CEZALI

896 73 12
                                    

Kolye merasiminin üzerinden iki gün geçmişti.
artık buğdaylı kolye sayesinde  o küçümseyici bakışların yerine herkes bana âdeta büyülenmiş gibi bakıyordu.
bilgeler bu buğdaylı kolyeyi  hiçbir zaman boynumdan çıkarmamı söylediler.

çok mutluydum. artık kimse bana laf atmıyordu.

AFRODİT bile.

babam mahri de bana eskisinden daha çok iyi davranıyordu.

bu buğdaylı kolye bana uğurlu geldi.

Şimdi Öyle dışarda kendi kendime geziyordum.

buğdaylı kolyemi herkes görsün diye görgüsüzler gibi dışarı çıkmıştım.

yolda yürürken suliya'yı gördüm.

kahverengi gözleriyle,  beyaz saçlarıyla, dikkat çekiyordu.

Benim yanıma gelip
"merhaba"dedi.
O büyüleyici sesiyle.

"merhaba" dedim. Nazik çıkan bir sesle.

Suliya gezegenimizin tarihçesini bilir.

yani gezegenimizin en yaşlı kişisidir. ama oldukça genç gözükür.

Gözlerini kolyeme dizerek
"Nerrisa, bu kolye çok değerlidir"dedi.

Bilmez miyim kız?
Bana uğur getirdi, uğur!

Bir anda ne olmuştu da sesi böyle hüzünlü geliyordu. Bakışları uzaklara dalmış gibiydi.

"şey suliya birşey mi Oldu?"

Bir anda o dalgın bakışlarını yok etti.
"yok bir şey sadece eski bir zaman aklıma geldi."dedi.

"Eski zaman" dedi. yoksa sırada yeni bir hikaye mi geliyordu? Bu kulağa çok hoş geliyordu.

"Kim bilir aklına ne gelmiştir." Diye sordum.

suliyanın sesi çok güzeldir.
Bize bundan yıllar öncesine ait ne yaşanmış hikayeler anlatır.

sonuçta görmüş kadın.

Hikayeleri muhteşemdir. Ona gülümsedim.
"suliya, biliyorsun ne kadar tarihe meraklıyımdır. Bana bir hikaye anlatırmısın?"

Bana üzgün bir şekilde baktı.
"çok isterdim."

Biliyordum yine hayır diyecekti.
Tabi Bende öğrencisi olarak kozumu kullanırdım.

"nolur arayıcının hatırına."
"her şeyide arayıcıya karıştırmasan olmaz değil mi?"

Bana kızmıştı.
Kızmakta da haklıydı. Onu en hasas yerinden vuruyordum. Suliya'nın tek hayali son koruyucu olan arayıcıyı, görmekti.

Onu keyiflendirmek için koluna girdim.
"suliya senin harika biri olduğunu söylüyebilirim. Teşekkür ederim. "

Biraz daha yalaka yapsam, tokadı çarpardı suratıma. Kimin hocası sonuçta benim hocamdı. normal yani.

"yine kömürlük kayalıklara mı gidiyoruz."
Buradakiler de  ona saygı duyarlar. Sonuçta O gezegenimizin tonton ninesidir.

Her zaman onun kafasının etini yerdim.

hikayede, hikaye...

o da zamanı olmadığı taktirde beni kıramaz anlatırdı.
tabi bazı durumlar hariç.

"evet" dedim.

Çok heyecanlıydım. "Ay yaşasın tarihi hikayeler" gezegenimizin tarihçesini gerçekten Merak edip seviyordum.

KAYIP İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin