Açelya Balım Ertekin
Rüzgar'a olan biteni anlattıktan sonra Seçkin'in yanına gidip ona da tüm detayları anlatmıştım. Tahmin ettiğim gibi yarın buluşmamızı söyledi. Bana verdiği telefonla adamı aradım ve yarına buluşmayı ayarladım. Buluşmada Rüzgar da benimle olacaktı fakat farklı bir imajla, başka bir masada oturacaktı.
Bugün Rüzgar'ın gördüğü eğitimin bir kısmında yanında olacaktım. Atış poligonuna gidip etrafıma bakındım. Rüzgar'ı görünce gülümseyip yanına gittim. Bugün onunla atış çalışacaktık.
"Bugün birlikte atış çalışacakmışız. Umarım buradan sağ çıkabilirim." Diyerek alay etti benimle.
"Çok komik (!) Sinirimi bozma, valla vururum seni!" Derken silahı hazırlıyordum.
"Bende ondan korkuyorum ya zaten." Silahı başına doğrultup kızgın kızgın suratına baktım.
"Bana bak, valla vururum acımam." Başına doğrulttuğum silahı umursamadan kahkaha attı. Bende kaza çıkmasın diye hedef kağıdına geri çevirdim. Yanağımı sıkıp sinirimi iyice bozdu.
"Kıyamazsın sen bana." Ona ters ters baktığım süre zarfında bana gülüyordu. "Kapışalım mı?" Bu fırsatı kaçırmayıp anında kabul ettim.
"Güzel." Diyerek başlama önceliğini bana verdi. Hedef kağıdı her atışımda geri gidiyordu. Hedefteki adamın kafasından vuruyordum ve hedef kağıdı uzaklaştıkça birkaç kez omzundan ve kağıdın beyaz kısmından vurduğum olmuştu. Yine de iyi sayılırdı fakat yetersizdi. Rüzgar benim atışlarımı gülerek seyretmişti.
"Sıra sende." Diyerek onu izlemeye başladım. Atışlara başladığında birkaç atış boyunca pür dikkat hedef kağıdına baktı fakat hemen sonrasında gözlerini bana çevirerek atışlarına devam etti. Ona kısa bir bakış attıktan sonra hedef kağıdına baktım. Tüm atışları başarılıydı! Şaşkınlıkla ona döndüğümde bana göz kırptı. Başımı olumsuz anlamda sallayıp hedef kağıdına geri baktım.
"Ama nasıl?" Diye söylenmeye başladığımda Rüzgar gülüyordu.
"Meslek sırrı." Rüzgar'ın polis olduğunu düşünürsek bu mümkündü.
"Tamam, atışlarda benden iyi olabilirsin ama dövüşsek karşımda hiç şansın yok." Rüzgar silahı bırakıp tamamen bana döndü.
"Prensip olarak bir kıza el kaldırmam." Dedikten sonra ellerini beline koydu. "Ama dövüşsek karşında hiç şansım olmayacağından emin misin?" Derken kaslarını iyice ortaya çıkaracak şekilde kendini kasmıştı. Sol koluna yumruk atıp konuştum.
"Bu işler kas değil teknik işi bir kere." Burnumu sıkıp konuştu.
"Yumruğun bile masaj gibiyken nasıl mucizevi bir teknikmiş o?" Resmen benimle dalga geçiyordu! Gülüşüne karşı gülümseyerek ona yaklaştım.
"Yani şöyle..." Diyerek dudaklarına yaklaşıp parmak uçlarımda yükseldim. Onun bakışları dudaklarıma kaydığında dudaklarımız arasında iki üç santim kala durdum ve dizimi büküp kasıklarına tekme attım. Dirseğimle omzuna vurup diz çökmesini sağladım. Ardından arkasına geçip eğildim ve kolumu boynuna doladım.
"Yani böyle..." Dedikten sonra güldüm ve yanağından öptüm. Bu hareketime o da güldü.
"Kaçak oynuyorsun, Bal." Dedikten sonra ben ne olduğunu anlamadan ellerini geri uzattı, koltuk altlarımdan tutup beni kaldırdı ve önüne aldı. Bunu nasıl bu kadar kolay yaptığını çözemesem de o gülüyordu. "Ama yemezler." Diyerek benim ona yaptığım gibi kolunu boynuma sardı ve yanağımdan öptü. Ardından ayağa kalktı. Bende ayağa kalktım ve onun tepkisini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SAATLER
ActionSıradan başlayan gecenin sonu karanlıktı. İntikam hırsıyla kararan gözler, suçluyla suçsuzu ayırt edememişti. Hırsa yenik düşen niyetlerin bedelini suçsuzlar ödeyecekti. Rüzgar ve Açelya, verilen görevleri 48 saat içerisinde yerine getirmek zorun...