Aile bireyleri teker teker odadan çıkarıldıktan sonra odada kalan korumalar da dışarı çıktı. Rüzgar ve Seçkin odada yalnız kalmışlardı.
"Rüzgar... bu anların hayaliyle büyüdüm ben. Senin bana yalvardığın, bana muhtaç kaldığın günlerin hayaliyle yaşadım. Senin bana muhtaç kalıp yalvardığın günleri görmek..." delirmiş gibi gülüp devam etti. "Kimse bugün kolay kolay moralimi bozamaz."
"Sen normal değilsin, tedavi görmen gerek." Rüzgar'ın bu lafını umursamayıp başını iki yana sallayarak güldü Seçkin.
"Kimin umurunda?"
"Ailemden uzak dur. Bırak onlar hayatlarına devam etsin. Hiç aramayacaklar mı sanıyorsun? Hiç anlaşılmayacak mı?"
"Şimdilik bizimle kalacaklar. Zamanla ne olacağına bakarız. Kim bilir belki sonsuza kadar bizimle kalmaları gerekir. Trafik kazasında öldüler diye sahte bir gazete haberi, yalandan cenaze töreni..."
"Öyle bir şey olmayacak."
"Bunlar zor şeyler değil Rüzgarcım. O yüzden dikkatli ol ve sana verilen emirlere harfiyen uy. Yoksa çok canını yakarım." Diyerek kapıya yöneldi. "Mustafa, Ahmet!" Diye bağırdı. Kapı açılınca içeri iki koruma girmişti. "Çözün bunu, gitsin zıbarsın yatsın. Yarın yorucu bir gün olacak." Adamlar hızla ipleri çözerken Seçkin odadan çıkmak üzereydi. Rüzgar ani bir hareketle ayaklarındaki ipi çözmüş kalkmak üzere olan adamın omzuna sert bir tekme atıp arkasındaki adamın karnına dirsek attı ve büyük adımlarla Seçkin'in yanına ulaştı. Seçkin sese döndüğü anda yüzüne yumruğu geçirdi. Aniden gelen yumruğun etkisiyle sendeleyip yere düştü Seçkin. Rüzgar, yere düşmesini fırsat bilip üstüne çıktı ve birkaç yumruk daha attı. Adamların kendini toparlamış onlara doğru geldiğini görünce ayağa kalktı ve Seçkin'i de ayağa kaldırıp Seçkin'in belinden silahı aldığı gibi Seçkin'in başına doğrulttu.
"Bir adım daha atarsanız dağıtırım beynini."
"Ahahaha ya-pa-maz." Dedi Seçkin her heceyi vurgulayarak.
"Seni şurada öldürmemem için hiçbir sebep yok. Sen bana bu gece sevdiklerimi kaybetme ihtimalinin acısını yaşattın. Ben bu acının gerçek olduğu günleri görmemek için ölmeye razıyım. İşte bu yüzden önce senin kafana sonra da kendi kafama sıkmamak için hiçbir sebep yok. Böylelikle dünya senin gibi bir pislikten kurtulur, ben de acı çekmeden ölmüş olurum." Silahı iyice kafasına bastırdı.
"Ya-yapamazsın!" Seçkin her ne kadar çabalasa da sesinin titremesine engel olamadı. Çünkü o da biliyordu Rüzgar'ın 'yaparım' dediği şeyleri yaptığını. Bu sefer gülme sırası Rüzgardaydı.
"Yaparım, biliyorsun."
"Yapma."
"Yapmamam için bana yalvar." Diyerek keyifle sırıttı Rüzgar.
"Asla."
"Asla, asla deme Seçkincim." Diyerek Seçkin'i taklit etti Rüzgar.
"Eğleniyorsun, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SAATLER
AçãoSıradan başlayan gecenin sonu karanlıktı. İntikam hırsıyla kararan gözler, suçluyla suçsuzu ayırt edememişti. Hırsa yenik düşen niyetlerin bedelini suçsuzlar ödeyecekti. Rüzgar ve Açelya, verilen görevleri 48 saat içerisinde yerine getirmek zorun...