Görev-7:"Uyarı"

398 61 12
                                    

Açelya Balım Ertekin

Omzumda hissettiğim acıyla gözlerimi araladım. Birkaç saniye etrafa bakınsam da nerede olduğumu anlayamadım. Yanımda Rüzgar'ın oturduğunu ve omzuyla omzumu dürttüğünü fark ettim. Üzerimizde hala kostümler ve maske vardı. Yerde oturduğumuzu fark edince kaşlarım çatıldı. Gözlerimi ovuşturmak istesem de ellerim arkadan bağlandığı için kımıldatamıyordum. Ayaklarım da bağlıydı.

"Ne oluyor be?" Dedim uyku sersemliğini atlatamadan.

"Yarım saattir uyandırmaya çalışıyorum."

"Burası neresi?"

"Sen bayılınca adamlardan biri sana silah doğrulttu. En ufak bir hareketimde seni vuracağını söyledi. Diğeri ise elimdeki silahı istedi. Başta bir yolunu bulup kurtaracaktım seni ama saçından tutup kafanı kaldırınca daha fazla canını yakmamaları için teslim oldum. Sana daha rahat bir elbise seçmeni söylemiştim." O böyle söyleyince kendimi kötü hissettim. "Ama şoföre bu ihtimali söylediğim için o kaçtı, adam ve çanta da arabadaydı. Ben ölsem de olur ama seni kurtarmamız lazım." O sırada kapı açıldı ve içeriye iki korumayla bir kadın girdi.

"Hoş geldiniz gençler." Dedi yapmacık bir şekilde gülümseyerek. O sırada fark ettim, bu kadın Eliz'den başkası değildi. "Beni hatırladınız mı?" Dedikten sonra Rüzgar'a döndü. "Berk...ya da gerçek ismin her neyse. İtiraf etmek gerekirse o gece senden fazlasıyla etkilenmiştim. Ama sen ne yaptın? Beni kandırdın." Diyerek histerik bir kahkaha attı. "Tabi ki bunun bir karşılığı olmalı." Berk, Rüzgar'ın görevdeki ismi olmalıydı. Rüzgar'ın bir görevinin Eliz ile alakalı olduğunu duymuştum fakat fazla detaylı bilmiyordum. Eliz çok zor bir kadındı ve büyük bir rakipti. Rüzgar'ın onu etkilemesi üstlerimizin kulağına gidince Rüzgar bir numaralı stajyer ajan olmuştu. Tabi Seçkin bunu ondan saklamıştı. "Aylin veya her kimsen, kırdığın burnumun bedelini ödeyeceksin." O anlar aklıma gelince gülümsedim.

"Yamuktu, düzelttim." Diyerek şirince sırıttım. "Kaldırın şunu ayağa." Diyerek benim solumda, Rüzgar'dan yana duran korumaya beni işaret etti. Koruma bana doğru gelirken Rüzgar ona çelme takmış ve yere düşmesini  sağlamıştı. Koruma yeri boylarken gülümsedim.

"Bu böyle olmayacak. Sizinle konuşmaya gelmiştim fakat siz laftan sözden anlamıyorsunuz. Devran sizin için özel bir oda hazırlatıyor. Bir saate hazır olur. Son dakikalarınızın tadını çıkarın." Diyerek korumaları da peşinden götürerek odadan çıktı.

Arkasından söylenirken Rüzgar gülüyordu bu hâlime.

"Birazdan ölebiliriz, rahatlığa bak!"

"Psikolojik eğitimler işe yarıyorsa demek."

"Aynılarını ben de görüyorum."

"Hayatını kurtardım, teşekkür etmeyecek misin?" Dediğinde ona ters bir bakış attım. Sonra aklıma gelen şeyle kendimden ödün verip gülümsedim ve ona doğru yaklaşıp yanağından öptüm. Onu öpmem afallamasına sebep olmuştu.

"Senin teşekkürün bu mu?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayatımı kurtardın, kendi hayatını riske attın. O yüzden sana özel teşekkür bu." Rüzgar bacaklarını uzatıp hafifçe doğruldu.

"Bunca şeyin teşekkürü sadece bu mu?" Diyerek bana yaklaştı.

"Sana da bir şeyi beğendiremiyoruz."

"Yani..." Bu konu hiç iyi yerlere gitmediği için lafını böldüm.

"Artık asıl mevzuya mı dönsek? Sana anlatmam gereken şeyler var."

SON SAATLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin