"Parmaktaki yüzük, dudaktaki iz, bileğideki dövme, bizim sevgimiz, bizi biz yapan en büyük etkendir."
Kollarından ayrıldığında Sena sizi çeken kameraya bakarken bağırdı, "Canlı yayındayız!"dedi.
O sırada Jungkook'a baktın ve ellerinizi birleştirdin. Havaya kaldırdın ve kameranın içine içine baktın. "Kanka, beş bin kişi izliyor!"diye bağırdı ardından Sena.
Jungkook'a bir kez daha baktın ve tekrar kameraya döndün. Ondan önce ellerinizi omuz hizanda kaldırdın. "Bundan sonra, Jungkook benim nişanlımdır. Biz, kalplerimizi çoktan birbirine mühürledik ve ben bu güzel adama kalbimi emanet ettim. Sonuna kadar da kalbim onda kalacak. Biz iki yıldır sevgiliydik ve onca bela bizi buldu. Ama biz de o belaların içinden birbirimize kaybetmemeyi ve sonuna kadar beraber olmayı öğrendik. Bizi bundan sonra ancak ölüm ayırabilir!"dediğinde Jungkook'un sana gururla baktığını gördün. Sonra Jungkook konuşmaya başladı. Hemde sana bakarak.
"O benim ilk ve son aşkım. Ondan ne öncesi vardı, ne de sonrası olacak. Biz yemin ettik. İkimiz, biz olmaya. Bizi kimse ayıramaz. Onu çok seviyorum. Gözlerine baktığımda kayboluyorum, ellerini her tuttuğunda eriyorum. Ona her dokunduğumda şükür ediyorum. Ben ona aşığım."dedi. Ve ellerini gururla sahiplendi. Sen ise gülümsüyordun.
Ardından tekrar konuştu. "Babacığım ve anneciğim, üzgünüm ama dayanamıyorum. Nasıl olsa sözlendik."dedi ve sana döndü. Etraftakiler, ve canlı yayında olanlar sizi merakla bekliyorlardı.
Jungkook ellerinizi ayırdı ve seni belinden kavradı. Kendine çekti ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. "Seni seviyorum. Ve ömrümün sonuna kadar seveceğim."dedi ve dudaklarını yavaşça sıcak dudakları ile buluşturdu.
Kısa bir öpücüktü. Sonra yayına döndü. "Bundan sonra, parmakları, dudakları... Her şeyi ile onu mühürledim. Bu bizim yeminimiz."dedi.
"Bu bizim yeminimiz."diye tekrar ettin. O sırada Sena'da yayını kapatmıştı zaten. Kimse size karışamaz ve birşey söyleyemezdi. Çünkü artık büyümüş ve kendi kararlarınızı kendiniz verebilecek yaştaydınız.
Biraz daha oturduktan sonra Jungkook eli mahkum gitmek zorunda kalmıştı. Nişanlanmıştınız ama bunu bir tören şeklinde yapmamıştınız. Aile arasından küçük birşeydi. Şimdi ise kına gecesi vardı. Kına gecesinden sonra ise... DÜĞÜN!
Kalabalık dağıldı, sadece annen kalmıştı. Baban ve Ufuk, Jungkook'larla beraber gitmişti. Hızla odana kapandın. Yorgundun, ama mutluydun.
Sonra telefonun çalmaya başladı.
Kookie'm Arıyor...
O arıyordu ve hızla telefonuna sarılıp açtın. "Sevgilim?"dediniz aynı anda ve aynı heyecanla.
Sonra güldünüz. "Biz sözlendik mi şimdi?"dedin yatağa oturup elini kaldırıp kurdeleli alyansına bakarken. Altında ise tektaşın takılıydı.
"Evet güzelim. Bende inanamıyorum ama karım olmana o kadar az kaldı ki..."dedi.
"Sen gittin mi eve?"dedin.
"Hayır. Yoldayız."dediğinde utançtan nar gibi olmuştun.
"Ne! Babamlar duydu seni salak! Rezil ettin bizi!"dedin tatlı bir korkuyla.
Güldü.
"Korkma. Artık az kaldı. Babanlar birşey demiyor. Neyse, ben yoldayım. Eve gidince ararım seni. Öpüyorum güzelim."dedi.
"Tamam sevgilim. Bende öpüyorum. Dikkatli sür. İyi geceler."dedin ve kapattınız.
Yatağa kendini attın ve eline tekrar tekrar bakmaya başladın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐉𝐔𝐍𝐆𝐊𝐎𝐎𝐊 İ𝐋𝐄 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐋 𝐄𝐓 𝟐
Fanfiction❕ Bu kitap, @katusu profilinde yer alan, Jungkook İle Hayal Et 1 adlı kitabın devamıdır. Jungkook İle Hayal Et 2'den sonra, Jungkook İle Hayal Et 3'de mevcuttur.)❕ Bir rüzgar esti, artık boş kalan sokakların arasında. Göz yaşlarının yağmur olduğu bu...