Biraz sürpriz bir final olmuş olabilir bu yüzden kusura bakmayın ama Eylül sonuna doğru biteceğini söylemiştim. Bu kitaba o kadar alıştım ki bundan sonra yeni bölüm yazmayacak olmak çok garip geliyor.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Keyifli okumalar 🖤
▧▧▧▧
''Seçimini yap. Sevgilini arkanda bırakıp gidecek misin yoksa teslim mi olacaksın?'' ****
Cevabını vermek için dudaklarımı araladığımda Rüzgar arkasındaki adamın bileğini büküp elindeki silahı aldı ve ayağa kalkıp silahı adama doğrulttu. Her şeyi o kadar hızlı bir şekilde yapmıştı ki ne olduğunu anlayamamıştım. Adamı gömleğinin yakasından tutup önüne çekti ve bir kolunu boynuna dolayıp diğer elinde olan silahı adamın başına başına doğrulttu. Geri geri adım atıp yanımıza kadar geldiler. Artık önümüzde bize silah doğrultan yaklaşık on kişi vardı. Önümdeki adamdan gözümü ayırmadan Rüzgar'ın önündeki adamın üzerini kontrol ettim. Çıkan eşyaları arkaya, yere fırlattım.
''Çantalarımızı verin!'' Kimse söylediğim şeyi umursamamıştı tabi ki. Patronlarından onay bekliyorlardı.
''Vermeyin.''
''Ölmek mi istiyorsun?'' Rüzgar'ın sözü üzerine adam alayla güldü.
''Size böyle bir emir gelmeden bana dokunamazsınız, bunu biliyorum. O yüzden boşuna çabalamayın.''
''O çantaları hiçbir şekilde açamazsınız.''
''Olsun, yine de bizde kalsınlar.'' Onlar konuşurken varlığını bile unuttuğum bilekliğim aklıma gelmişti. Tam bir aptaldım. Bilekliğim sayesinde Akın'a konumumu gönderebilmiştim. Konumu aldığında ters bir şey olduğunu anlayacağını düşünüyordum.
''Silahlarınızı bırakın!'' Aradan geçen on dakika karşılıklı olarak bir şeylere ikna etmeye çabalamakla geçmişti. Sonuç olarak iki taraf da başarısız olmuştu. Aslında bir şeyler yapabilirdik ama bizi kurtarmak için gelmelerini bekliyorduk.
''Sabaha kadar bu şekilde dikilecek misiniz? Silahlarınızı yere atın ve ellerinizi havaya kaldırın.''
''Çok beklersin.'' Birkaç dakika sonra deponun kapısı gürültülü bir şekilde açıldı ve eli silahlı on beş kişiye yakın adam geldi. Bunlar bizdendi. Bize silah doğrultan adamlar kolilerin ve varillerin arkasına saklanırlarken biz önümüzdeki adamlarla öylece kalmıştık. Silahları indirmeden önümüzdeki iki adamın arkasında onlar bize siper olacak şekilde eğildik. Kaçmaya çalışsalar da tutuyorduk. Silah sesleri yüzünden ellerimle kulaklarımı kapatmak istiyordum ama önümdeki adam yüzünden bu mümkün değildi.
''İnşallah kim vurduya gitmeyiz.'' Sözlerim Rüzgar'ı güldürmüştü. Rüzgar'a iyice sokuldum. Yaklaşık on dakika sonra silah sesleri durmuştu. Kendime uygun bir boşluk bulup oradan baktım ne olduğuna. Bizden sadece üç kişi yaralanmıştı diğer tarafta herkes yaralıydı tabi bizim rehinelerimiz dışında.
''Açelya Hanım, Rüzgar Bey! Bizimle gelin.'' İki kişi gelip önümüzdeki adamları kollarından tutup kaldırarak götürdüler. Biz de Rüzgarla beraber dışarı çıktık. Yüzüme vuran temiz havayla derin bir nefes aldım. Hafif esen rüzgar çok iyi hissettiriyordu. Rüzgar'ın kolunun altından çıkıp bizi bekleyen arabaya bindim. Rüzgar da diğer kapıdan gelip yanıma oturdu. Biz depodan uzaklaşırken Akın'ın adamları hala içerideydi.
Alacağımız cezayı düşünerek sessizce geçirdiğimiz yolculuğun sonuna gelmiştik. Rüzgarla el ele yukarı, Akın'ın odasına çıktık. Bizi oldukça sakin karşılamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SAATLER
ActionSıradan başlayan gecenin sonu karanlıktı. İntikam hırsıyla kararan gözler, suçluyla suçsuzu ayırt edememişti. Hırsa yenik düşen niyetlerin bedelini suçsuzlar ödeyecekti. Rüzgar ve Açelya, verilen görevleri 48 saat içerisinde yerine getirmek zorun...