Akın'a görev açıklamasını yapmaya gittiğimizde bize kademe atlayacağımızı söyledi. Artık dördüncü kademe ajanlardık ve dövme yaptıracaktık. Kod defterini ezberlemiştik. Atakan ve Irmak görevden gelmişlerdi, eğitime gitmişlerdi. Onların kademe atlaması için bir görevi daha başarıyla tamamlamaları lazımdı. Sonrasında üç görev kalıyordu önlerinde üçüncü kademe ajan olabilmeleri için. Dövme yaptırmak için alt kata inmiştik. Oldukça heyecanlıydım.
Artık ikimizin sırtında da ajan grubunu temsil eden simgenin dövmesi vardı. Geçici dövme yaptırmıştık. Bu konuda Akın'ı ikna etmek zor olmuştu ama başarmıştım. Buket'in bakıcısıyla tanıştıktan sonra Rüzgar'ın yanına döndüm.
"Tonton bir teyze bakıyor Buket'e. Sevdim ben umarım güzel bakar kardeşime." Atakan ve Irmak ile buluşmaya gidiyorduk. Beraber film izleyecektik.
"Ben de özledim kardeşlerimi."
"Yakın zamanda çağıralım gelsinler. Ben ayarlarım." Birlikte odadan çıktık. Atakan ve Irmak orada bekliyorlardı bizi.
Sinema odasına gelmiştik. Onlar en önde oturuyordu biz bir arkalarına geçtik. Onların seçtiği filmi izleyecektik.
"Onları böyle görmek beni çok mutlu ediyor." Rüzgar başını sallayarak onayladı beni. Koluna sarılıp başımı omzuna yasladım. Irmak da Atakan'ın omzuna yatmıştı. Çoğunlukla filmi arada onları bazen de Rüzgar'ı izleyerek filmin ne ara bittiğini anlamamıştım.
Akın bugün konuşma yapacaktı. Bu yüzden hepimiz konferans salonuna gidiyorduk. Tabi herkes oraya sığmayacağı için her evin konferans salonunda canlı canlı yayınlanacaktı konuşması. Benim ondan istediğim şeyi söyleyeceğini tahmin ediyordum. Bu yüzden içimde büyük bir heyecan vardı.
Konferans salonunda bizim için ayrılan koltuklara oturmuştuk. Bir yanımda Rüzgar bir yanımda Irmak vardı. Atakan, Irmak'ın yanında oturuyordu. Akın'ı beklerken oldukça sabırsızdım. Burası oldukça kalabalıktı. İnsanların resmi kıyafetlerine karşın bizim eşofman tişört giymiş olmamız dikkat çekiyordu. On dakikanın sonunda zoraki alkışlar eşliğinde Akın sahneye çıktı.
"Herkese merhaba, hepiniz hoş geldiniz." Mecburi alkıştan sonra konuşmaya devam etti. "Konuşmayı çok uzatmadan konuya giriş yapmak istiyorum."
"Yine ne saçmalayacak acaba?" Rüzgar'ın kulağıma fısıldadığı sözlere güldüm.
"Bakalım..."
"Biliyorsunuz ki yıllardır bu işin başında ben varım. Bu konuda mütevazı olamayacağım, kusursuz bir şekilde bugüne kadar geldik." Atakan ve Irmak aralarında konuşuyorlardı. Az çok ne söylediklerini tahmin edebiliyordum. "Fakat artık yaşım ilerledi ve ölümün ne zaman beni bulacağını bilmiyorum."
"Tez zamanda inşallah." Atakan'ın fısıldayarak söylediği şeyleri bizim dışımızda arka sırada oturanlar da duymuştu ve herkes gülmemek için kendini tutmaya çalışıyordu. İki sıra arkada Seçkin oturuyordu. Bizden üç beş koltuk ileride ise Gökçe vardı.
"Kalbim atmayı bırakana kadar bu işi bırakmayacağımdan emin olabilirsiniz. Kalbim atmayı bıraktığında ise yerime geçmesini istediğim biri var." İnsanların aralarında fısıldaşmaları artmıştı. "Benim kadar iyi olmasa da güzel yöneteceğini bildiğim, potansiyelini gördüğüm biri var. Rüzgar, seçtiğim kişi sensin." İşaret parmağıyla Rüzgar'ı gösterdi.
"Başka Rüzgar'dan bahsediyordur, değil mi?" Olayın şokunda olan Rüzgar'ın bu hali beni güldürmüştü.
"Seni gösteriyor, Rüzgar." Bütün bakışlar üstümüzdeydi. Kafamı arkaya çevirip Seçkin'e baktım. Bakışlarıyla etrafına öfke saçıyordu. Göz göze geldiğimizde gülüp dil çıkardım. Beni bakışlarıyla öldürebilirdi sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SAATLER
ActionSıradan başlayan gecenin sonu karanlıktı. İntikam hırsıyla kararan gözler, suçluyla suçsuzu ayırt edememişti. Hırsa yenik düşen niyetlerin bedelini suçsuzlar ödeyecekti. Rüzgar ve Açelya, verilen görevleri 48 saat içerisinde yerine getirmek zorun...