Görev-27:''Cenaze''

159 16 24
                                    

Kitabın kapağı değişti görünce şaşırmayın 🙆 bugün benim doğum günüm güzel yorumlarınız ve oylarınız benim için çok kıymetli birer hediye 💜 lütfen eksik etmeyin. Keyifli okumalar ♥

○○○

Eve gelmiş, Akın'ın kapısında sıranın bize gelmesini bekliyorduk. Bugün Atakan ve Irmak da kademe atlayacaktı. İkinci kademe olmuşlardı ve üçüncü kademe ajan olmaları için geriye üç görev kalmıştı. Bizim sorumluluğumuzdan çıkacak olmaları beni çok mutlu ediyordu. Odadaki adam dışarı çıkınca biz girdik. Bizi oldukça sevecen bir tavırla karşıladı. Anlam veremediğim şekilde neşeliydi.

''Bakmayın öyle, neşemin sebebi sizsiniz. Sizi denemek için bu görevi verdim. Eğer toplantıya katılsanız sizi tanırdı. Yine mükemmel bir iş yaptınız. Sayenizde bütün önemli bilgilerine sahibim.'' Sevinsem mi üzülsem mi bilmiyordum. Öz babamın kuyusunu kazıyordum, annem ve kardeşimin katili olan şahıs için. Ondan iğreniyordum ama katlanmak ve görevleri başarıyla yerine getirmek zorundaydım. Bu çok kötü bir histi.

''Aman ne güzel.'' Dedim sahte bir gülümseme eşliğinde.

''Atakan ve Irmak da artık ikinci kademedeler. Önlerinde üç görev kaldı. Onlara ajan seçtirmeyeceğim onların ajanları için benim güzel fikirlerim var.''

''Kim?''

''Onların da tanıdığı kişiler. Merak etmeyin, çok eğleneceğiz.''

''Bu hiç adil değil. Onların sevdikleri insanları işin içine sokma.''

''Merak etme, sevdikleri kişileri dahil etmeyeceğim.'' Yüzünde sinsi bir gülüş vardı.

''Kimleri dahil edeceksin?''

''Israr etme, zamanı gelince öğreneceksin. Zaten üç görev kaldı.'' 

''Öyle olsun.''

''Onlar şimdi eğitimde. Siz de yemeğinizi yiyin ve eğitime gidin.'' Odadan çıkıp yemek yemek için terasa çıktık. Akın gözlerimizi yaşartmış ve bize özel terasta masa hazırlatmıştı. Birlikte sohbet ede ede güzelce yemeğimizi yedikten sonra eğitime gitmiştik.

Eğitimden sonra Atakan ve Irmak'ın yanına gelmiştik. Olanları onlara anlattığımızda oldukça şaşırmışlardı. 

''Kim olabilir ki?'' Soruyu soran Irmaktı.

''Hiçbir fikrimiz yok.'' Sohbetimiz bittiğinde odalarımıza dağılmıştık. Tabi Rüzgar'ın ailesi geldiği için o ailesinin yanına gitmişti. Sürekli yanlarında olmam onları sıkabilir diye Rüzgarla gitmemiştim. Onunla baş başa konuşmak onların en doğal hakkıydı sonuçta. Bugün kendimi çok yorgun hissettiğim için erkenden yatmayı tercih etmiştim. Duş alıp pijamalarımı giydikten sonra saçımı kuruttum ve yattım. 

Sabah alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Hazırlanıp Rüzgar'ın odasına geçtim direkt. Uyanmış, hazırlanmış yatakta oturuyordu.

''Yine erkencisin.''

''Bu aralar pek uyku tutmuyor.'' Yanına gidip oturdum ve beline sarıldım. Kolunun altına girmiştim.

''Nasıl geçti dün?''

''Güzeldi.''

''Peki...'' Bana biri böyle bir soru sorsa bir saat anlatırdım, Rüzgar'ın verdiği cevaba bak!

''Oturup burada bir saat bunu mu konuşalım?''

''Senin gerçekten özel güçlerin var, beni kandıramazsın.'' Konuşurken aynı zamanda ondan ayrılmıştım. Sırıttı.

SON SAATLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin