"Jeon..."diye mırıldanarak mağazanın en uçtaki reyonuna girdin.
İlk önce hafif bir okyanus kokusu duydun, ve adımlarını hızlandırarak düğümlenen boğazınla dümdüz ilerlemeye devam ettin.
Ve işte karşındaydı. Orada, elinde tuttuğu küçük ve beyaz kumaştan yapılan bebek ayakkabılarına gözlerinde ilk defa gördüğün bir ifade ile bakıyordu.
Bu başkaydı, bu çok başkaydı. Onun gözlerinde ve yüzünün ifadesinde yakaladığın bu ifade onu tanıdığından beri ilk defa gördüğün bir ifadeydi.
Yutkundun sertçe. İki göğsünün ortasına çöken ve boğazını düğüm düğüm eden bir duyguyla öylece olduğun yere çakılıp kalmıştın.
Aralanan dudakların arasından fısıltıyla ismini söyledin. "Jungkook?"
Jungkook sana bakmadan elindeki bir çift küçücük ayakkabılara bakarken büyülenmiş gibi konuştu. "Küçücükler..."
Gözlerini yavaşça birkaç kez kırptıktan sonra ona yaklaşmak için birkaç adım daha attığında şimdi çok daha yakınındaydın. Elindeki ayakkabılara baktıktan sonra zihnine iğne gibi batan rahatsızlık hissi seni bu dünyadan çekip çıkarmak ister gibiydi.
Bir an evvel buradan çıkmak istiyordun.
Jumgkook'u böyle görmeyi hiç beklemiyordun. Onun gözlerinde gördüğün bu ifade zaten bir ilkti. İşte seni ateşe veren de gözlerinde gördüklerindi.Jungkook dudaklarındaki tebessümle başını kaldırdı ve gözlerine baktı. "Baksana, sence de öyle değiller mi?"dediğinde afallayarak cevap veremedin. Jungkook hâlâ yüzüne bakarken yutkundun ve, "Hı-hım, öyleler."
Jungkook birkaç dakika sonra kaşlarını çattı ve, "Neden bu kadar soğuk duruyorsun? Tepkisizsin."dediğinde suratına tokat yemiş gibi başını kaldırıp gözlerine baktın. Onun gözlerinin içi parlıyordu. Öyle bir ışık yerleşmişti ki gözlerinin içine, Güneş gibiydi.
Sersemce gülümsemeye çalıştın ve, "Yok, öyle değilim... Şey, evet gerçekten güzeller."diyerek açıklama yapma çabasına girerken Jungkook yüzündeki mimikleri gevşeterek gülümsedi tekrar ve elindeki ayakkabılara baktı tekrar.
"Daha önce hiç duymadığım bir koku... Öyle kokuyor bu ayakkabılar. Küçücükler, buna giren küçük şeyleri düşünebiliyor musun?"diyerek heyecanla konuşurken yavaşça ona yaklaşıp yanında durdun ve parmaklarını ayakkabıya uzatarak sanki yabancı bir cisme dokunurcasına dokundun ve parmak uçlarına bulaşan ipeksi his, seni başka bir gezegene götürdü.
Dudakların hafifçe kıvrıldı ve sen bunun farkında bile değildin...
"Yumuşacık..."diye mırıldanırken buldun kendini.
Jungkook verdiğin tepkiye gülümsediğinde baş parmağı ile ayakkabıyı okşadı ve, "Evet..."
Yutkunup bu bambaşka hissin yabancılığı ile başını kaldırıp Jungkook'a baktın. "Bunlar... Bunlar çok güzel..."dediğinde Jungkook da sana bakarak gülümsedi ve, "Seveceğini biliyordum."dedi.
Onun elinden sana bu başka hissi tattıran ayakkabıları yavaşça aldın ve avuçların arasına koydun. Burnuna götürüp o yumuşak bebek kokusunu alırken gözlerini kapattın ve, "Bebek kokuyor."diyerek tepki verdiğinde Jungkook seni izliyordu. Bir elini beline götürdü ve seni kendine çekti.
İkinizde şimdi bu elinizdeki ayakkabıya bakıyordunuz.
"Küçük, küçücük iki ayak giriyor bunların içine... Yumuşacık..."Devam edemeden gözlerini kapatıp yutkundun ve senin de gözlerinde parlayan ışığı söndürmek ister gibi kendini ayakkabıdan geri çektin.
Jungkook, "Çok farklılar, senin ve benim düşündüğümüzden daha da farklı..."dedi.
Nefesin hızlanmıştı kalp atışların gibi. Kalbine düşen bir meleğin kanadından başkası değildi.
Güneş getirmişti. Etrafında susmak bilmeyen Beste'si ile.
Diğer elini kalbinin üzerine götürdün ve gözlerini kapattın.
İşte şimdi sıra, Beste'nin Güneş'indeydi.
Beste Güneş...
Jungkook'un sesi bir besteydi kulağında, güneş de ondan başkası değildi nazarında.
Tam o an, ne kendinin ne de Jungkook'un tahmin edemeyeceği bir şey söyledin gözlerini açıp büyülenmiş gibi gülümserken.
"Bu ayakkabıları alıyoruz."
Jungkook aniden duraksadı. Gözleri üzerinde takılı kalırken afalladı, "Ne?"
Başını ona çevirip gözlerine baktın. İkinizinde gözünde yanan ışık birleşti.
"Bu ayakkabıları almak istiyorum Jeon."diye tekrarladığında Jungkook aniden güldü seslice.Gözlerine bakarken sen de ciddi olamadın ve ikinizde gülmeye başladınız. Birkaç saniye sonra tekrar konuştun, "Bu ayakkabılar bizim olsun istiyorum. Bu saniyeden sonra onu buraya bırakabileceğimi, bu ayakkabıları başkasına bırakabileceğimi sanmıyorum. Bunlar bizim olmalı."
Jungkook dudaklarından dökülenler ile gülümserken, çeneni parmaklarıyla kavrayarak yüzünü kendi yüzüne sabitleyerek alnını alnına yasladı. Gözlerini kapattığında, dudaklarında durduramadığın tebessümünle sen de kapattın ve elindeki ayakkabıları sımsıkı kavradın onları kaybetmekten korkarcasına.
"Güzelim..." diye fısıldadı Jungkook dudaklarına.
Nefesi dudaklarını yaladığında titredin ve diğer elini çenendeki elini tutan koluna koyarak sımsıkı ona tutundun.
"Kookie'm..."
Jungkook sersemce dişlerini göstererek güldü ve seni tekrarladı.
"Bu ayakkabılar bizim olmalı."
🌙
Jungkook İle Hayal Et 3 Kesit Sonu...
Selam! Buraya 20 Ağustos 2020'den geliyorum :') bu kesitin ilk hâlini buraya yazdığımda her şeyin çok üstünden geçmiştim, ve o zaman tarihler 2019'u gösteriyordu.
JUNGKOOK İLE HAYAL ET 3, ŞU AN PROFİLİMDE! Bu kesit, üçüncü kitabın 52. Bölüm "Ay Gecesine Kavuştu" isimli bölümünden alınmıştır.
Durma, şimdi gel ve Jungkook İle Hayal Et 3'ün ilk bölümünü okuyarak her şeyin devamında neler olduğuna bak! Seni bekliyor olacağım ilham perim... 💜
-katusu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐉𝐔𝐍𝐆𝐊𝐎𝐎𝐊 İ𝐋𝐄 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐋 𝐄𝐓 𝟐
Fanfiction❕ Bu kitap, @katusu profilinde yer alan, Jungkook İle Hayal Et 1 adlı kitabın devamıdır. Jungkook İle Hayal Et 2'den sonra, Jungkook İle Hayal Et 3'de mevcuttur.)❕ Bir rüzgar esti, artık boş kalan sokakların arasında. Göz yaşlarının yağmur olduğu bu...