Görev-25:''Bar''

153 17 13
                                    

Akın'a görevin açıklamasını yapıp odalara dağılmıştık. Atakan ve Irmak da görevlerini başarıyla tamamlayıp gelmişlerdi ama şuan eğitimde oldukları için yanlarına gidememiştim. Akşam yemeği için hazırlanmış, aynada kendime bakarken Rüzgar kapıyı çalıp içeri girdi.

''Benim içime sinmedi bu yemek olayı. Henüz çok erken.''

''Erken falan değil yarına çıkacağımızın garantisi var mı ki bir şeyleri erteleyip duruyoruz?'' 

''O zaman evlenelim.'' Güldüm.

''O kadar da değil bazı şeyleri ertelemek gerekebilir ama sadece bazılarını.''

''Öyle olsun.'' Irmak'ın hoşlandığı çocuk kim olacak henüz belli değildi. Akın'ın adamlarından birini ayarlayacaktım ama bu evdekiler olmazdı. Atakan'ın daha önce görmediği biri olmalıydı.

''Benim minik bir işim var birazdan gelirim.'' Rüzgar'ın sitemi eşliğinde odadan çıktım. Yan eve geçip çalışanların kaldığı kata indim. Bu kat oldukça kalabalıktı. Odadan çıkan uzun boylu, esmer ve oldukça kaslı olan çocuğu gözüme kestirip yanına gittim. 

''Bakar mısın?'' Yeşil gözlerini bana çevirdi. Durumu üstünkörü anlatıp Akın'dan izin aldıktan sonra onu ufak değişikler için üst kattaki görev kıyafetlerinin ayarlandığı odaya götürdüm. 

''Fatih sen bunları dene ben dışarda bekliyorum.'' Fatih'i ikna etmek biraz zor olmuştu ama uzun zamandır almayı istediğini öğrendiğim birkaç şeyi hediye edeceğimi söylediğim için kabul etmişti. Bin kere tekrarlamıştım neler konuşacağını ve olayları. Odanın dışında beklerken şarkı mırıldanıyordum. Boyumdan büyük işlere kalkışıyordum ama başaracaktım. Odanın kapısı açıldığında o tarafa baktım.

''Olmuş mu?'' 

''Çok iyi görünüyorsun, oldu bu iş. Hadi gidelim.'' Bizim kaldığımız villaya geçip onu salona bıraktıktan sonra Irmak'ın odasına gittim. Ben çağırdığımda gelecekti Fatih. Kapıyı çalıp içeri girdim.

''Nasıl geçti görev?'' Irmak dolabını karıştırırken göz ucuyla bana baktı.

''Güzel.''

''Ee?''

''Güzel işte, hiçbir sorun çıkmadı ve başardık. Mecbur kalmadıkça muhatap olmadık. Olması gerektiği gibi.'' Onun bir şey anlatmayacağını düşünerek planımı anlattım.

''Açelya neden bana sormadan işler yapıyorsun? Beni öptüğüne pişman olmuş özür diledi benden, beni sadece arkadaşı olarak görüyor. Yemeği iptal et.''

''Hayır, seni kıskanıyor bunu görüyorum. Lütfen bugün de devam edelim umursamazsa söz vazgeçeceğim ben de.'' Birkaç saniye duraksayıp kabul etti.

''Abartmak yok ama. Sevgili gibi değil arkadaş gibi davranacağız.''

''Sevgili değilsiniz zaten sen ondan hoşlanıyorsun.'' Güldü.

''Benim niye haberim yok?'' Gülüp dolabına yaklaştım. Bordo elbiseyi ona uzattım. Günlük giyilebilecek bir elbiseydi.  ''Bunu giy.''

''Hayır alt tarafı yukarı çıkacağız hem hava soğuk üşürüm.'' Bakışlarımla onu ikna etmiştim.

Her şeyi halledip Atakan ve Irmak'ı önceden terasa yollamıştım. Hem Fatih'i alabilmek için hem de onları yalnız bırakabilmek için bu iyi olmuştu. Rüzgarla beraber Fatih'i almış terasa gidiyorduk. 

''Her şey mükemmel olmalı.'' Fatih'e son uyarılarımı yaptıktan sonra terasa çıktık. ''Çok beklettik mi?'' Gülümseyerek yanlarına gittim. 

SON SAATLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin