Yazarın anlatamıyla...
Rüzgar kalan saatlerinin bir kısmını söz verdiği gibi Efe ve kardeşi Bulutla, kaldıkları villada çocuklar için hazırlanmış oyun odasında geçirdi. Bu odayı daha önce kardeşi Bulut sayesinde görmüştü. Birkaç saat onlarla oynadıktan sonra Efe'yi ailesine teslim edip Bulutla beraber uyudu. Uyandıktan sonra eğitime gitti ve altı saat süren eğitimin ardından yorgunluğuna aldanmadan kız kardeşi Yağmurla kalan vaktinin yarısını geçirmek istedi.
"Size iyi bakıyorlar mı? Kötü davrandılar mı hiç? Canını sıkan bir durum oldu mu? Kiminle kalıyorsun odada? Asılan biri oldu mu? Se-"
"Sakin ol, ağabey. Bize iyi bakıyorlar. Ablam ve Eceyle kalıyoruz. Şuan yaz tatilinde olduğumuz için sıkıntı yok fakat okul başlayınca ne olacak ağabey? Okula gidemeyecek miyim? Biliyorsun, okulu sevmem ama bu durumda okul bile cennet gibi. Tüm hayatım o adadan ibaret mi olacak artık?" Rüzgar sıkıntıyla iç çekti.
"Hayır ağabeyim, öyle olmayacak. İzin vermem buna. Bir şekilde bulucam ben çaresini. Siz bunları düşünmeyin. Hem her yaz deniz, kum, güneş olacak değil ya; farklı bir tatil olsun bu da."
"Ağabey telefon yok bilgisayar yok bu nasıl tatil? Kaçıp gitsek olmaz mı buradan?" Derken kafasını Rüzgar'ın göğsüne yasladı.
"Olmaz ağabeyim, bulurlar bizi. Bulurlarsa, iyi şeyler olmaz. Ben bir şekilde halledicem."
"Ağabey, benim aklıma takılan bir soru var..." tereddütle duraksadı. "Eğer söylediği gibi 48 saat içerisinde görevi tamamlayamazsan, hangimiz adını vereceksin?" Rüzgar'ın çenesi kasılırken birkaç saniye bekledi.
"Öyle bir şey olmayacak."
"Ama a-"
"Şttt," Diyerek susturdu kardeşini.
"Tüm sosyal hayatım bitti, arkadaşlarıma ve çevremdekilere buraya gelmeden önce tatile gittiğimizi, uzun süre gelmeyeceğimizi bildiren birkaç mesaj attırdılar bize. O yüzden aranmıyoruz. Senin telefonunu da aldılar, değil mi? Elbet anlaşılacak bir terslik olduğu. Nereye kadar böyle gider bu? Korumalardan biri bana 'gerekirse sizi öldü gösteririz, sandığınız kadar basit değil bu işler' dedi. Bunlar ne istiyor bizden?"
"Seçkin intikam almak istiyor. Ama onun derdi sizinle değil."
"Ağabey ben artık gideyim, sen de dinlen." Diyerek ağabeyine sarıldı.
"Kendine iyi bak ağabeyim."
"Sende ağabey." Dedi ve odadan çıktı. Rüzgar olduğu konumun hüznüyle kendini yatağa atıp gözlerini kapadı.
"Tik tak tik tak tik tak tik tak tik tak..." Rüzgar gözlerini projeksiyondan duvara yansıtılmış Seçkin'in sesiyle açtı. Bu şekilde uyandırılmaktan bıkmıştı. "Zaman aleyhine işliyor, Rüzgar. Her zamanki gibi yine uykuya yenik düştün. 48 saatin çoktan başladı. Görevini öğrenip tamamlamaya son 43 saatin." Bu söylediği üzerine hızla toparlanıp kalktı yataktan. Seçkin bu haline gülüyordu.
"Ne oldu lan, tutuştu bir tarafların?" Seçkin oldukça eğleniyordu.
"Kes lan sesini." Rüzgar üzerini banyoda değiştirip Seçkin'in yanına gitti ve görevini öğrendi.
Bu görev akşam başlayacağı için zamanlar ona göre ayrılmıştı. Aslında önceki görevden kalan zamanı dahi doldurmamıştı ama Seçkin o kadar saat boş durmasını istemediğinden kalan saatleri kısıtlamıştı. Üzerine giydiği beyaz tişört, siyah pantolon ve siyah deri ceketiyle bara giriş yaptı. Aradığı kadını beklediği gibi bar taburesinde yalnız başına otururken gördü. Etrafına kısa bir bakış attıktan sonra kadının yanına gitti ve yanındaki boş bar taburesine oturdu. Kadın başta umursamazca bakış atıp anında önüne dönse de birkaç saniye geçmeden tekrar dönüp dikkatlice süzdü Rüzgar'ı. Rüzgar çarpık bir şekilde gülümseyip selam verdi. Kadın da samimiyetle selamladı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SAATLER
ActionSıradan başlayan gecenin sonu karanlıktı. İntikam hırsıyla kararan gözler, suçluyla suçsuzu ayırt edememişti. Hırsa yenik düşen niyetlerin bedelini suçsuzlar ödeyecekti. Rüzgar ve Açelya, verilen görevleri 48 saat içerisinde yerine getirmek zorun...