Görev-12:"Dosya''

257 42 6
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar bölüm yayımlamak çok heyecanlı. Bu süreçte bölümleri düzenlemenin yanı sıra taslak olarak bölümler de yazdım. Burada hala birilerinin bekliyor olacağını düşünmesem de bu açıklamayı yapmak istedim. Bölümleri olabildiğince sık yayımlamayı düşünüyorum. Şimdiden keyifli okumalar. 

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen 🥰 #evdekal

_-_-_-_-_-_-_

''Neymiş görevde kızlarla istediği kadar yakınlaşacakmış artık, beyefendiye bak sen! Krizi fırsata çevirmek bu olsa gerek. Ben sanki o adamın yanında keyfimden durdum. O kız olmasa bunlar olacaktı sanki!'' Dolabımdaki eşyaları yere ata ata pijamalarımı ararken kendi kendime söyleniyordum. ''Ah! Nerede bu aptal pijama?'' Başımı dolaba vurup sızlanırken hala aramaya devam ediyordum. Ben dolapta pijama aramaya devam ederken kapım çaldı. Rüzgar içeri adımını attığı gibi suratıma pijamalarımı attı ve kapıyı çarpıp çıktı. Ne olduğunu şaşırmış bir şekilde birkaç saniye etrafa bakındım. ''Öküz!'' Diye bağırdım duymasını ümit ederek. Pijamalarımı giyip yatağa yattım. Uyumak basit bir eylemken bunu güçleştiren düşünceler vardı. İçten içe yiyip bitiren ama asla bitmek bilmeyen düşünceler. Bu düşüncelerden sıyrılmaya çalışarak tavanı seyrederek uykuya dalmaya çalıştım.

Sabah kalktığımda burnuma börek kokusu geliyordu. Bu sebeple gülümseyerek açtım gözlerimi. Etrafa bakınıp çalışma masamın üzerindeki kahvaltı tepsisine baktım. Kıymalı börek. Hızla lavaboya gidip üzerimi de değiştirdikten sonra beni bekleyen güzel böreklere gömüldüm.

Kahvaltı sonrası Seçkin'in yanına gidip görevi öğrendim. Rüzgar'ı olabildiğince  görmek istemiyordum. Seçkin'in anlattıklarına göre Rüzgar az önce gelip görevi öğrenmiş ardından delirmişti. Görev Rüzgar'ın hiç hoşuna gitmeyen bir görevdi. Açıkçası benim de hoşuma gitmemişti ancak Rüzgar'ı delirtmek için iyi ve kullanılması gereken bir fırsattı. Seçkin istediği olduğu için oldukça keyifliydi. Bu durum beni oldukça rahatsız ederken vicdan azabı yine beni boğuyordu. 

Dizlerimin bir karış üstünde, bordo dar elbise sırt dekoltesiyle iddialı duruyordu. Rahatsızca yerimde kımıldandım. Aynadaki yansımadan Rüzgar'ın benden çok daha rahatsız olduğunu görüp gülümsedim. Rüzgar oraya sadece beni izlemek ve ters bir durumda müdahale etmek için geldiğinden haki rengi tişörtle siyah pantolon giymişti.

''Hazırım, gidebiliriz.''

''Yarım saattir bir karış kumaşı seçip giymeni mi bekliyordum?''

''Kumaş boyu arttıkça bekleme süren de mi artıyor Rüzgar?''

''Bazen oluyor öyle şeyler.''

''Gidecek miyiz artık?''Bana ters bir bakış atıp yürümeye başladı. Arabaya bindiğimizde bana görevin detaylarını anlatmaya başladı.

Geldiğimiz yer canlı müzik yapan kafe/bar şeklinde bir yerdi. Rüzgar önce girdi ben hedefteki adamları bekliyordum. Kafenin biraz ilerisinde park halinde olan arabada oturuyordum. Sessizce otururken bildirim sesiyle bakışlarımı telefona çevirdim. Rüzgardan mesaj gelmişti. Mesaja tıklayıp açtım. 

Burası serin istersen üzerine bir şey al   Gülümseyip hemen cevap yazdım. 

Gerek yok, üşümem ben.

Sen bilirsin. Ardından bir mesaj daha geldi.

Burada başına ne geleceği belli olmaz.

Süper kahramanlığın tutarsa kurtarırsın beni kötü adamların elinden. mesajı gönderip cevabını bekledim.

Şimdi ilgilenmem gereken başka insanlar var, o herifler gelince yazarım. Kaşlarım çatıldı.

Başka uğraşman gereken insanlar?

yazıyor...

çevrimiçi

yazıyor...

çevrimiçi

yazıyor...

çevrimiçi 

sıkıntıyla şöförün bakışlarını umursamadan homurdandığım sırada bir fotoğraf gönderdi. Fotoğrafı incelerken gözlerim dışarı fırlayacaktı. Rüzgar'ın solunda koluna yapışmış sarışın bir kız sağında ise beline sarılmış esmer bir kız vardı. Fotoğrafı sarışın kız kahkahalar eşliğinde çekmişti. Rüzgar esmer kızın beline sarılmış kameraya gülümsüyordu. Ben fotoğrafı incelerken Rüzgar'dan yeni mesajlar geldi.

Geldiler

Orada mısın?

Gelebilirsin.

Açelya bir sorun mu var?

Klavyeye tıklayıp titreyen parmaklarımla harflere dokundum. Sen kazandın yazdım başta ardından sildim. Bu kadar kolay olmamalıydı. Onun başka kızlarla vakit geçirmesi beni ilgilendirmiyordu. Ben bu değildim, kendimi toparladım ve geliyorum, sorun yok. yazarak yolladım.

Arabadan inip hızla mekana girdim. İçerisi tahmin ettiğimden daha kalabalıktı. Etrafa bakınırken gözüme ilk Rüzgar çarptı. Kızlar onunla konuşurken Rüzgar bana doğru bakıyordu. Onu umursamayarak hedefimizdeki adamların masasını bulup oraya doğru ilerledim. Gelirken saçıma kırmızı peruk takmıştık. Masadaki adamlar yaklaşık sekiz kişilerdi ve her birinin yanında bir kız oturuyordu. Otuzlu yaşlardaki adamın yanındaki boşluğa oturdum. Aralarında şifreli bir muhabbet dönüyordu. Bu şekilde her şey normal giderken masadaki dosyayı kimseye çaktırmadan almam mümkün değildi. Onun dışında beni kolunun altına alan pis kokulu herif işi abartmaya başlamıştı. Elini bacağıma koyduğunda rahatsızca kımıldandım. Rüzgar'a kaçamak bir bakış attığımda bizi izlediğini gördüm. Yanında hala o kızlar vardı fakat kızlar kendi aralarında konuşuyorlardı.Bu masada oturan kişiler her yıl böyle bir etkinlik düzenler önce klasik şifreli toplantılarını yaparlar sonra da hoş olmayan şekillerde kendilerince eğlenirlerdi. Bu eğlenceye dahil olmamak için bir an önce işimi halletmeliydim. Aralarında olan dosya alışverişini bugüne bıraktıkları için biz bunu fırsata çevirmiştik. Fakat bir türlü beceremiyordum kimsenin dikkatini çekmeden dosyayı değiştirmeyi. Yanımdaki adam bana iyice yaklaşırken bir gürültü duyuldu. Rüzgar'ın ayağıyla masayı devirdiğini görünce şaşkınlıkla ona baktım. Fazlasıyla sarhoştu.

''Dokunmayacaksın lan ona!'' Dedi ve yanımdaki adamın üzerine atladı. Adamın yüzü yediği yumruğun etkisiyle dağılırken masadakiler ayaklanmıştı. Rüzgar bana başıyla masayı işaret edince hızla kalktım ve yere düşen masadan dosyayı aldım. Çantama hızla koyup ayaklandım ve Rüzgar'a saldıran adamların birinin boynuna bayıltıcı bir yumruk attım. Birkaç deneme sonucu yere yığılmıştı. Diğer adamları da etraftakiler tutarken kimse Rüzgar'ı o adamın üzerinden alamıyordu.Yanına yaklaşıp kulağına fısıldadım. ''Aldım, hadi gidelim.'' Rüzgar bir yumruk daha atıp bıraktı adamı. Adamlar bizi polise şikayet edemeyeceklerdi kendilerini deşifre etmemek için. Bu yüzden görevliler ite kaka çıkardılar Rüzgar'ı. Bende kimseye görünmeden arkasından çıktım.

SON SAATLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin